Türkiye, 24 Haziran’da erken seçimler için sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Siyasi partilerin yanı sıra sivil toplum örgütleri de seçim hazırlığına başladı.
Ankara Barosu, olağanüstü hâl altında yapılacak olan seçimlerde sandık ve seçim güvenliğini korumak için harekete geçtiğini duyurdu. Baro Başkanı Hakan Canduran, 109 bin avukatla oy kullanılacak okullardaki sandıkları izleyeceklerini duyurdu.Canduran, konuya ilişkin Deutsche Welle Türkçe’ye konuştu. Seçimler için 550 milyon adet oy pusulasının basıldığını söyleyen Canduran, “Bütün Avrupa nüfusu kadar pusula basıyorsunuz. Bir kere şaibe burada başlıyor” dedi.Canduran’ın, Deutsche Welle Türkçe’ye verdiği söyleşi şöyle:
DW Türkçe: Türkiye 24 Haziran’da erken seçim için sandığa gidiyor. Gözler ittifak yasası ile gelen değişikliklere çevrildi. Siz bu değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsunuz…
Canduran: Bu yapılan değişiklikler bir kere rötuş değil, çok köklü değişiklikler yaptılar. AKP ve MHP ittifaklar oluşturarak birlikte hareket etmenin yolunu açtılar. İki parti danışıklı dövüş içindeler. Seçim Kanunu’nu da MHP’nin barajı aşamayacağı varsayımına göre yeniden düzenlendi. Seçmen mührü, pusulanın neresine basarsa bassın oyu geçerli olacak. Zarfların mühürlü ya da mühürsüz olmasının hiçbir önemi kalmadı. Ayrıca 550 milyon oy pusulası basıldı. 80 milyon nüfuslu 56-7 milyon seçmene sahip bir ülkede neden seçmen sayısının 11 katı bir pusula basılıyor. Bu korkunç bir şey. Pusulalar, yanlış ya da eksik basımlar nedeniyle fazla basılabilir. Önlem için 120-130 milyon pusula basmayı anlarım ama 550 milyon pusula basmayı anlamak mümkün değil. Bütün Avrupa nüfusu kadar pusula basıyorsunuz. Bir kere şaibe burada başlıyor.
DW Türkçe: Türkiye’de kaç yıldır aynı seçim sistemini kullanılıyor? Bu sürede oluşan seçim ve seçmen teamüllerinin değişmesi ne anlama geliyor?
Canduran: Bu ülkede teamüller 16 yıl öncesine kadar gelişmişti. Bu tarihten önce ülkede bir seçim sistemi vardı. Kimse iktidarın arzusuna göre, seçim sistemin değiştirme çabasına girmezdi. Seçim kazanmak için sistem değiştiriliyor. Kazanmak için yasamanın ve sandığın gücünü arkanıza alıp her türlü değişikliği yaparsanız, bu demokrasinin kurallarına aykırı olur. YSK ve yargı seçim sistemini denetlemekle görevli ama kim denetleyecek. Hukukun olduğu bir ülkede Seçim Kanunu bu kadar kolay değiştirilemez, değiştirildikten hemen sonra yürürlüğe giremez.
DW Türkçe: Siyasi partiler “seçime hazırız” açıklaması yapıyor. Ancak yeni getirilen kurallar var. Sizce seçmenler seçime hazır mı?
Canduran: Halk kesinlikle hazır değil, halkın oyuyla oynanmamalı. Halk iktidarın sözüne güvenerek seçimin ne zaman olacağını tahmin ediyordu. Bir kısım insanlar, ki biz bunlardan biriyiz, böyle bir baskın seçim olacağını geçen yıl söyledik. Fakat halktan bunu beklemek doğru değil. Halk iktidarın sözüne güvenerek hareket eder. Bu baskın seçim halkı hazırlıksız yakalama çabasıdır. Burada mesele bir partiyi hazırlıksız yakalamaktan öte oy kullanacak kesimi hazırlıksız yakalamak.
DW Türkçe: Tüm avukatlara sandık güvenliği eğitimi verme çağrısı yaptınız. Türkiye’de 1 milyona yakın sandık var. Üye sayınız yeterli olacak mı? Nasıl bir çalışma yapacaksınız?
Canduran: Bütün Türkiye’de 109 bin avukatımız var. Bu sadece 109 bin avukatın başaracağı bir şey değil. Bu avukatlar eğitimden geçecek ve milyonlarca insanı eğitecekler. Biz parti ayrımı gözetmeden, isteyen tüm partilere sandık ve seçim güvenliği konusunda yanlarında olacağız. Tecrübeliyiz, daha önce de çalıştık. Burada 109 bin avukatımız sandık başına değil, okullara gidecek. Her okulda bir avukatın bile bulunması yetecek. Ücra köşelerde, sandık başında duran parti görevlilerini bile kapının önüne koyabilen bir sistem var. Buralara gideceğiz. Bütün avukatların bu sistemin içinde olacağını düşünüyorum.
DW Türkçe: Polisin sandık başına çağırılması da kolaylaşıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Canduran: Hükümetin kontrolünde olan güvenlik güçleri sandıkların başında durması çok tehlikeli. Türkiye’de çok uzun süredir, kolluk güçleri devletin değil hükümetin kontrolündedir. Devletin kontrolünde olsa hiçbir şey diyemem ama hükümetin kontrolündeki kolluk sandık başına oturtulduğu takdirde, başında hukuktan anlayan ya da hukukçu tarafından eğitilmiş birisi olmadıkça, 550 milyon oy pusulası da düşünüldüğünde, o sandıkta inanılmaz sonuçlar çıkma olasılığı yüksek. Yarın sandığın içine atılan değil, dışına atılan oy sayılabilir. Türkiye bu gerçekle karşı karşıya.