Doç.Dr. Salih Yücel
Dünyada en çok bebek hapseden ülke!
Insanlık tarihinde bayrağının 170 ülkede vatandasları tarafından kurulan okullarda yasaklayan tek ülke!
Dünyada en çok kitap yasaklayan ülke!
Vatandaşları yüz yirmi küsur ülkede Birleşmiş Milletler ofisine başvurarak sığınma istemişler.
Yıllardır iç savaşın devam ettiği Somali’nin, Afganistan’ın ve Suriye’nin bu kadar ülkeye sığınmacı başvurusu yok.
Türkiye hapsettiği akademisyen sayısı ile liderliği Hitler’in elinden aldı.
Dünya tarihinde hiç bir ihtilal teşebbüsünde 17 bin bayan, zindanlara atılmamıştı.
Türkiye dünya tarihinde bu konuda lider ülke konumunda.
Son 100 yıldaki dünya tarihinde 1,5 yıl içinde insan hakları konusunda bu kadar hızla geriye giden bir ülke yok.
İlk 40 ülke arasında iken 112’ci sıraya düştü. Bu kadar kısa zamanda Suriye’yi geride bıraktı.
Suriye beş yıl, Türkiye ise 1.5 yılda bu kadar geriledi
Yeni rejim diyorlar!
Dışını ne ile cilalarsa, cilalasınlar ne ad koyarlarsa koysunlar, ister İslam devleti, ister Osmanlı, isterse krallık, isterse yeni ‘izm’ fakat içi çok pis kokuyor, kokmaya devam edecek. Zira, temeller, zulüm, cinayet ve haramla atılıyor.
Adalet ise Minyeli Abdullah romanında geçtiği gibi Kral Faruk’un koynunda.
HİZMET HARKETİ’NİN 4 DEĞİŞİM DEVRESİ
Hizmet erleri bugüne kadar dört defa toplu zulüm gördü.
İlk zulümde neredeyse, sahiplenenlerin yarısı tutuklanmıştı.
Bu zulümden sonra Hizmet, İzmir’den 12 vilayete yayıldı.
Bu döneme şehirleşme denilebilir.
1980 Eylül ihtilalinde ikinci zulüm dönemi; Sonuç 12 vilayetten elli küsur vilayete yayıldı.
Bu da Türkiyelileşme dönemidir.
1992’de Turgut Özal’ın vefatı veya şehit edilmesiyle fiilen başlayan 28 Şubat süreci ile Hizmet bütün Türkiye ve yüz küsur ülkeye yayıldı.
Şimdi bu sayı 170.
Bu döneme globalleşme denebilir.
Şimdi ise şartlar zorlandığı için pek çok ülkede fiili alarak yerelleşmeye başladı.
Buna da evrenselleşme denilebilir.
Bunca zulmün neticesi hizmet fikren ve fiilen evrenselleşecek. Çünkü,İslam evrensel bir dindir.
İslam’ın gereği Hizmet ’in evrenselleşmesi gerekiyordu.
Belki de gecikmiş bir merhale idi.
Her zulmün hizmet için bir meyvesi oldu.
Ehli dalaletin makyavelist kılıcını sallayan ehli hased rüesasının zulmünün meyvesi ise gecikmiş olan evrenselleşme meyvesini verecek.
SOSYOLOJİK OLARAK, BİR PRENSİBİ DAHA GERÇEKLEŞECEK
Böylece sosyolojik olarak İslam’ın en önemli bir prensibi daha gerçekleşecek.
Nasıl mı?
Bu zor imtihan ile.
Fakat bunda dahi hayır var ve hayırlı olacak inşallah.
Sayısını tam bilmiyorum fakat tahmin ediyorum.
Yaklaşık 25 yılda belki 20-25 bin kişi Türkiye’den yurtdışına büyük çoğunluğu itibarı ile Mekke’nin fethinden sonra sahabenin yaptığı gibi farklı ülkelere hicret etti.
Fakat son bir buçuk yılda cebri olarak hicret edenlerin sayısı bu rakamı çok geçti ve bunlar önce Habeşistan’a, sonra Medine’ye giden sahabelerin arkasında muhaciri zülcenaheyn olarak mânen yerlerini aldılar. Aynen sahabe gibi her şeylerini kaybettiler, haksız yere zulüm gördüler.
Onlar ile Rableri arasında perde olabilecek hiç bir şey kalmadı.
Hem fiili, hem de kavli duaları makbul olacak inşallah.
Ümmet hicreti terk ettigi zaman ümmet şuurunu kaybeder.
Nitekim 16’ıncı asırdan sonra hicret duraklamış, 19’uncu asırda misyonerler dünyada gitmedik ülke, şehir ve kasaba bırakmazken, ümmeti Muhammed (SAV) bunu yapmadı veya yapamadı. Hicret olmayınca ümmet olmaktan çıktı.
Her ülkeye hemen hemen ırkçılık hakim oldu. Irkçılık onları parçaladı, başkalarına esir ve köle yaptı.
ENDONEZYALI ALİM: HER ŞEYİMİZİ ALDILAR AMA İSLAMI ASLA…
Endenozyalı büyük bir âlim “Koloni güçleri silahla elimizden malımızı aldılar, kaynaklarımızı ülkelerine taşıdılar, fakat elimizden İslam’ı almaya güçleri yetmedi.”
Aynen onun gibi, ehli dalalet ve ehli hasedin rüesası Hizmet babayiğitlerinin her şeylerini elinden aldılar, fakat imanlarını alamadılar.
Para ile satın aldıkları ise Medine’de peygamber safındaki münafıkların sayısı kadar ya var, ya da yok.
Hizmet gücünü imandan alıyordu. Binadan ve maldan değil. Evet, Hizmet de, her büyüme bir doğum sancısı ile gerçekleşti.
Çekilen sancı kadar mükâfatı da büyük oldu. Sahabeden sonra hiç bir İslami gruba yapılmayan bu zulüm yeni bir doğumun sancılarıdır.
Mükâfatı da zulüm ile orantılı olacak.
Sabır, fakat aktif sabır şart.
HER HARFİ İÇİN İKİ AY ZİNDAN
Bütün ülkeler başka ülkelerdeki öğrencilerin kendi ülkelerinde okumaları için can atar, çok para dökerler.
Bir ülkenin gelişimi o ülkeye okumak için giden öğrenci ile orantılıdır.
Peki ya Türkiye.
Hizmet babayiğitleri binlerce insanı Türkiye’ye okumaya gönderiyordu.
Bunlar dönünce Türkiye için birer elçi gibi oluyorlardı.
İşte bu yabancı öğrencilerden birinin telefon mesajında polis “Abi” kelimesi görüyor.
Öğrenciyi bu kelimeden dolayı tam 6 ay mahkeme etmeden zindana atıyorlar.
Yani gariban her harf için iki ay yatıyor.
Türk Dil Kurumu bu kelimeyi sözlükten çıkarıp, yeni bir şey uydursa iyi olur.
Yoksa çoklarının canı bu kelimeyi kullanmaktan yanabilir.
12 Eylül ihtilalinden sonra açıktan ‘sol’ kelimesini kullanmaktan çekiniyorduk.
Arkadaşlar sola dön diyecek yerde ‘kalp cenahı tarafına’ diyorlardı. yucelsalih@yahoo.com