Doç.Dr.
Salih Yücel
Neticesi güzel, Mukayyed Şer ve Mukalled olmak
İslam âlimleri şerri, mutlak ve mukayyed olmak üzere ikiye ayırır.
Mutlak şer cehennem gibi.
Mukayyed ise zahiren şer.
Fakat sonu hayır olan şer için kullanılır. Muhiddin İbn Arabi mukayyed
şerre, şer bile demez. “İnsanlar onun hakikatini göremedikleri için şer olarak
görür” der. Üstad temkinli yaklaşarak sonu hayra tebeddül eden olarak izah
eder.
Beş yıl önce Durham Üniversitesi’nde misafir Öğretim Üyesi olarak gitmiştim. Bir akademisyen bana
“ilk defa karanlıkta kayıt yapan kamerayı icat eden bilim adamı, karanlık bir
odada öğrencilerinin yaptıklarını kaydeder. Öğrencilerin yaptıklarını onlara
seyrettirince, hayrette kalırlar. Bilim adamı “Esasında mutlak karanlık yoktur.
Bize göre öyledir” der.
Bunları şunlar için yazıyorum:
Avustralya’da ISRA (Islamic Science
and Research Academy of Australia) ismiyle hizmet veren eğitim kuruluşu mevcut.
Üç beş Türkiye vatandaşı, 2009’da kurmuş. 2011’den itibaren Türk olmayan
Müslümanlarda çalışmaya başlamış, 70-80’ne yakın gönüllüsünün yüzde onu Türkiye
asıllı insanlar.
Geri kalanlar, yaklaşık 20 değişik Müslüman etnik gruptan. ISRA Eğitim Kurumu, son 8 yıldan bu yana, Avustralya’da çok başarılara imza
attı.
Charles Stuart Üniversitesi ile anlaşarak İlahiyat Fakültelerinde verilen
eğitim gibi; Lisans, Master ve Doktora programları var.
Diğer Üniversiteler, Siyasal İslam veya sadece batı felsefesine göre Sosyolojik
İslam’ı öğretirken ISRA geleneksel
olarak tefsir, hadis, fıkıh, akait, İslam ahlakı, İslam tarihi, Arapça dersleri
batılı üniversitelerin standardında öğretiyor.
ISRA, ‘AKADEMİK İSLAM’ EĞİTİMİNDE, 8
AVUSTRALYA ÜNİVERSİTESİNE GERİDE BIRAKTI
Griffith Üniversitesi’nin raporuna göre
dünyada ilk yüze giren sekiz Avustralya Üniversitesi’ni geride bırakarak İslami
akademik eğitimde birinci oldu.
Bütün bunları da çok cüz’i imkânlarla yaptı.
Bununla kalmadı.
Bir İslami kuruluş olarak Avusturalya’da batı standardında konferanslar
düzenlemeye başladı.
Sadece Avustralya’da değil, dünyada ses getiren akademik raporlar
yayınladı.
Ayrıca başarılı akademik bir dergi çıkartıyor. Yüzlerce öğrencisi var.
Bütün bunlar çalışanların ve gönüllerinin fedakârdan samimi gayreti ve Allah’ın
inayeti ile oluyor.
Son olarak Avustralya tarihinde ilk
defa kredili ‘Islamic Chaplaincy’ kursunu bu hafta başlatıyor
Kısacası, ISRA bir model oldu. Şimdi başka İslami kuruluşlar onu taklit
etmeye çalışıyorlar.
‘DERİN İNSANLAR’ FOTOĞRF ÇEKTİLER VE İFTİRAYA BAŞLADILAR
ISRA geçen hafta Müslümanların Melbourne’de organize ettiği bayram
festivalinde iki gün boyunca reyon açtı. Ben de bir kısmında bulundum.
Kimliğini gizleyen çok derin biri, ISRA reyonunun fotoğrafını çekerek
sosyal medyada iftira kampanyası başlattı.
Bazıları sosyal medyada başörtülü bir akademisyeni tehdit ettiler.
Böyle tehdit yapanları Avustralya medyası hemen terörist diye ilan eder.
Polis derhal harekete geçip tutuklar ve polis şefleri de basın toplantısı
düzenleyerek halkı aydınlatır.
Çünkü açıktan bir kurum ve bu kurumda çalışanlar tehdit ediliyor.
Bu nefret suçuna girer.
Bir avukata göre Avustralya
kanunlarına göre bunun cezası 15 yıldır. Eğer beyaz ve Müslüman olmayan bir
Avustralya’ya yapılsaydı, yer yerinden oynar, tehdit edenler tutuklanırdı.
Fakat tehdit edilen Müslüman olunca medya, malesef sessiz. Polisin de bir şey
yaptığını duymadık.
PEKİ POLİS SESSİZSE, BİZ NE YAPALIM?
İftira kampanyası fotoğrafını görünce Üstad hatırıma geldi.1940 ve 50’li yıllarda Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ne o günkü
gazeteler iftira kampanyası başlatınca talebeleri telaşa kapılır. Üstad ise
“gazeteler, reklamımızı yapıyorlar ”der.
Bu iftara kampanyasını başlatanlar ve alet olanlar farkında olmadan
ISRA’nın reklamını yaptılar.
Son bir hafta ISRA websitesi (isra.org.au) tarihinde en çok ziyaret edilen
hafta olmuş.
Peki, ziyaret edenler ne görmüş. Osmanlı’nın Kuruluşu paneli, hat sanatı,
İslamic Chaplaincy Programı, İslam dersleri, Arabça Master’ı ve İlahiyat
programımızda öğretilen dersleri görmüşler. On binlerce dolar reklam parası
verilse bu kadar insana ulaşılamazdı.
Birisi, Allah dostlarından ve tabiinin önderlerinden Hasan Basri
Hazretleri’nin aleyhine sağda solda konuşur. Hazret bunu duyunca bir tatlı
yapıp, adamın kapısını çalarak “Çok teşekkür ederim. Sen günahımı aldın,
sevabını bana verdin. Lütfen şu tatlıyı hediye olarak kabul et” der.
Bende şahsen bu iftirayı profesyonelce başlatanı bilseydim, bir çikolata
alıp kapısına kadar gider ‘‘Reklamımızı yaptın. Şu küçük hediyeyi kabul buyur”
diyecektim.
Evet, şer görülen çok şey vardır ki sonu hayırlı olur. Çünkü hep böyle
olmuştur. Mukalled (taklid edilen) ler
hep iftira, yalan ve zulme maruz kalmışlardır, tıpkı ISRA gibi. Hizmet Harketi,
Türkiye’de son elli küsur ve dünya da son yirmi beş yıldır hep mukalled oldu,
yani taklit edilen oldu.
Son iki yüz yıl içinde İslam dünyasının globalleşen tek markası oldu. Bunu,
hasedi imanının önüne geçenler ile dünyadaki gulyabaniler çekemedi. Fakat
bugüne kadar mukakayyed şer, Hizmet erleri için hep hayra tebeddül etti, bu da
edecek inşallah.
Bize düşen ise afvu-safh, onlarla meşgul olmak yerine, kendi işimizi daha
iyi yapmaya gayret edip, insanlığa faydalı olmaya çalışmak. Balık bilmese de
Halik bilir. yucelsalih@yahoo.com