BÜLENT KORUCU-TR724.COM
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ülkeyi erken seçime götürüyor. Part time cumhurbaşkanı olarak da çalıştığı için açıklamasını o ünvanla verenlere inanmayın. Zira cumhurbaşkanının seçim kararı almasının prosedürü ayrı, şu anda o işletilmiyor.
Erdoğan’ın bir zamanlar ‘yavru muhalefet’ diye alay ettiği, şimdilerin yavru iktidar partisi MHP ile birlikte almışlar kararı. Öyle diyorlar. (Bu ikiliyi gördüğümde Yavru ile Katip filmleri aklıma geliyor. Ancak hangisi Yavru ona karar veremiyorum.)
Dün Devlet Bahçeli ‘salı söylevi’nde ortayı yaptı bugün Erdoğan gölü attı. Bazıları bunu Beşiktaşlı Takoz Recep’in Malmö maçında kendi kalesine attığı muhteşem gole benzetiyor. Haklılar mı, zaman gösterecek. Bu arada kamuoyu erken seçim geyikleriyle meşgulken maçın sonucunu etkileyecek bir gol yedik. Olağanüstü Hal yedinci kez uzatıldı. Tarihin en ağır eleştirilerini sıralayıp OHAL’in kaldırılmasını isteyen Avrupa Birliğe’ne yapılan nanik de gözden kaçtı.
Erdoğan 12, Bahçeli 15 gün önce ‘zinhar erken seçim olmayacak’ demişlerdi. Önceki dönüş hızlarına bakıldığında epey uzun bir süre geçmiş denebilir. İnsan yine de düşünmeden edemiyor. Şehit cenazesi gelmesin diye toplanan oylar varoşlarda bayrağa sarılı cenaze sayısını artırdı. İstikrar getirsin diye yapılan anayasanın kırkı çıkmadan posası çıktı. Bu anayasa zırt pırt seçim, olmasın istikrar bozulmasın gibi gerekçelerle sunulmamış mıydı? 16 Nisan’da yaş gününü kutladık, 18 Nisan’da buyurun cenaze namazına!
Erdoğan, AKP Konya İl Danışma Kurulunda “demokrasilerde seçim zamanı bellidir. Başbakanlığın önünde daktilo mu atıyorlar ki erken seçim yapalım” cümleleriyle CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkışmıştı. Şimdi erken bile değil ‘apar topar seçim’ kararı alındığına göre başbakanlığın önüne yazarkasa atılmış olmalı. Atıldıysa bile göremeyişimiz normal. AB’nin ağzından yalan uyduran, gerçek ortaya çıkınca da üzerine alınmayıp ‘bazı medya organları böyle yazmıştı’ şeklinde pişkinliğe vuran medya ortamının normali…
Onlar yazmasa da Erdoğan laf arasında itiraf etti. Erken seçim gerekçesini açıklarken “…Makroekonomik dengelerden, büyük yatırımlara kadar her konuda çok önemli kararlar vermemiz gereken bir dönemde seçim konusunu ülkemizin gündeminden bir an önce çıkarmamız şarttır.” Dedi. AKP Genel Başkanı’nın, Suriye, dış politika, bölgemizdeki gelişmeler gibi soslarla süslediğe yemeğin asıl içeriği şu: “Ülkemizin geleceğine yönelik kararların daha güçlü şekilde alınabilmesi ve uygulanabilmesi için yeni yönetim sistemine geçiş giderek aciliyet kesbetmeye başlamıştır.” Acı reçeteyi vatandaşın önüne koyacaklar fakat her uyanık siyasetçi gibi seçimden sonra yapacaklar. Öncesinde girişirlerse çalmakla kapatamayacakları kadar büyük bir oy farkı oluşur endişesi taşıyorlar. Hangi ülkenin yöneticisi, Başbakanı (Davutoğlu) kovan, Meclis’i askıya alıp ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle yöneten Erdoğan’dan daha güçlü. Güçlü yönetim filan hikaye, sağlam kazık geliyor, haberiniz olsun. Yazarkasayı bu kez bizzat cumhurbaşkanı fırlatmıştır, Bahçeli sadece bir maskeden ibaret.
Havuz medyası anında ekonomik kurtuluş savaşını ilan etti. Türkiye’yi hedef alan dış kaynaklı ekonomik operasyonlara karşı ilk adım seçim kararıymış! 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin yenilmesinin sebebi, başta CHP olmak üzere muhalefetin ekonomi üzerine çalışmasıydı. Asgari ücret, emekli hakları, köylünün sorunları, taşeron gibi…Akıllı bir muhalefet AKP’nin ekonomik kurtuluş savaşı söylemini bumeranga dönüştürebilir. Ekonomi daha fazla bozulmadan seçim yapalım telaşı, çöküşü hızlandırabilir. Durmuş Yılmaz ve Faik Öztrak’ın sosyal medyada yaptığını birebir iletişimle topluma yaymaktan başka çare yok. “Daha fazla zam yapmak, kuru sabitlemek, bankalardaki birikiminize el koymak için yetki istiyorlar” temalı bir seçim kampanyası AKP’nin dengesini bozar.
Nasıl bir panik havasıdır ki ülke iki gün içinde genel seçimle cumhurbaşkanlığı seçimine götürülüyor. Seçim dönemi de 60 gün sürecek. Kolay anlaşılsın diye şöyle anlatayım. Bayburt ilimizin iki vekili var. İkisini de kaybederse anayasaya göre 90 gün içinde ara seçim yapılıyor. Düşünün Bayburt’ta ara seçim doksan günde yapılıyor. Türkiye bir kaç MHP’li de seçilsin diye vekil sayısını 600’e çıkardığı parlamentoyu ve cumhurbaşkanını -her şey dahil- 67 günde seçecek. Nasıl bir panik havasıdır ki üniversite seçme sınavı ile aynı gün seçim yapmaya kalkıyorlar. Ne aceleniz var? Paniğin ve acelenin bir gerekçesi ekonomi ise diğeri de yaklaşan Meral Akşener tehlikesi. Erdoğan, ortağı Bahçeli’yi kurtarmak için vurdukça Akşener’i büyüttü. Seçime sokmamak için milimetrik hesap yapıldığı iddiaları İYİ Parti’ye yarayacak. Bu arada Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olması için partisinin grup kurması gerekmiyor. 20 milletvekilinin imzası yeterli. Bunu Akşener’in iyiliği ya da kötülüğünü düşünmeden durum tespiti olarak söylüyorum.
Erdoğan muhalefeti bölmek için Abdullah Gül’ün adaylığını bile sağlayabilir. 7 Haziran seçimlerini sonuçsuz bırakmak için Deniz Baykal ve Bahçeli’yi nasıl kullandıysa şimdi de başka bir partiyi ve Gül’ü kullanmasına şaşırmam. Birbirlerinden hazzetmiyorlar demeyin bana, Baykal ve Bahçeli’den daha ağır hakaretleştikleri kim vardı? Şimdi en yakın müttefik haline getirdi ikisini de. Solu karıştırmak için kullanacağı isim ise Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu olur. Bu insanları nasıl uysallaştırıyor sorusu, ya bir adli soruşturmanın ya da psikiyatrik tezin konusu olabilir. Belki ikisi de…