BUKET GÜNE-KRONOS1NEWS
Eşini ve çocuklarını Meriç’in sularına kaptıran Murat Akçabay ailesinden güzel bir haber almayı beklerken acısına bir yenisi daha eklendi. Kardeşi de tutuklandı…
“Ağıt yakmaya hakkımız yok!” dedi bir dostum. Haklıydı. Biz canını kurtaranlar cephesindeydik. Bazıları yangın yerinde yaşam mücadelesi verirken bazılarının hayatı bu yangından kaçarken Meriç’in azgın sularında sönüyordu. Nice Ah’lar yükseliyordu göğe. Belki gök titriyordu ama kulaklar sağır, gözler kördü. Sitemler, acı sözler bu zulmü yapanlara ve buna sessiz kalanlaraydı.
O gece bir kez daha Ah’lar yükselecekti göğe. İki gün önceydi… Bir telefonla yine sarsıldık. Yine diyorum çünkü bu sarsılış ilk değildi. Bir dosttan haber vardı. “Meriç” deyince telefondaki ses, yürekler ağza geldi. Haklıydık. Bot delinip devrilmiş, çocuklar ve anne akıntıyla sürüklenmişti. Murat Akçabay eşinin bir ağaç dalına tutunduğunu görüp onu kurtaracağını söylemişti. Ancak dalgalara karşı koymaya çalışırken eşinin orada olmadığını farketti. Belki anne evladını görüp onu kurtarmayı denedi. Belki de dal kırıldı ya da daha fazla dayanamayıp suya kapıldı. Belki yaşıyorlar belki de çoktan vedalaştılar. Hepsi bir ihtimal…
Bir yangından kaçış hikayesi daha sularda yitip gidebilir. 3 küçük çocuk ve genç bir anne kayıp. Bir mucize bekliyor herkes. Ne büyük acı Allahım! Tanıyan dostlarım var Hatice Hanım’ı. “Bir melek” diyorlar onun için. Umudunu yitiren bir dostum, “Bu zalim dünyaya fazla geldi bu güzel insanlar!” diyor sitemle. Onları kaybettik mi, henuz bilmiyoruz ama her geçen gün ümitlerimiz törpüleniyor. “Bir mucize neden olmasın ki! ” diyerek tutunmak istiyor insan umuduna. Tam o sırada yüzlerce hikaye hücum ediyor zihnimize. Benzer cümleleri kurduğumuz, “Bu son olsun!” dediğimiz canlar geliyor aklımıza. Bir kez daha yıkılıyoruz. Hatice Hanım’ın eşinin videosunu izlemissinizdir. Titrek bir sesle arama için yardım çağrısında bulunuyor. Başına gelenlere inanamama duygusunu hissettim onu dinlerken. Bu hikâye bir babanın mucize bekleyişi. Kim inanmak ister ki! Çocuklarını bir daha koklayamayacak olmayı kim kabullenmek ister! Hayat arkadaşını, sevdiği kadını, dert ortağını kim kaybetmek ister!
Yunanistan tarafında yetkililer kayıp olan kadın ve üç çocuk için arama ve kurtarma çalışmasına devam ediyor.
Türkiye basını ve televizyonları suskunken, Yunanistan Devlet Radyo Televizyonu ERT gelişmeleri aktarıyor bütün özel kanallarla birlikte. Baba Murat Karabay’ın olduğu grupta yer alan 5 kişi yüzerek Nehri geçerken, 36 yaşındaki bir kadın ile 1, 4 ve 6 yaşlarında olduğu belirtilen üç oğlunun nehri geçemediği bilgilerine yeni bir ilave yok.
Aralarında kaybolan çocukların babası da olan 5 kişi ise Yunanistan’a yasadışı giriş yapmaktan gözaltına alındığı duyuruluyor. Nehri geçmeyi başaranların üçünün erkek, birinin kadın ve birinin çocuk olduğu bilgisine de yer veriliyor.
Ne yazık ki Türkiye’de zulüm sınır tanımıyor… İşte tam da bu sebeple insanlar hayatları pahasına bir kaçışa mahkum.
Çok ağır bir yük kalsa da geride bunu paylaşmaktan başka çare yok. Herkesin dileği bu hikayenin bir mucize ile bitmesi…