• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Genel Gündem

DOĞRULARI SÖYLEMENİN BEDELİ MÜEBBET OLMUŞ

Ağustos 5, 2018
in Genel Gündem, KONUK YORUM
9
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

MEHMET YILDIZ-TR724.COM

Geçtiğimiz ay 6 Temmuz Cuma günü son duruşması görülen Zaman Davası’nda karar oy çokluğuyla verildi. Mahkeme bütün sanıkların “Anayasayı ihlal” suçundan beraatine karar verdi. Karara muhalif kalan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi hâkim Dr. Abdullah Ok, bu karara Ali Bulaç, Şahin Alpay, Mümtaz’er Türköne, Ahmet Turan Alkan ve Mustafa Ünal yönünden muhalif kalmış. Bu konudaki uzunca şerhini kararın sonuna eklemiş.

Hâkim Ok, son dönemde pek örneğine rastlanmayan bir şekilde son derece özgürlükçü bir yaklaşım sergiliyor ilk başta. Türk Ceza kanununda düzenlenen “Anayasayı ihlal” suçunun “cebir ve şiddet” unsuru olmadan işlenmeyeceğini belirtiyor ve şunları kaydediyor:

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Hilal Yıldızdoğdu:Kıta kıta sürüldüm, dört ayrı kıtada sürgündüm

Hakime hanım AİHM önünde…

Hizmet’in paradigma değişimi…

“Herhangi bir sosyolojik topluluk, siyasi yapı, grup ya da zümre devlet iktidarını ele geçirmek isteyebilir. Demokratik toplumlarda – şiddete başvurulmadığı sürece – iktidarın bu topluluk, grup yapı ya da zümrelerce ele geçirilmeye çalışılması bu topluluk, grup, yapı ya da zümrelerin fikirleri toplumun geri kalanı için ne kadar itici olursa olsun doğal karşılanmalı, en azından ceza hukukunun konusu olmamalıdır.

Demokratik bir rejimde ceza konusu olabilecek tek şey cebir ve şiddettir. Hiçbir fikir açıklaması, düşünce ya da ceza hukukunun konusu olamaz. Üstelik devlet mekanizması -şiddet içermediği sürece- en aykırı fikirlerin dahi serbestçe ifade edilebileceği zemini oluşturmak bu fikirlerin dahi serbestçe ifade edilebileceği zemini oluşturmak bu fikirleri ifade eden kişilerin kendi muhaliflerinden korunabileceği tedbirleri de almak zorundadır. Bir diğer ifadeyle devlet, fikir ve ifade hürriyeti kapsamında sadece ifade sahibini cezalandırmamak şeklinde pasif bir tutum içine girmemeli ve fakat kişinin kendisi serbestçe ifade edebileceği ortamı sunmak şeklinde aktif bir konumda olmalıdır.

Başta AİHS’in uygulandığı Batı demokrasilerinde hukukun evrilmesi bu yönde olmuştur. Yani şiddet içerikli düşünceler hariç olmak üzere hiçbir düşünce karantina altına alınamaz.

Buraya kadar gayet iyi. İnsanın hala böyle hakimler olduğunu görünce şaşırmaması zor. Ama merak etmeyin; biraz sonra o özgürlükçü hâkimin içinden, “adaletin değil de devletin bekçisi” ortaya çıkacak! Hakim Ok devam ediyor:

“Diğer yandan, devletler kendi vatandaşlarını her türlü şiddetten korumak zorunda oldukları gibi, kendi iktidar organlarını ve anayasal düzenlerini de şiddetten korumak zorundadır. Bu nedenle devlet anayasal düzeni siyasi iktidarı ya da iktidar organlarını şiddet kullanarak ele geçirmek ortadan kaldırmak ya da işlevsiz kılmak gibi eylemlerini gerçekleştiren kimselere karşı hukukun evrensel değerleri içerisinde gereken önlemleri almak hak ve yetkisine sahiptir.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, TCK’nın 309 ve 312 maddelerinde düzenlenen suçlar cebir ve şiddet kullanılmak suretiyle işlenebilen suçlardır. Dolayısıyla cebir ve şiddet kullanan herkes bu suçun asli faili olabilir. Kanun gazetecilere veya bir başka meslek grubuna anayasal düzeni ihlal etmek gayesiyle cebir ve şiddet kullanmak imtiyazı tanımamıştır…

Ülkemizde yaşanan darbe pratiklerinin de bize gösterdiği üzere toplumsal destek almayan hiçbir darbenin başarılı olma şansı yoktur. Bu nedenle askeri darbelerden önce toplum adım adım darbenin gerekliliğine inandırılır. Bu konuda başta medya olmak üzere iletişim kanalları kullanılarak algı operasyonları yapılır.

