Allah Teâla Kuran’da, görülen rüyaların anlatımını bile, bazen rüyayı görenin ağzından nakleder: M.Ö.1700-1580 yıllarında Mısır’da hüküm sürmüş Mısır Krallarından Hiksos‘un gördüğü bir rüyayı Kur’an bize şöyle anlatır.
“(Günün birinde) Hükümdar gördüğü bir rüyayı anlatıp dedi ki; Ben yedi semiz inek gördüm. Bunları yedi zayıf inek yiyordu. Yedi yeşil başak ile yedi kuru başak gördüm. Ey efendiler siz rüya tabir ediyorsanız, benim bu rüyamı da halledin!” Yusuf /43
Adı geçen kralın hizmetçilerinden birisi, daha önce Hz Yusuf’la zindanda beraber kalmıştı, tevhid dinini kabul ettiğinden Yusuf A.S’ın arkadaşı sayılırdı.
Hizmetçisi Krala: Rüyanın tabirini size bildireceğim. Siz beni hele hapishaneye gönderiverin dedi. Yusuf’un rüya tabir ilmini iyi bildiğini bilirdi. Hapishaneye gidip: doğru ve isabetli olan aziz dostum. Şu müşkil rüya hakkında bize bir çözüm bildir lütfen. Yedi semiz ineği yiyen yedi zayıf inek ile yedi yeşil başak ile yedi kuru başağın anlamı ne olabilir? Ümit ederim ki isabetli yorumunu öğrenip ilgili insanlara aktarırım. Böylece onlar da doğruyu öğrenir ve senin kıymetini bilirler. Yusuf: Yedi sene bildiğiniz şekilde ekin ekersiniz. Ama biçtiğinizi, yiyeceğiniz az miktar dışında başağında bırakır, depolarsınız. Sonra, bunun peşinden yedi kurak yıl gelecek, tohumluk olarak saklayacağınız az bir miktar dışında, önce biriktirdiklerinizi yiyip tüketirsiniz. Sonra onun arkasından bir yıl gelecek ki halk bol yağmura kavuşacak, bol meyve sıkıp, hayvanları sağacaklar.” diye tabir etti. Bunu duyan Hükümdar ‘O’nu (Yusuf) bana getirin’ dedi. Yusuf / 44-50
Hz Yusuf huzura getirilince kral rüyasını yeniden tabir ettirdi ve tabiri çok beğendi ve Hz Yusuf’u kendine vezir yaptı. Seneler içinde Hz. Yusuf’un tabir ettiği olaylar aynen zuhur etti.
Hülasa olarak Kur’an-ı Kerim’de zikredilen birkaç meşhur rüyayı naklettikten sonra; Efendimiz’in (sav) Hadis-i Şeriflerinde daha detaylı olarak, hem rüya ilmi hem görülen rüyalarla alakalı beyanları vardır. Bunlardan bir kısmına değinmek gerekirse;
Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi tarafından nakledilen bir Hadis-i Şerif şöyledir:
İbn-i Sîrîn’in rivayetinde Ebu Hüreyre, Efendimiz ‘in (sav), şöyle dediğini haber vermiştir : “Zaman yaklaşınca müslümanın rüyası hemen hemen yanlış çıkmayacaktır. Sizin en doğru rüya göreniniz, en doğru söz söyleyeninizdir. Hem müslümanın rüyası, Peygamberliğin kırkbeş cüzünden bir cüzdür. (Kırkaltı, yetmiş hatta nübüvvetin cüzlerinden bir cüzdür, gibi farklı rivayetlerle de anlatılmıştır .)
Rüya üç kısımdır;
Biri salih rüya olup Allah’tan müjdedir.
Diğeri şeytanın verdiği üzüntüdür.
Üçüncüsü kişinin mizacı, haleti ruhiyesi, üzüntü, sevinç ve kederinden hasıl olan şuur altı rüyalardır. Son iki çeşit rüya için tabir yoktur.
Efendimiz’in (sav) hem kendi gördüğü hem de başkaları tarafından görülen ve kendisine anlatılan rüyaları tabir ettiğini bilmekteyiz. Bunlara da bir iki misal vermek istiyorum.
Tirmizi’den rivayet edilen şu Hadis-i Şerif’i nakledebiliriz:
“Rüyada ayaklara vurulan prangayı severim ama boyunlara vurulan prangadan hoşlanmam. Ayaklara vurulan pranga dinde sebattır.”
