Gökhan Açıkkollu’nun ölümü öncesi ve sonrası yaşadıkları, bu toplumun vicdan sahibi her kesiminden tepki almaya devam ediyor. ‘Vatan haini’ ilan edilip vefat ettikten sonra gündeme gelen ‘göreve iade’ belgesi vicdan sızısını bir kat daha artırdı. Bunun somut resmini ortaya koymak isteyen Yüksel direnişinin efsane ismi KHK’lı Veli Saçılık geçtiğimiz gün sosyal medyadan Gökhan hoca’nın mezarını ziyaret etmek istediğini ilan etmişti.
Gökhan hoca’yla ilgili yazdığım son makalemden sonra beni arayan Veli kardeşim ‘ eşinden mezar yerini öğrenmemi ve iletişimde yardımcı olmamı’ istemişti. Bu çok güzel, erdemli isteğin nedeni olarak ‘insanlık adına Gökhan hocadan mezarına kadar giderek özür dilemek istiyorum, çünkü ona cok zulmedildi‘ diyordu. Ne yapsın, mevtaya bu zulmü reva görevlerin hissizleştiği bir dünyada özür dilemek, onur ve hak peşinde koşan Veli Saçılık’a kalmıştı.
Veli kardeşim benden mezarı başında dini görevleri yapacak, fatiha okuyacak bir kişi de istemişti. Saçılık belki Gökhan hoca’yla aynı hayat görüşünden değildi ama ziyaretinde mezarına çiçek koymakla kalmayıp, dini görevlerin de yerine getirilmesini arzuluyordu. Bu asil istek için ona eşlik eden KHK’lı yakını Mustafa Kaya idi. Her zaman KHK’lıların yanında olmuş değerli gazeteci arkadaşımız Gökhan Özbek de bu ziyarete eşlik etti. Bu ziyaretin ilanı, suya hasret kurumuş toprağın ferahlaması gibi topluma bir ümit ışığı oldu, çok büyük takdir gördü.
İlk önce bu arkadaşlarımız ne diyor, kulak kabartalım.
Veli Saçılık ‘Gözaltında şiddet görmesi ve öldürülmesi, cesedine karşı yapılan saygısızlıga karşı çıkmak, insanlık göreviydi. Farklı görüşlerden olmamıza rağmen benzer şiddet görmüş olmamız beni oraya götürdü. Bir solcu, bir demokrat olarak zulme uğrayan Gökhan hoca’nın mezarı başında olmayı önemsedim. Geçerken uğramadık, arabayı ben kullandım ve gidiş dönüş 800 km yol aldık. Sembolik bir ziyaretti ama farklı mahallelerden insanların hak temelinde birbirine sahip çıkması gerekir. MEB müsteşarı ‘vefat ettiği için göreve iade ettik’ diyor ama yıllar önce ölen iki KESK üyesini KHK ile ihraç ettiler Biz aynı düşünmeye biliriz ama birbirimizin hakkına sahip çıkmak gerekir. İnsan olmak istiyorsak tâbi ki’ diyor.
KHKlı yakını Mustafa Kaya ise ‘Ziyarete gitme fikri aklıma ilk geldiğinde.Ve ziyarete giderken aklımda şu sorular vardı?Acaba bana da bir şey olur mu ? Baskı görür müyüm ? Gözaltına alınır mıyım ? Sonra dedim ki kendi kendime sadece mezar ziyaretinde bulunuyorum. Ne olabilir ki. İşte bu linç kültürünün bir etkisi. Gökhan hoca’nın işkenceyle öldürülme olayını ilk duyunca şok olmuştum. Mezarına gidip çiçekler bıraktığımızda ise sanki Gökhan hoca bizi duyuyor gibi geldi. Hiç üzülmemiş, hiç kırılmamış gibiydi. Gökhan hoca’nın orada dik ve onurlu duruşunu hissettim. Mezarı Gökhan hoca’ya yakışır bir durumdaydı. Biz gelince Gökhan hocanın garipliği gitmiş hissine kapıldım. Ve söz verdim orada 5 yıl da geçse 10 yılda geçse Gökhan hoca’nın en son görev yaptığı okula onun ismini verecektik. Bizim garipliğimiz, gecici gariplik, elbet bir gün kazanacağız.’ diyor.
Gokhan Özbek ise ‘Utanç duyduğum şey, böylesine insani bir ziyaretin, olağanüstü mana kazanması. Sanırım olağanüstü halin ölüler için bile sürdüğünün toplumdaki yansıması olarak görüyorum.1972’de Denizler idam edildiğinde mezarlarını ziyaret etmek suçtu. O gün de “vicdan” diyen yurtseverler bu yasakları toplum adına yok saymıştı. Benim diyeceğim şu ki; Ölüler konuşamaz ama birleştirir, empati kurmayı sağlar. Bu ziyaretle bir kesimin bir kesime empatisi söz konusudur. Yine aynı empati ile kendisine muhafazakar diyen insanların Denizlerin mezarına yapacağı ziyaretle birleştirir. Gökhan Hoca OHAL koşulları altında vefat eden sembol bir isimdir. Hiç kuşkusuz Ömer Halisdemir nasıl ki 15 Temmuz’da unutulmayacak ise Gökhan Açıkkollu’da unutulmayacaktır.