Gördüğünüz gibi, özgürlükçü ve demokratik bir başlangıç yapan hakimimiz, ilerleyen safhalarda paranoyak bir bürokrata dönüşüveriyor. Devamında üst akıl, “NATO, BM ve benzeri uluslararası kurum ve kuruluşların” ülkemizi yok etmek için (!) nasıl planlar yaptıklarına sıra geliyor.

Uzun şerh yazısının devamında “Darbe süreçlerinde, söz konusu algı operasyonlarının en önemli özneleri gazeteciler yazarlar ve kanaat önderleridir” diyen hâkim Ok, gazetecilerin nasıl algı operasyonu yaptığını ve “darbeye yardım” suçunu işlediklerini örnekleriyle detaylı olarak anlatıyor. Bu gazetecilerin yazılarında aşağıdaki hususları ele aldığını ele aldığını belirtiyor.

  • Sistematik bir şekilde sürdürülen anayasa ve kanun ihlalleri
  • TSK dahil olmak üzere devletin tüm kurumlarının ideolojik saiklerle dizayn edilmeye çalışıldı
  • Devlet kurumlarının görevleri yapamaz hale gelmeleri
  • Temel hak ve hürriyetlerin zedelenmesi.
  • Kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeninin fiilen ortadan kaldırılmış olması
  • Devletin uluslararası ortamda itibarını yitirmesi ve evrensel temel insan haklarının göz ardı edilmesi
  • Korkuya dayalı otokrasi ile yönetilen bir ülke haline getirilmesi
  • Siyasi iradenin aldığı hatalı karar sonucu terörün tırmanması
  • Yolsuzluk
  • Hukukun işlemez hale gelmesi
  • Siyasi iktidarın meşruiyetini kaybetmiş olması.

Yazılarında bu ve benzeri konuları ele aldıkları için gazetecilerin anayasayı ihlal suçundan müebbet hapisle cezalandırılmalarını istiyor Hakim Ok!

BU KONULARIN DARBECİLİKLE NE İLGİSİ VAR?

Sayın Hâkim Dr. Abdullah Ok’a sorularımız şunlar:

Türkiye’de her iki kişiden biri bu şekilde düşünmüyor mu?

Anayasa, kanunlar, temel hak ve hürriyetler ayaklar altında paspas edilmedi mi?

Devlet parti devletine dönüştürülmedi mi?

“Kuvvetler ayrılığı önümüze engel olarak çıkıyor” diyen bizzat Erdoğan değil mi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası ortamda itibarı dibe vurmadı mı? Yargıya olan güven, yolsuzluk, ifade ve basın özgürlüğü gibi konularda yayınlanan uluslararası endekslerde üçüncü dünya ülkelerinin bile altına düşmedi mi?

Türkiye korkuya dayalı otokrasi ile yönetilen bir ülke haline gelmedi mi?

Siyasi iradenin aldığı hatalı kararlar sonucu (Örnek: Kötü yönetilen Çözüm süreci) terör tırmanmadı mı?

Yolsuzluk devleti bir kanser gibi sarmadı mı? Başta 17 Aralık olmak üzere yolsuzlukları örtbas etmek için AKP iktidarı hukukun işlemez hale getirmedi mi?

Darbecilikle ne ilgisi var bunların? Meğer Yurtta Sulh Konseyi adı verilen darbecilerin basın bildirisinde darbe gerekçeleri olarak vurgulanmış bu sayılan hususlar!

Bu bildiriyi adı geçen yazarların herhangi biri mi kaleme almış? Hayır. Bildiriyi kaleme alanlarla en küçük bir irtibatları tespit edilmiş mi? Hayır. Son dönem savcılarının pek sevdiği HTS kayıtlarına bakılmıştır mutlaka, bu yönde bir irtibat bulunmuş mu?  Hayır.

İktidarı eleştirmek suç mudur?

Eğer suç ise havuz medyası da dahil olmak üzere bu konuları yazmayan mı kaldı? Açın pek sevdiğiniz Abdurrahman Dilipak’ın yazılarını, bunlardan çok daha fazlasını söylemiş, AKP’lilerin yolsuzluklarını ve ahlaksızlıklarını defalarca yazmış. Şimdilerde iktidar otobüsünden indirildikten sonra gözü hakikate açılan Mehmet Metiner’in yazdıklarına bakın. Sözcü, Cumhuriyet gibi muhalif gazeteleri okuyun. Hangisi yazılmadı bunların. Üstelik Zaman yazarları gibi nezaketle değil, hoyratça… binlerce defa yazılıp çizilmedi mi?

