Ehli
dünyanın bir dellalı 28 Şubat bin yıl değil, 21 yıl sürdü demiş ve ağır
şeklinin harfiyen şimdi uygulandığını yazmış.Daha
önce de ehli dalaletin bir dellalı da bu süreç 28 Şubat’ın yapamadığını yapıyor
demişti.
Saf
halk, hasedi imanının önüne geçenler ve aklını ekmek peynirle yiyenler hariç,
herkes bunu biliyordu.
Şimdiye
kadar dört defa topyekûn Hizmeti tamamen yok etmek istediler.
1971’de
nerede ise yarısını hapse attılar ve böylece bir korku yayıp topyekûn imha
etmek istediler.
Hapishane
ve karakollarda zulüm görenler, hizmetin büyümesinde manevi birer tohum
oldular.
Bu zulümden
önce olması gereken ancak yapılamayan bölgesel hicret ve bölgesel hizmet
öğrenildi.
12 Eylül
ihtilalinde tekrar topyekûn yok etmek istediler.
Hizmetin
manevi önderi ve önde gelen bazılarına “terörist” muamelesi yaptılar.
Görüldüğü
yerde vurulma emri verdiler.
Beş bin
kişinin ölümüne sebep olanlarla aynı kefeye koydular.
Altı yıl
boyunca psikolojik zulüm yaptılar.
Bazılarına
da karakollarda bayılıncaya kadar işkence edildi, ölümle tehdit edildi.
Bu zulüm
döneminde Hizmet bölgesellikten Türkiyelileşti.
Hizmetteki
erler bu dönemde sık sık lokal hicret yapmak zorunda kalıp global hicrete hazır
hale geldiler.
Özal’ın
vefatıyla fiilen başlatılan 28 Şubat döneminde daha önce zulüm gören bu
babayiğitlerin önderliğinde global hizmet ve hicret süreci başladı.
Binlerce
insan aynen sahabe gibi çok sevdiği ülkesini ve yakınlarını terk ederek nerede
ise dünyada gitmedik ülke bırakmadı.
Çok
zorluklarla karşılaştılar.
Çoğu
gittikleri ülkelerin dilini, kültürünü bilmiyordu.
Bir
babayiğidin tabiri ile önce el yordamı ile iş yaptılar.
Çok
büyük maddi zorluklarla karşılaştılar.
28
Şubatçıların tehditleri sonucu halk yardım etmekten çekindi.
Bu er
oğlu erler, aylarca burs veya maaş alamadılar.
Hatta
bazı ülkelerde yiyebilecek otları toplayıp pişirerek karın doyurup hizmeti
aksatmadılar.
Zamanla
gittikleri ülkelerin dilini, kültürünü öğrendiler.
Yol
yordam öğrendiler.
Zorluklar
onları halihazırdaki sürece hazırladı.
Dolayısıyla
28 Şubat zulmü çok zor olan bu sürecin, adeta bir provası oldu ve bu günlere
hazırladı.
28 Şubat’ın
en katı ve en zulümce uygulanışı olan bu süreçte Hizmet fikren ve fiilen
evrenselleşti.
MUKTEDİRLER, İSTİKLAL MARŞINI YASAKLATTI, BAYRAKLARI
İNDİRTTİ
Hükümet
yurtdışındaki elçilikler kanalı ile İstiklal Marşı’nın 170 ülkede kurulan
okullarda yasaklanması ve Türk Bayrağı’nın asılmaması için hükümetler nezdinde
devreye girdi. Netice itibarı ile baskılardan dolayı İstiklal Marşı artık
okunmuyor ve Türk Bayrağı da asılmıyor.
Hizmet
bunu kendisi yapsaydı, tarihine kara bir leke düşerdi.
Bu zulüm
ile bu kara lekeden kurtuldu.
Türkiye’de
insanlık tarihinde İstiklal Marşı’nı ve bayrağını dünyada dalgalanmasını
yasaklayan tek ülke oldu.
Bazı
ülkeler Hizmeti Türkiye’nin misyonerleri gibi görüyordu.
Bu zulüm
ile bu da ortadan kalktı ve Hizmet babayiğitleri evrensel olan İslam’ın birer
temsilcisi oldular.
Zulüm lütfa
döndü.
2000li yıllarda
Harvard Üniversitesi öğrencilerinin global vatandaş olarak yetiştirmek için
projeler başlatmıştı.
Harvard
gibi milyarlarca dolar bütçesi olan bir üniversitenin yaptığının belki on
binlerce katını bu süreçte Allah bu Hizmet erlerine nasip etti.
Bu
süreçte yurtdışında Hizmet babayiğitlerinin pasaportları uzatılmadı.
Yeni doğan
çocuklarına dahi “terörist” muamelesi yapıldı.
Pek çoğu
başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı ve Habeşistan’a giden sahabelerine
arkasında manen yer aldılar.
Daha
önceki süreçlerde zulüm gören bini geçmezken bu süreçte yüzbinler zulüm gördü,
görüyor.
Bu da
rahmete dönüşüyor.
Yüzbinler
global vatandaş oldu, oluyor.
Bu zulüm
olmadan Hizmetin bunu başarması imkânsızdı.
Evet, 12
Mart muhtırası, 12 Eylül ihtilali, 28 Şubat ve bu son süreçte onlar topyekûn
yok etmek için tuzaklar kurdular ama Kur’an’daki ifade ile “Allah tuzak
kuranların en hayırlısıdır.” Her bir zulüm bir sonraki sürecin atlatılmasının
bir provası oldu.
Bu süreçte
tıpkı Imam Azam, Imam Gazzali, Abdul Kadir Gilani, Şahi Nakşibend, İmam Rabbani
ve Bediuzzaman’nin zulme karsı yaptıkları gibi, Hizmet babayiğitleri dua,
evradu ezkar, Kur’an ve nafile ibadetlerle maneviyatını güçlendirdi.
Küfürden
daha yıkıcı olan haset ve nifak mikrobuna karşı bünyesini sağlamlaştırdı.
Kanaatimce
Hizmet babayiğitleri manen tarihlerinin en güçlü dönemini yaşıyorlar.
JACKİ CHAN KADAR AKILLARI YOK
Malum
Tsunami’den sonra Ache halkına yardım için milletimiz çok büyük fedakarlık
yaptı.
İlgililer
bu yardımı alıp Tsunami’nin en çok yıktığı okyanusa yakın bir yere Türk Köyü
kurdular.
Doğrusu
çok güzel bir köy kurulmuş fakat yarısı boş ve içinde kertenkeleler yaşıyor.
Halk
Tsumani korkusundan orada yaşamıyor. Aktor Jacki Chan’da bir köy kurmuş fakat
adam akıllı.
Köyü,
Tsumani tekrar olsa bile etkilenmeyecek bir yere kurmuş.
Yani
adam koca ülkenin düşünemediğini düşünmüş.
Evet,
Üstad’ın tabiri ile günde üç dört saat evradı ezkarı olmayan siyasetçinin kalbi
ifsat olur.
Sonra
hiç doğru karar alamaz.
Nitekim
son dört beş yıldır alınan yüzlerce karar böyle.
Suriye
ise bunun en bariz örneği. yucelsalih@yahoo.com