23 yıldır her hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanarak gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları’nın, bu haftaki açıklamasına HDP’li vekiller Hüda Kaya ve Filiz Kerestecioğlu da katıldı.
Cumartesi Anneleri, 699’uncu kez Galatasaray Meydanı’nda buluşarak gözaltında kaybedilenleri andı, 700’üncü haftaya çağrı yaptı.699’uncu haftayı, Bayram öncesinde gerçekleştirdiklerini belirten ve bu Bayram’da da kamuoyuna “Bir ülkede insanlar; sevdiklerini sonsuzluğa uğurlama, gömebilme ve bir mezara sahip olma hakkından mahrum bırakılmışsa orada bayramlar bayram gibi yaşanamaz” diyen Cumartesi Anneleri; adalet için, barış dolu gerçek bayramlar için gözaltında kaybedilenleri aramaktan asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı.699’uncu hafta buluşmasında konuşan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü buluşmasına çağrı yaparak şunları kaydetti:
‘KAYIPLARINI ARAYAN DOSTLARIMIZA BORCUMUZ VAR’
“700’üncü hafta; çok değerli, çok kıymetli. ‘700 hafta’, mücadele demek; ‘700 hafta’, kayıplarını aramak demek; ‘700 hafta’, yan yana durmak ve dayanışmak demek. Şimdi, bu dayanışmayı daha fazla büyütmenin zamanı. Çünkü, 700 hafadır bu meydanda kayıplarını aramaktan asla vazgeçmeyen dostlarımıza hepimizin borcu var; bizler bu dayanışmayı daha fazla büyütmek zorundayız. Gelecek hafta, bütün Türkiye’den insanlar burada olmak durumundayız. Sizleri; 700’üncü haftada buraya, hep birlikte hepimizin kaybı olan ve ‘Türkiye daha fazla kaybetmesin’ diyerek bulmak zorunda olduğumuz kayıplarımız için dayanışmaya çağırıyorum.”
699’uncu hafta buluşmasında konuşan 1995 yılında İstanbul’da kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak açıklamasında şunları kaydetti:
’23 YILDIR ADALET ARIYORUZ’
“Değerli dostlar; 23 yıldır, tam 700 haftadır bu meydanda adalet arıyoruz. Adalet ararken muktedirlerin zulmüne uğradık; bu meydanda gaz ve jop yedik. Bu meydanda gözaltına alındık, bu meydanda işkence gördük. Buna rağmen, 23 yıldır ve tam 700 haftadır adalet arıyoruz. Adalet talebimize karşılık verilmediği; hırsızların, katillerin korunduğu bir Bayram’a daha gidiyoruz. İktidar, insanlık suçlarıyla hesaplaşacağı iddiasıyla oy aldı. Bu sayede iktidar, başbakan ve cumhurbaşkanı oldular. Biz buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz: İki seçeneğiniz var! Ya bu coğrafyada yaşanan insanlık suçlarıyla hesaplaşacaksınız, ya da katillerle ortaklaşacaksınız! Başka seçeneğiniz yoktur. Bu katliamlara dur demedikçe, sizler de bu katillerin ortağı olacaksınız. Bizler bu hakikatı haykırmaya devam edeceğiz!”‘
DEVLET İNSANLIK SUÇU İŞLEMİŞTİR’
12 Eylül döneminde gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da katliamlardaki hükümet desteğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Bugün 699’uncu haftayı geride bırakıyoruz. 700’üncü haftaya hazırlanıyoruz. Ellerinizde bulunan fotoğraflardaki kişiler bu ülkenin yurttaşlarıydı. Bu ülkede dünyaya gelmişlerdi. Onların da bu dünyada yaşamaya hakkı, bu topraklarda payı vardı. Onlar, gencecik yaştayken; devlet ve devletin güvenlik güçleri onları gözaltına alıp, onların yaşamına son verdi. İtirazımız bundandır! Yetmedi, biz toprak hakkı demiştik. Onlara bir mezar yeri bile çok görüldü. Devlet suçludur; devlet yöneticileri, insanlık suçu işlemiştir. Bizler, sadece 700’üncü haftada değil, diğer haftalarda da devletin, yaptıklarının hesabını vermesi için bize destek vermenizi bekliyoruz.”
‘BİZİM MEZARLIĞIMIZ GALATASARAY MEYDANI’
12 Eylül döneminde gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, gözaltında kaybedilenlerin bir mezarının bile bulunmadığını vurgulayarak şunları kaydetti:“Üç gün sonra Bayram. Bayramlar; insanların sevgiyle birbirine sarıldığı, kucaklaştığı, koklaştığı ve barıştığı günlerdir. Ben tam 38 yılda; ağabeyime sarılmadan, kucaklaşmadan, onu koklamadan, onu öpmeden 76 bayram yaşadım. Bizim sevdiklerimiz, bu ülkenin kolluk kuvvetleri tarafından gözaltına alındı. Kendilerini savunma hakları, yaşama hakları ellerinden alındı. Ama mezarları da ellerinden alındı. Bizlerin de mezarları ellerinden alındı. Sevdiklerimiz, kaybettiklerimiz için karanfil bırakabileceğimiz bir mezar yok! Üç gün sonra insanlar, kaybettiklerinin mezarlarıyla da kucaklaşacaklar. Ama bizim kucaklaşabileceğimiz bir mermer mezarımız da yok. Bizim mezar yerimiz, bizim mezarlığımız Galatasaray meydanı oldu.Biz bugünden, buradan sevdiklerimize selam gönderiyoruz. Onlar bizi duyuyorlar. Biz burada onları kucaklıyoruz ama koklayamıyoruz. 699’uncu haftada da kaybettiklerimizin önünde saygı ile eğiliyor, onları koklayamamanın acısı ile burada bulunuyoruz. 700’üncü haftada ve sonrasında da kaybettiklerimizle burada buluşacağız ve faillerinden hesap soracağız. Umarım, onlar bizi duyacaklar.”
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon tarafından hazırlanan ve 1995 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak tarafından okunan “Kayıplarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz!” başlıklı basın açıklamasından satırbaşları ise şöyle:
‘İNSAN HAKLARI, DEMOKRASİ YOKSA BAYRAMDAN SÖZ EDİLEMEZ’
“699. buluşmamızı bayram öncesinde gerçekleştiriyoruz. Bu bayram öncesinde de ne kutlama ne de bayram telaşında değiliz.Bir ülkede insanlar sevdiklerini sonsuzluğa uğurlama, gömebilme ve bir mezara sahip olma hakkından mahrum bırakılmışsa orada bayramlar, bayram gibi yaşanamaz. Bir ülkede insan hakları ve demokrasiye dair bütün değerler ayaklar altına alınmışsa orada bayramdan, barış ve huzurdan söz edilemez. Bir ülkede annelerin “Gözaltında kaybedilen evlatlarımıza ne olduğunu öğrenmek istiyoruz! Evlatlarımızı kaybedenlerin yargılanarak cezalandırılmalarını istiyoruz!” talebi karşılıksız kalmaya devam ediyorsa; orada bayramdan, hukuktan, adaletten söz edilemez.Çünkü bayramlar; barış ister, huzur ister, sevinç ve neşe ister. Ancak hukukun üstünlüğünün egemen olduğu koşullarda, yurttaşlar için güvenli ve huzurlu bir yaşam gerçekleşebilir.”