Bu hükümet eleştirilemez mi? Eğer eleştirilmeyecekse bundan sonra herkesin çiçek böcek ve magazinden başka yazacak ne kalır geriye? Bu yüzden mi Posta, Takvim, Güneş gibi magazin gazeteleri muteber!.. Patronu üzmemek için ne kadar muhalif gazete varsa satın alıp sevgili patronunun emrine veren Demirören’in Posta gazetesi gibi yayın yaparsanız sizden iyisi olmaz.

***

Not: Bu yazıyı 6 Temmuz günü verilen karardan hemen sonra yazmıştım. Avukatların karara itiraz etmelerini bekledim ve küçük bir ihtimal de olsa hakimlerin bu itirazı değerlendirebileceklerini düşündüm. Maalesef tahmin ettiğim gibi 3 gün önce itirazlar gerekçesiz şekilde bir kere daha reddedilmiş. Tarihe kayıt düşmek adına yayınlıyoruz.

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

Pompeo hopeful Turkey will release Brunson ‘in the coming days’

SONRAKİ HABER

Hizmet ’in kerameti ve Allah’ın inayeti…

BENZER HABERLER

Hilal Yıldızdoğdu:Kıta kıta sürüldüm, dört ayrı kıtada sürgündüm
KONUK YORUM

Hilal Yıldızdoğdu:Kıta kıta sürüldüm, dört ayrı kıtada sürgündüm

Temmuz 3, 2025
Hakime hanım AİHM önünde…
KONUK YORUM

Hakime hanım AİHM önünde…

Temmuz 2, 2025
Hizmet’in paradigma değişimi…
KONUK YORUM

Hizmet’in paradigma değişimi…

Haziran 19, 2025
Bayağılık ve taşlaşma üzerine!
KONUK YORUM

Bayağılık ve taşlaşma üzerine!

Haziran 15, 2025
Hizmet Hareketi’ne saldırmanın dayanılmaz hafifliği!
KONUK YORUM

Hizmet Hareketi’ne saldırmanın dayanılmaz hafifliği!

Mayıs 29, 2025
Hükümetle, Hizmet Hareketi nasıl barışır?
KONUK YORUM

Hükümetle, Hizmet Hareketi nasıl barışır?

Mayıs 28, 2025
    • All
    • Manşet
    Askerin acılı ablasından AKP isyanı:”Burada kimseyi istemiyorum, kim için şehit verdik?”
    Gündem

    Askerin acılı ablasından AKP isyanı:”Burada kimseyi istemiyorum, kim için şehit verdik?”

    by zmnaus
    Temmuz 8, 2025
    0

    Şehit Uzman Çavuş Ümit Üzüm, memleketi Kayseri’de son yolculuğuna uğurlandı. Üzüm'ün cenaze törenine ablasının söyledikleri damga vurdu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin...

    Tacikistan neresi?

    Temmuz 8, 2025
    CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ifadeye çağrıldı

    CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ifadeye çağrıldı

    Temmuz 8, 2025
    Referandum için AİHM’ye ilk bireysel başvuru yapıldı

    AİHM’den 117 kişi için daha ihlal kararı: Türkiye’ye 555 bin eoru tazminat tazminat

    Temmuz 8, 2025
    Erdoğan rejimin Maydonoz Döner’e bir nefret operasyonu daha : 23 gözaltı

    Dışişleri personeline nefret operasyonu: KHK’lıların da olduğu 25 kişi gözaltı

    Temmuz 8, 2025
    DEM’den Demirtaş’ı ‘üst arama’ uygulamasına  sert tepki: Adalet Bakanlığı bu terbiyesizliğe derhal son vermeli

    Türkiye’ye bir tazminat daha: AİHM, Demirtaş’ın siyasi nedenlerle tutuklandığına hükmetti

    Temmuz 8, 2025

    İLETİŞİM

    info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

    Sydney Ofisi telefonu

    +61 02 96496006

    27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

    AVUSTRALYA REHBERİ

     

      • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
      • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
      • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
      • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
    • ANA SAYFA
    • GÜNDEM
    • YAZARLAR
    • DÜNYA
    • POLİTİKA
    • EKONOMİ
    • RÖPORTAJ
    • SPOR
    • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
    • VİDEO HABERLER
    • DİĞER

    Welcome Back!

    Login to your account below

    Forgotten Password?

    Retrieve your password

    Please enter your username or email address to reset your password.

    Log In

    Add New Playlist

    No Result
    View All Result
    • ANA SAYFA
    • GÜNDEM
    • YAZARLAR
    • DÜNYA
    • POLİTİKA
    • EKONOMİ
    • RÖPORTAJ
    • SPOR
    • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
    • VİDEO HABERLER
    • DİĞER
      • UZAK DOĞU
      • AVRASYA
      • AVRUPA
      • AMERİKA
      • AİLEM
      • TEKNOLOJİ
      • KONUK YORUM