Bana göre Ergenekon hükümeti, kimilerine göre de savaş hükümeti kuruldu ama hemen hemen herkesin hemfikir olduğu şirket kurulduğu yönünde. Esasında kurulan Ergenekon hükümeti de bir savaş hükümeti mantığını güttüğünden dolayı ben de Ergenekon savaş hükümeti diyebilirim. Şirket hükümeti olmasının nedeni de hastane sahibinin sağlık, okul sahibinin eğitim, otel sahibinin de turizm bakanı olmasından kaynaklanıyor.
Seçim gecesi “Hava darbe kokuyor” diye yazmamdan dolayı bana soruşturma açılmasını isteyen emniyet genel müdürlüğü genelkurmay eski başkanı Hulusi Akar’ın savunma bakanı olmasından sonra da beni suçlayacak mı bilemiyorum, çok da umurum değil zaten…
Hulusi Akar bakan olunca yerine kara kuvvetleri komutanı Yaşar Güler getirildi. Teamüllere göre genel kurmay 2. Başkanı Ümit Dündar’ın olması bekleniyordu ama teamüller her zaman işlemiyor. Esasında askeriyeye giriş ve yaş baz alınırsa Yaşar Güler’in olması doğal ama subay olduktan sonrasına baktığımızda Ümit Dündar’ın 1 yıl önce kurmay olduğunu görüyoruz, anlayacağınız 1-1 berabere durumdalar, Güler 1 yaş büyük ve 1 yıl önce komutan olmuş ama Dündar ast olmasına karşın 1 yıl önce kurmay olmuş ve üst olmuş. Yani çok da tartışılacak bir durum yok aralarında.
Ben dahil kimi yazarların ortak noktası Hulusi Akar’ın yakında Ergenekon tarafından harcanacağıydı, bunun nedeni de Akar’ın Ergenekon grubunun dışında olmasıydı. Şimdi biraz gerilere götürmek istiyorum sizi, yani 15 Temmuz darbe girişimini bastıran darbe gecesine. Hani darbe olacağı bir binbaşı tarafından MİT’e bildiriliyor, daha sonra da genel kurmay haberdar ediliyor ya, o haberi ilk alan o dönemin genel kurmay 2. Başkanı Yaşar Güler.
Daha önce de yazdım ya, iş burada hep karışık, Yaşar Güler Akar’a haber veriyor ama ondan sonra kara kuvvetleri komutanı hariç hiçbir kuvvet komutanını, başbakanı ve cumhurbaşkanını aramıyor Hulusi Akar. Karışıklık bundan sonra da devam ediyor, gözaltına alınarak Akıncı Üssü’ne götürülüyorlar ama Hulusi Akar serbest bir şekilde ve komutan edasıyla götürülürken Yaşar Güler’in elleri arkadan kelepçelenmiş, gözleri bağlı ve kafasına bandana geçirilmiş şekilde. Bu neden ilginç, çünkü bu görüntüler aynı video içerisinde ve arka arkaya seyredebiliyorsunuz. Buradaki tek kuşku Hürriyet Gazetesi yazarımsısı Abdülkadir Selvi, çünkü o bu yakalanışı seyredip anlatırken bir yazısında “Genelkurmay Başkanı Akar’ın, kendisini derdest edenlerle birlikte koridordan geçerken kaydedilmiş birkaç saniyelik bir görüntüsü var. Yaşar Güler’in görüntüsü ise daha uzun. Ama Yaşar Güler‘le ilgili görüntüler eksik. Güler’in gece geç saatlerde bir görüntüsü var. Belli ki insani ihtiyacını gidermek için çıkarmışlar Yaşar Güler’i. Ancak yayınlanan kamera görüntülerine göre daha fazla sayıda silahlı asker var. Yaşar Paşa’nın gözleri bağlı, elleri arkadan ters kelepçeli, kafasına bandana geçirilmiş, arkasında ise tam 3 sıra silahlı asker yer alıyor. Hem de neredeyse namlularını Yaşar Paşa’nın omzuna dayamışlar.” diye yazmış. Bu yazıdan 3 gün sonra, kendisiyle yapılan bir söyleşide de “Evet, Yaşar Güler’e ait bir görüntü izledim. Akıncı Üssü’nde arkasında iki sıra darbeci asker var. Silahların namlularını Yaşar Paşanın omuzuna ve sırtına dayamışlar. Belli ki bir harekette ortadan kaldıracaklar. Yaşar Güler’in elleri önden bağlı. Gözleri bağlı. Kafasına bir bandana geçirilmiş. Ayakları belli ki yeni çözülmüş. Çocuk adımları atıyor. Askeri kıyafet içinde ve ayakta güçlükle duruyor. Askerlerin silahlarını omuzuna dayamalarını izlerken dehşete düştüm.” diyor Selvi.
Buradaki çelişki göz yanılması gibi gözükse de acaba Selvi 2 değişik video izlemiş olabilir mi kuşkusunu yaratıyor kafamda. Yani, böyle bir olasılık var ve Güler birinde elleri önden kelepçeli ama diğerinde arkadan kelepçeli. Bu size şaka gibi gelebilir ama ben ciddiyim, çünkü bu ayrıntı 3 günde unutulacak bir ayrıntı değil, gözaltına alınanlar genel kurmay başkanı ve genel kurmay 2. başkanı. Akıncı üssü binasına ilk getirilen Hulusi Akar ve arka arkaya geldiklerinden nasıl getirildiğini görmüş olmalı, sonuçta aynı yerden de getiriliyorlar. Hatta Hulusi Akar’ın boynundaki morluğun nasıl olduğunu da görmüş olmalı Yaşar Güler ve ama kemerle ama elle morartılan bir insan neden kendisi gibi kelepçelenip gözleri kapatılmadan getirilir ve gözleri bağlanmaz. Bu soru büyük olasılıkla yeni genel kurmay başkanı olan Yaşar Güler’in kafasından dün akşama kadar hiç çıkmamıştır ve belki emekli olduğunda detaylarını yazar.
Bu soruyu sorma nedenim var, Abdülkadir Selvi’de aynı soruyu soruyor kendisine ve kimi subayların darbe girişiminin nasıl sonuçlanacağını beklediklerini yazıyor. O daha çok Yaşar Güler’den şüphelenirken, ben tersini düşünüyorum. Çok ilginçtir, aynı gece Kılıçdaroğlu darbeyle ilgili soruya “Kim yaparsa yapsın karşıyız” derken Devlet Bahçeli “Biz halkımızın yanındayız” diye bir açıklama yapıyor.
Evet, sonunda Ergenekon grubu Akar’ı kendi bünyesinden çıkardı ve Erdoğan’a hediye etti. Bugüne kadar bakanlar arasında hiç adı geçmeyen Hulusi Akar büyük bir olasılıkla Ergenekon’un dışlaması ve isteğiyle bakan oldu ama Erdoğan’ın işine yarayıp yaramayacağı henüz bilinmiyor. Bundan sonra askeri şura olmayacağından dolayı bu konuda da fazla yardımı olmaz gibi gözüküyor. Şimdi hem kendime hem de size bir soru. Erdoğan bu seçimleri kendi istemiyle yapmış olsaydı 15 Temmuz darbe girişimi gecesini kendisine haber vermeyen Hulusi Akar’ı bakan, yine kendisine haber vermeyen Yaşar Güler’i genel kurmay başkanı yapar mıydı? Sanki iki atama da zorlama gibi geldi bana ve yine aynı şeyi söylüyorum “Hava darbe kokuyor” ve bunu söylerken darbe olacak anlamında değil, bu yapılanların bir darbe devamı olduğunu söylüyorum.