Doç. Dr. Salih Yücel
Allah Kur’an’da “Sakın ola ki, yılmayın ve tasalanmayın;
eğer gerçekten mü’minler iseniz, her zaman için üstün olan sizsiniz.” (Ali
İmran 139) buyuruyor. Müfessirlere göre bu ayet Uhud’da Müslümanlar geçici bir
mağlubiyet yaşadıkları anda nazil olmuştur. Bilindiği gibi; Peygamberimiz
Uhud’a Medine’deki bütün Müslümanları yok etmek niyeti ile yola çıkan, üç bin
kişilik müşrik ordusuna karşı savaşmak için bin kişilik bir kuvvetle çıkıyor. O
gün için orduda bulunan yaklaşık dört yüz münafık, daha savaş başlamadan orduyu
terk ediyor.
İlk etapta müşriklere karşı bir galibiyet elde edilmişe
de okçular yerlerini terk edince Halid bin Velid’in arkadan saldırması ile
Müslümanlar mağlup oluyor. Hz. Hamza olmak üzere Müslümanların yaklaşık yüzde
12’si şehit oluyor. Peygamberimiz dâhil, Müslümanların yarısı da yaralanıyor.
Şeytan ise, Muhammed (SAV) öldürüldü şayiasını yayıyor.
İşte bu en zor anda yukarıdaki ayet nazil oluyor.
“Üzülmeyin, gevşemeyin, eğer hakiki olarak iman etmişseniz, üstün olan
sizsiniz” buyuruluyor. Büyük İslam Âlimi Kurtubî tefsirinde anlatıldığı üzere gerçekten Uhud’dan sonra, Peygamberimiz
zamanında Muhammed (SAV) ashabı hangi seferde bulundularsa, muhakkak başarılı
olmuşlar, ondan sonra da hatta sahabeden bir kişi bile bir orduda varsa, o ordu
başarlı olmuştur.
İmam Maturidi tefsirinde İslam Ordusu’nda bir sahabe dahi
varsa Allah galibiyet nasip etmiş buyurur. Gazzali ise, taklidi değil, hakiki
mümin iseniz neticede galip gelirsiniz diye, bu ayeti tefsir eder. Onun içindir
ki, Üstad hakiki imanı elde eden adam, bütün kainata meydan okuyabilir, der.
Peki neden bunu arz ediyorum.
İHVAN
HARKETİ MENSUBU 7 BİN, HİZMET HARKETİ MENSUBU 40 BİN
Bir öğrencim Mısır’da İhvan Hareketi’nden yaklaşık yedi
bin kişi tutuklandı diye yazmış. Türkiye de ise Rabbimiz Allah deyip, en büyük
düşman olan cehaleti yenmek için vaktini, zekât ve sadakasını bu uğurda harcayan
yaklaşık on yedi bin bayan, 650 bebek olmak üzere 40.000 tutuklu. Yani ehli
haset rüesası Firavun dedikleri kişinin yaklaşık yaklaşik
yedi katını kendileri yapmışlar.
Peki netice?
Onu da Fas’lı bir âlimden dinleyelim. Fas’lı âlim
rüyasında Peygamberimizi, Hz. Ömer ve Hz. Ali’yi görüyor. Efendimiz Fas’lı
âlime “Sen burada kal. Türkiye’deki kardeşlerimizi ziyarete gideceğiz,”
buyuruyor. Hediye olarak da hurma alıp, Hizmeti İmaniyye ve Kuraniyye baba yiğitlerinin
kaldığı zindanlardaki bütün koğuşların kapısına asıyor. Evet, Ebu Davud’un
rivayet ettiği bir Hadiste Peygamberimiz “Kardeşlerime selam olsun” buyurunca,
Sahabe “Ya Resulullah biz senin kardeşlerin değil miyiz?” İki cihan güneşi “Siz
benim sahabemsiniz. Kardeşlerim gelecekte, gelecekler ve onlar insanların ifsat
ettiklerini, ıslah edecekler” buyuruyor.
Ehli dalalet ve ehli haset rüesası iman ve Kuran’a hizmet
etmek isteyenleri güçle, binlerce yalanla, ve çeşitli
hileler ile yok etmek istediler. Zulme sabreden bu babayigitleri Hz. Latif olan
Allah Hz. Peygamberin kardeşleri makamına çıkardı. Eskiden kal yani konuşma
ile hizmet oluyordu, başarı yüzde on civarında idi. Şimdi ise en makbul olan
hal dili konuşuyor. Bununla başarı yüzde doksana çıkar.
Çünkü Peygamberimiz İslamiyetin yüzde doksanına hal dili
anlatmıştır. Fas’lı âlime bin defa anlatılsa bunun yüzde onu kadar ancak etki
ederdi. Daha öncede arz etmiştim. Mânen Hizmeti İmaniyye ve Kuraniyye tarihinin
en güçlü dönemini yaşıyor.
Evet, Allah, zalimlerin zulmünü çok büyük manevi bir
futuhata çevirdi. Gelecekte ise nice gönüllerin fethine vesile kılacak
inşallah. Tekrar başa dönelim. Allah sahabenin hayatlarının en zor döneminde
“Üzülmeyin, gevşemeyin, gerçekten inanmışsanız, üstünsünüz” buyuruyor. Bu zulüm
sahabenin arkasında yer almasına vesile olmuşsa, gelin Rabbimize daha çok
şükredelim, ona kullukta kusur etmeyelim. Küheylanlar gibi şahlanmanın tam
vakti.
MUHACİRİNİ
EVVELİN MEHMET KURKMAZ!
Avustralya’da esnaf olarak ilk hicret etme şerefine eren
Mehmet Korkmaz abi, Hakk’ın rahmetine kavuştu. Yıllarca önce hizmet niyeti ile
Brisbane’a hicret etmişti. Eski Diyanet reisi bir imamı diğer bir mahalleye
göndermiyorum demişti. Kaldı ki, onlar maaşlı. Yine ismini vermeyeyim. Bir
başka guruptan 90’lı yıllarda Melbourne’de ilahiyat mezunu çok arkadaş vardı.
Sydney’de ise hiç yoktu.
Başkanlarına
“Neden Sydney’e bir ilahiyatçı göndermiyorsunuz” diye sorunca “Orada kiralar çok yüksek, kimse gitmek
istemiyor” demişti. Hicret edemeyen ilahiyatçı, öbür taraftan dini tahsili hiç
yok ama gönlü iman ile dolu Mehmet abinin fedakârlığı.
Mehmet abi ise hiç bir beklentisi olmadan hicret etmiş,
hasta oluncaya kadar eşi ile beraber Hak yolunda gece gündüz koşturmuştu. Son
gece hasta haline rağmen yatsıdan sonra çok uzun dua etmiş, eşi kendisine
Kur’an okumuş. Çok ilginçtir ki, eşi Kadir Süresi’ni okurken son ayetleri olan
“Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle,
her iş için inerler. O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir
selâmettir” gelince “Orada dur” demiş. Sabah Namazından önce vefat etmiş. Nur
içinde yat Mehmet ağabey. Amin… yucelsalih@yahoo.com