Sonuçta acılar en çok da kadınların, anaların gözyaşında saklıdır. Ailesine tekrar başsağlığı dileyerek, insanlığın ortak paydasında buluşmak dileğiyle.…’ diyor.
Veli Saçılık bir solcu, onun kriteri adalet, zulüm çelişkisinde doğrunun yanında yer alabilmek. Gözaltında şüpheli ölen sağ kesimden olsa da Veli Saçılık mazlumun yanında yer almak istedi. Allah razı olsun Veli kardeşimden. Zulmü alkışlayan, yarın zulme uğrar, sünnetullahtır, yani Allah’ın kanunudur. Zalim, mutlaka hesap verir, ya bu dünyada ya da öte dünyada, kurtuluşu olmayacaktır. Olması gereken, hukuksuzluklara karşı taraftar grupların dayanışması değil, hukuk isteyenlerin ortak payda oluşturma bilincidir. Talebimiz hukuk, zeminimiz adalet olmalıdır.
Bir sosyal medya kullanıcısı ‘Bu sürecin nadir güzel yanlarından biri tamamen ayrı dünyalara ait olduğumuzu düşündüğümüz güzel kalpli cesur insanları tanımak oldu. ‘ diyorDU. Bir başkası ise ‘Mazlum heryerde mazlumdur. Mazlumun kimliği OLMAZ. Veli’nin kolunu aldı devlet Gokhanin öğretmenin canını…Veli bu dünyada mücadelesine devam ediyor, Gökhan öğretmen hesabı mahşerde görecek. Sonuçta zulmeden hesap verecek. Ama bu dünyada kı hesabı da mahşere bırakmamak gerek.’ bir başkası ise ‘Kendi adınıza küçük bir ziyaret olabilir, ama inanıyorum ki Türkiye barışı adına,
Halkın kucaklaşması ve birbirini anlaması adına büyük bir adım.’ diyordu. Bir başkası video görüntülerini izledikten sonra ‘Adamsın Veli Abi bu sürecin en güzel kazanımları sizin gibi insanları tanımak oldu gözyaşları içinde izledim Allah ne muradınız varsa versin’ diyordu. Bir başkası ise ‘ Veli Bey, vicdanlı Ve duyarlı bir insan olan sizin gibi bir büyük değeri tanımaktan büyük onur duyuyorum. Hakperest, samimi ve yürekli çağrılarınız, eylemlerinizde de başarılar diliyorum. Gökhan Hoca’ya yaptığınız bu ziyaret beni çok duygulandırdı. Gerçek bir devrimcisiniz, kutlarım‘ diyordu.
Bu toplumdan umudumuzu kesmeyeceğiz, musibetler bize kin, nefret ve intikamı değil, adalet, çözüm ve barışı sağlamalıdır. Yoksa çektiklerimizden kazanacağımız hiçbir şey olmaz. Israrla İnanıyorum ki iyi ve adil olanlar kazanacak, tüm yaşadıklarımız büyük bir imtihan.
Gökhan hoca’nın acılı eşi ise ziyaret için bana şunları diyordu ‘Bu acı günlerimizde bir nebze olsun içimiz ferahladı ve Türkiye’nin geleceği adına çok ümitlendim. Bizler de biraz gayretle özgür ve kardeşçe yan yana omuz omuza yaşayabiliriz. Yeter ki ortak noktamız insanlıkta buluşalım. Her kesimden insanların yaşadıkları bu acılar ülkemizin özgürlüğü ve demokrasi adına ödenen bedellerdir bana göre. Birileri bedel ödemeli ki çocuklarımız hayal ettiğimiz kardeşçe bir hayat yaşayabilsinler. İnşallah bu yaşananlar son olur. Sonsuz teşekkürler.’
Birbirimize atacağımız adımlar tabii ki karşılık bulacaktır. Mazluma sahip çıkan onur ve şerefi kazanır. Mazlumlar için dayanışma kadar tarihe kalıcı iz bırakan başka şey var mıdır?
Yazımı Veli Saçılık’ın mezara veda ederken söylediği çok anlamlı sözlerle bitirelim. ‘Cezaevinde eza görerek kolu kopmuş bir insanım, belki o zaman Gökhan hocam bir teröristin kolu kopmustur’ diye düşünmüs olabilir ama biz birbirimizin acısına kulak verdiğimizde ve dünyada hiçkimsenin işkence görmemesi gerektiğini söylediğimizde ve insanca bir hayat düßlediğimizde mezar taşlarına değil, birbirimize sarsılacağız. Herkes bir vedayı hak eder, biz de buraya gelerek ona veda ediyoruz, hoşça kalsın’ dedi. Veli Saçılık, bu topluma çok önemli bir insanlık dersi verdi. Şimdi bunu devam ettirmek hepimize düşüyor