Levent Kenez-tr724.com
Ağza bile yakışmayan kek nedir ya? 10 gün aç kalsa ülkede kimse canım kek istedi demez. İstanbul’daki villalara ister yensin ister yenmesin sosyete pastanesinden gelen pastaların, turtaların etkisinden olacak ağzından öyle çıktı. Otobüs firması reklamından hallice kıraathane vaadi madara konusu olmuştu ki menüye simit eklendi, dengeler değişti. Eğer bir sonraki mitingde simidin yanında peynir de olursa bu iş ilk turda biter.
Eskiden Erdoğan, gündemi değiştirmek için muhalefete bir malzeme verirdi, muhalefet günlerce bunun üzerinde konuşur durur, o bu esnada bambaşka şeylerin hazırlıklarını yapardı. Ya da gündemdeki kendisine rahatsızlık veren şeylerin tartışılmasını engellemiş olurdu. Bu sefer yine Erdoğan’ın malzemeleri konuşuluyor ama bu kez Erdoğan’ın kendisi alay konusu. Hem de elinde büyük medya gücüne rağmen. Ben de sosyal medyayı abartmamak lazım diye düşünenlerdenim. Ancak medyanın tamamının aynı saçma propaganda yayınları yapıyor olmasından sonra alternatif mecraların daha etkili olabileceğini de ihtimal dışı bırakmıyorum. Sosyal medyada Erdoğan’ın yalanlarından, gaflarından oluşan klipler izlenme rekorları kırıyor. İnce’nin konuşmaları paylaşım rekorları kırıyor. Sadece İnce’nin değil Saadet’in çalışmaları da ses getiriyor. Bu sadece muhalefetin başarısı olarak görülmemeli. Erdoğan’ın bu seçimdeki yanlış kampanyasının da payı büyük.
Gelelim kekin yanında çay meselesine. Bir yerel seçimde çapsız bir belediye başkan adayının 10-20 vaadinden belki de en son sırada yer alacak önemsiz bir şey cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın dilinden düşmüyor. Dün de, geçen yazıların birinde bahsettiğimiz çay bahçesi projesine atıfta bulunarak, çocuklarla koşun yuvarlanın falan diyor. Halbuki kendisini bu kadar madara etmeyecek o kadar çok şey var ki anlatabileceği. Gerçekten enteresan. Erdoğan’ın yanına fetöcüler sızsa ancak böyle bir kampanya yürütülerdi herhalde.
Bu absürd seçim vaadi gerçekten düşünülmüş, konuşulmuş bir şey mi? Bu bize oy getirecek bir vaad diye gerçekten oturup incelenmiş midir? Ben işin çayında şekerinde değilim, bu saçmalığın anlattığı iki tane önemli şey var.
Birincisi iktidara bakan yönü. 16 yıllık iktidar serüveninde Erdoğan’ın insanlara vaadi nasıl böyle basit bir şey olabilir. Ülkenin devasa problemleri dururken ve ekonomideki kırılganlık her gün kendisini hissettirirken, en makul isimler bile bir cisim yaklaşıyor derken millete bedava çay-kek-simit veririz diyerek oy alacağını düşünmenin bu millete nasıl büyük bir hakaret olduğunu görmemek nasıl bir akıl tutulmasıdır? Ekmek yoksa pasta yesinler misali “ekmeğiniz yoksa ben kek vereceğim uzatmayın oyunuzu verin işte” kibri değil de nedir bu? Siz öyle bir halksınız ki, sizi o kadar iyi tanıyorum ki, siz beleş çaya beleş simide oyunuzu satarsınız. Üstüne basa basa “bedava olacak ha, hiç bir ücret alınmayacak ha” ifadelerini defalarca tekrarlamasından ben utandım. Bedava falan da değil ha. Yine senin benim paramla dönecek bir çark. Sanki saray masrafından kısacak da kendi cebinden verecek. Ama sorsan dünya lideri. Aleme şekil şemal veriyor. Dergilere en afillisinden kapak olduğunu sanıyor. Hiçbir medeni ülkenin liderinden böyle saçmalıklar duyamazsınız. Bu kadar basit işlerle uğraşmazlar. İftar sofrasında dahi halkla arasına çekilen o şeritle vücüt bulan bu kibir bir kek diliminde kendini gösteriyor işte.
İkinci halka bakan yönü. Bu kadar zavallı olunulur mu? Bırak keki, simidi adam gibi şeylerden bahset diyememek. Biz senin bedava kekinle simidinle oy verecek insanlar değiliz çıkışı yapamamak. Yeni mi gördün, ne bekliyordun demeyin. Elbette neyin ne olduğunu biliyoruz. Epey canımız yanarak öğrendik necip milleti. Bu kadar aşağılanmış, artık iyice “Git şurdan bir sigara al üstü sende kalsın” mertebesine getirilmiş bu yığınların bu durumu pek hayra alamet değil. Bir simide bir keke peylemeyi düşündükleri insanların yarın nasıl bir canavara dönüşeceğini örnek vermek için anlatıyorum. Bu yığınlar nasıl bir şiddetin odunu olurlar düşünmek bile ürkütücü. Bir de bu işin ters dönmesi var. Kazdıklar kuyuya kendileri düşecek. Bu kadar seviyesini düşürdükleri halkın kendilerine ilk taşı atan olduğunu gördüklerinde kendileri bile şaşıracak. Karınlarını doyurduklarımızın yaptıklarına bak diyecekler. Ama çok geç olacak. Adeta mankurt hale getirdiklerinin elinden olacak sonları. Mankurt iftiraları attıkları acıyarak bakacak o gün gelince.
Erdoğan’ın kampanyası oldukça kötü gidiyor. Meydanların boş kalmasında Ramazan’ın etkisi kadar bir bıkkınlığın da payı var. Ne var ki kendi kitlesi diğer adayların etkisine pek açık bir kitle değil. Seçim hileleri, propaganda makinesi ve din-diyanet ayağına ilk turda kazanması şaşırtmaz. Ancak gidişat çok da uzun sürmeyeceği kendisini belli etti.
Seçim ayarlı Kandil Operasyonu gibi yine bu milletin evlatlarının kanından beslenmeden bir an evvel şu seçimlerin gelmesi lazım. Kaybolan imajı uğruna, anneler evlatlarını kaybetmeden…