Geçen
cuma günü yakın bir dost ile sohbet ederken bazı kimselerin “Cemaatin
misyonunun” bittiğini yazdığını söyledi. Evet bazı ehli dünya yazarlar,
akılları gözlerine inmiş yazar, çizerler ve bazen ümitsizliği imanının önüne geçenler
böyle yazıyorlar. Dün de yazıyorlardı, bugün de yazıyorlar, yarın da…
Evet
akılları gözlerinin önüne geçenlere göre Türkiye’de bütün müesseseler
kapatıldı, yardım edenlerin malına el konuldu. On binlercesi içeride. On
binlercesi hicret etti. Yüz binlercesi belki de milyonun üzerinde psikolojik
soykırımdan geçirildi.
Fakat
akıl ve kafa izdivacını başarıp, akıllarını iman ile nurlandıranların gözü
ile bakılırsa bu zulüm ile Cenabı Erhamür Rahimin, cemaati
asıl büyük bir misyonu eda etmek için hazır hale getirdi.
Deliliniz
diye soracak olursanız.
Birincisi:
Fikirler, idealistler hakta veya batılda olsun zulüm
ile palazlanır. Yezid ve avanesi kırk
küsur yıl boyunca Ehl Beyt’e zulüm etti. Cuma günü minberlerde lanet okutturdu.
Zulümden kaçan ehli beyt Asya ve Afrika’yı nurlandırdı. Bu bolgelerde bir
milyara yakin musluman var. Ehli beyt gönüllerde ve başımızın tacı fakat Yezid
ve avanesi lanetle anılıyor.
İkincisi:
İmam Rabbani ’ye zulüm ettiler, zindana attılar. Hindistan’daki âlimler
yetmedi, Mekke ve Medine’deki otuz iki âlimden fetva alarak onun kafir olduğunu
ispat edip, halk üzerinde tesirini yok etmek istediler. Onu zindana atanlar,
aleyhte fetva verenlerin adını ilahiyatçıların binde biri bile bilmez.
Üçüncüsü:
Bediüzzaman malum, bugün Hizmete yapılanların aynısı o gün mikro planda ona da
yapıldı. Öğrencilerini yüzde yirmi beşi hapse atıldı. Gazeteler atılmadık
iftira bırakmadılar. Diyanet İşleri Başkanı zalimlere arka çıkarak “Said’in
kapısına kimseyi yaklaştırmayın. Yaklaşan çarpılıyor” diye fetva verdi. Bu
başkanın adını halktan kaç kişi bilir. Hocaların çoğu dahi bilmez. Ama bugün
Bediüzzaman’in eserleri Kur’an ve Hadisten sonra dünyada en çok okunan
eserlerdir.
Dördüncüsü:
70’li ve seksenli yıllarda solculara ve ülkücülere zulüm etiller. O günün
lideri ‘bir sağdan, bir soldan idam ettik’ diyerek, yaptığı zulmü itiraf etti.
Deniz Gezmiş ile ilgili kaç tane kitap yazıldı, filmler çevrildi. Hâlâ çoğunun
gönlünde o bir kahraman. Kenan Evren’i kaç kişi hatırlıyor.
Doğu ve guneydoğuda 55 yıldır yaptıklalrı zulümler PKK’yi hep büyüttü. 28
Şubat’ın kudretli paşası 1999 yılında
“Fethullah Hoca’nın hakkından ben geldim” dedi.
Öldü
gitti.
Hatırlayan
var mı?
Evet,
zulüm gören solcu ve ülkücüler bugün hâlâ Türkiye’de çok etkililer. Zulüm
görenlerin sayısı yirmi bini geçmez.
Çünkü
hiç bir fikir, zulme yok edilmez.
Zulüm
fikir için azottur.
Hizmet
’in misyonu bitti mi sorusuna gelince…
Birincisi:
Bu zulüm onlara çok şey kazandırdı, kabiliyetleri, samimiyetleri arttı. Dünyadaki
mazlumların gözyaşlarını dindirmek için hazır hale geldiler. Allah ile onlar
arasında perde olabilecek şeyler ortadan kalktı. On binlercesi belki yüz
binlercesi dil, bilgi, tecrübe bakımından global vatandaş oldu.
İkincisi:
Bu zulüm onların çoğu için bir kamçı oldu. Türkiye’de dost dedikleri idareci
kimseler, arkalarını dönünce, tamamen Allah’a yöneldiler. Çok büyük manevi
terakki elde ettiler. Mânen tarihlerinin en güçlü dönemini yaşıyorlar.
Nakledilen manevi müjdeler ise bunun şeker, şerbeti.
Ümitsizliği
imanına perde olduğu için yazanlara gelince geçmişe baksınlar. Mesela,
Avustralya’da 25 yıl önce bir avuç insandı. Paraları yoktu, binaları yoktu. Dil
bilen çok azdı. Yirmi, otuz öğrenciye hizmet götürebiliyorlardı. O bir avuç
insan yaptıkları ile Avustralya’daki Müslümanlara model oldular. Dünyada
hizmetin her gittiği yerde bu ve buna benzer şeyler yaşandı. Hizmet, her yerde
model oldu. Bu zulüm ile cemaat daha büyük bir misyonu edâ etmeye hazır hale
geldi, geliyor. Ama aklı gözünde olanlar bunu anlamaz. Ümitsizliği, imanına
perde olanlar da bugün için kavrayamaz.
Milletin imanı selamette ise…
Bediüzzaman,
“Milletimin imanını selâmette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya
razıyım”der. Öyle zannediyorum bugün zulüm gören
yüzbinler Türkiye’de adaletin sağlanmış olduğunu, ekonomik başarının elde
edildiğini, dünya ülkelerine bir ilham kaynağı olduğunu görselerdi, bu zulme
razıyız” derlerdi.
Fakat
heyhat!
Ülke
üçüncü dünya ülkesi oldu.
İşte son
bir örnek.
Geçen
hafta, akademik verileri ölçen Sanghay rayting kuruluşu, dünyanın ilk 500’e
giren üniversitelerini yayınladı. Alti yedi yil önce ilk 52 (Ortadoğu Teknik
Universitesi) de üniversitesi olan
Türkiye, şimdi ilk dört yüzde bile yok. Suudi Arabistan’ın iki üniversitesi ilk
150 de. Mısır dahi tarihte ilk defa Türkiye’nin önüne
geçmiş. Rusya Haber Ajansı Regnum’a
göre 72 ülke arasında Türkiye eğitimde
50. Sırada.
İşte
ülkenin hali.
İlim
yok, sadece yalana dayalı kalitesiz film ve totaliter ve diktatör sistemlerini
aratmayan zulümler var. yucelsalih@yahoo.com