Batılıların tarihin, sosyolojinin ve ekonominin babası olarak kabul ettiği
İbni Haldun (ö.1406), “bedevilerlerle baş edilemez, çünkü kaybedecekleri bir
şeyleri yok” der.
Entellektüel bedevilikten kastım, son zulüm ile Hizmet
babayiğitlerinin dünyalık olabilecek (yedikleri kuru ekmek ve tuz dahil) her
şey ellerinden alındığı için dünyevi olarak bedevilere benzediler. Bedevi tabiri dilimizde hoş olarak
kullanılmadığı için öncelikle okuyuculardan özür diliyorum. Hele bu mübarek
ayda gıybet çok büyük vebal olur.
Peki ya manevi olarak…
Sahabelerine hayatını incelediğimizde başta dört Raşid Halife olmak üzere
çoğunun dünyevi olarak mal ve mülkleri yoktu, olanı da sadaka olarak verdiler.
İslam ordusu komutanı Halid İbn Velid vefatından önce sahip olduğu tek şey olan
kılıç ve atını da satarak sadaka olarak verdi. Bu zulüm ile Hizmet
babayiğitleri dünyalıkları olmamaları açısından sahabeye benzediler. Peki ya
entelektüel olarak.İstastiklerim tam doğru olamayabilir. Hizmet babayiğitlerinin yaklaşık
yüzde 75-80’ni üniversite mezunu. Haşa mezun olmayanları küçük görmek de büyük
vebal olur. Onlar da baştacı. Yüz binlercesi en az iki veya üç dil, binlercesi
dört veya beş dil biliyor. On binlercesinin Master veya Doktorası var. Yüz binlercesi dünyayı dolaşmış, farklı
ülkelerde yaşamış, kültürleri ile hemdem olmuş, bilgisini geliştirmiş. Gayeyi
hayalleri yüksek aynı zamanda büyük bir vizyona sahip. Bütün bu güzelliklerini
de iman, ibadet ile ihsan derecesini yakalamaya çalışmışlar, hikmet ve şefkat
ile sıfatlanmışlar, bütün insanlığa hizmet ederek dünyada sertaç olmuşlar.
Dünya da böyle zenginliğe sahip kaç insan var veya başka bir Müslüman gurup var
mı?
Evet İslam dünyasının hiç bir sahada global ölçekte hiç bir şeyi yok. Ne
marka, ne teknoloji ne de başka bir şey, sadece Hizmet var. Çünkü her ülkede
bir model oldu, oluyor. Türkiye de bile bir taraftan Hizmete azgın bir
düşmanlık yapıyorlar ama öbür taraftan taklidini yapıyorlar.
Bu zulüm sosyolojik olarak ne
kazandırdı.
Birincisi, bu hizmetin ağır yükünü 21 Mart muhtırası, 12
Eylül ihtilali ve 28 Şubat darbesinde zulüm görenler taşıyordu. Bunların sayısı
(tam doğru olamayabilir) bir kaç bini geçmez. Şimdi ise yüzbinlerce insan çok
büyük bir zulüm gördü. Hizmet Hareketi’ne devletin bütün mekanizmaları, satın
aldıkları veya korkuttukları bütün sivil kuruluşlar ve medyanın yüzde doksan
beşinin desteği ile bir psikolojik soykırım yapıldı ve hâlâ yapılıyor. Eğer
zulüm görenlerin ailelerini de hesaba katarsanız milyonu çok rahat geçer. Bu
zulüm ile sahip olduğumuz hiç bir donanımızı kaybetmedik. Tam tersine küfür,
haset ve nifak virisüne karşı son beş yıldır okunan Kur’an, yapılan evradu
ezkar ve nafile ibadetler, dökülen gözyaşları, Muhacir ve Ensar yardımlaşması
ile bünye kat be kat güçlendi.
İkincisi, zalimlerin doğan bebeklere dahi pasaport vermeyi
yasaklamaları veya pasaportu uzatılmadığı için yüz küsür ülkedeki babayiğitler
yerlerini, yerliler ile doldurdular. Esasında bunun belki on yıl önce yapılması
gerekirdi. Fakat bu zulüm olmasa binlerce insana kimse yerinizi terkedin
diyemezdi, dense bile uygulanması çok büyük sıkıntılar doğurabilirdi. Bu
insanlar gidebildikleri ülkelere sığınmacı olarak giderek global vatandaş
oldular, oluyorlar. İnşallah çok büyük bir kısmı çok güzel işler yapacaklardır.
Çünkü onlar büyük çoğunluğu itibarı ile gül gibidirler, gittikleri yerlerde
güzel koku yayarlar, mum gibidirler, kendileri tükenme pahasına etrafa ışık
saçarlar. Hizmet yirmi yılda olabilecek iç değişimi iki üç yılda
gerçekleştirdi.
Üçüncüsü, yılların getirdiği bir yorgunluk vardı, bazıları
için ülfet hasıl olmuştu. Hizmet bunları atamazdı, atılsa çok büyük sıkıntılar
olur, vefasızlık olurdu. Fakat bu zulüm, onların bir kısmını da eledi. O
yorgun, argın olanların bir kısmı ise bu zulüm ile dirildi.
Dördüncüsü, herkese diyalog deyip zeytin dalı uzattık.
Sadece uzatmakla kalmayıp kendileri için faydalı olan zeytin veya zeytinyağı
olduk. Fakat gördük ki; Büyük bir kısmı bizi anlamamışlar. Ehli dalaletin bir
kısmı zahiren veya gizli olarak ehli haset rüesasının ellerine, makyevelist
psikolojik soykırım reçetelerini vererek desteklediler.
Son olarak soruyorlar. Ne olacak. Geleceği bilen Allah’tır. Fakat geçmişe
bakarak denilebilir ki, Hizmet babayiğitleri Yusuf (AS) kardeşlerine,
Peygamberimizin Mekke’yi fethedince müşriklere yaptığı gibi ve manevi
önderlerinin tavsiyelerine uyarak herkesi af edecekler inşallah. Çünkü
çoğunluğumuz hapisle Medreseyi Yusufiye’den veya hicretle medreseyi
Ahmediye’den en şerefli diplomayı aldık. Buna benzer diploma alanlar hep şefkat
ve merhametle hareket etmişler. Varsın kalp gözü kör ehli dalalet ve ehli haset
anlamasın. Fakat İbni Haldun gibi büyük bir sosyoloğu iyi okusunlar.
İmparatorluklar cahil bedevilerle baş edememiş. Peki, bunlar şefkat kahramanı
entelektüele bedevilerle ile baş edebilirler mi? Evet tarihin en büyük zulmü, ikinci diriliş
için en büyük azot olacak inşallah. yucelsalih@yahoo.com