“Uykuda insanlar bana arzolundu. Üzerinde gömlekler vardı. Bazılarının gömleği memelerine, bazılarının ki daha aşağı ulaşıyordu. Ömer bana arzolundu, gömleği yerde sürünüyordu.” “Ya Rasulullah ne ile tevil ettiniz?” diye sordular. Allah’ın Rasulu: din buyurdular. (Buhari/Tabiru Ruya/17-18)
Yine uyurken bana bir bardak süt verildi. Kanıncaya kadar içtim, kalanını Ömer’e verdim. Ya Rasulullah ne ile tevil ettiniz? dediler. Efendimiz (sav): ilim buyurdular. (Buhari/Tabiru Ruya/15)
Rüya konusunu kapamadan önce: Bir hususu daha arz etmek istiyorum. O da Peygamberimizin (sav) rüyada görülmesi meselesi. Peygamber Efendimiz (sav) kendisinin rüyada görülmesinin mümkün olabileceğini ifade buyurmuştur. Bu konu ile alakalı çok Hadis-i Şerif vardır. Buhari, Müslim ve diğer hadis imamlarının rivayet ettikleri hadislerden bir kaçını kaydedeceğim. Ebu Hüreyre (ra): “Rasul-i Ekrem (sav) “Her kim beni rüyada görürse , hakikaten beni görmüştür (görmüş gibidir). Çünkü şeytan benim şeklime giremez, buyurdular. Bu Hadis-i Şerifi İmam Buhari ve İmam Müslim Rüya kitaplarında nakletmişlerdir.
1400 yıldan beri âlim, veli, komutan, yönetici, padişah, kral, hükümdar gibi çok farklı zevat, defalarca Allah Resulünü rüyada gördüklerini hatta talimat aldıklarını ve o talimatla nice fütuhat gerçekleştirdiklerini çeşitli vesilelerle nakleder
ler. Mesela Çanakkale Savaşının sonlarına doğru ölüm kalım mücadelesinin verildiği sırada Nusret mayın gemisi komutanı Hakkı Binbaşı o gece rüyasında Allah Resulünü görür ve ona ‘nusret mayın gemisini kıyıya paralel olarak koymasını rüyasında Hakkı binbaşıya söyler. Aslında bu emir zahirde askeri stratejiye uygun olmasa da Hakkı Paşa emri yerine getirerek gemiyi sahile paralel olarak yerleştirir. Bu emrin uygulanması savaşın seyrini değiştirmiş ve lehimize zafer kazanılmıştır. (Çanakkkale Mahşeri, M.Niyazi Özdemir).
Bunun dışında Akdeniz’i Türk Gölü haline getiren Barbaros Hayreddin Paşa’nın Allah Resulü’nü (sav) gördüğü ve talimat aldığı birçok rüya vasıtası ile nice zaferler elde ettiği bilinmektedir. (Akdeniz Bizimdi M.Ertuğrul Düzdağ)
Cabir B. Abdullah’ın şöyle söylediği rivayet edilir : “Rasulullah her kim beni rüyada görürse hakikaten görmüştür. Çünkü şeytanın bana benzemesi caiz değildir, buyurdu.” Hadis-i Şerifi, Buhari, Kitabu’t-tabir, Ebu Davut ise Kitabu’l-Edeb’de çeşitli şekillerde rivayet etmişlerdir.
Bu hususun anlatılması çok uzun olacağı için bu kadarla iktifa ediyoruz. Günümüzde rüyaları vesile ederek bir kısım idareciler Peygamberimizin rüyada görülmesini düşmanca tenkit etmeleri ve camaat mensupları veya taraftarları için şunlara bak peygamberi rüyada görmüşlermiş, Peygamber rüyalarına gelmişmiş, siz kim peygamberi rüyada görmek kim? gibi hezeyanlarını, iftiralarını ve Müslümanlara yalan isnat etmelerini bu kadar ayet ve hadis karşısında nereye koyacaklar acaba?
Siyasi mülahaza ve siyasi çıkarlar için müminlerin saf duru ve halis rüyalarını bile istismar eden insanların Fahri Âlem Hz. Muhammed’i inkâra bile cüret etmeleri nasıl bir mantıkla izah edilebilir, okuyucuların takdirine bırakıyorum.