Nitekim bir ayette Allahu Teala Hz. Muhammed A.S. için: Ve sen pek yüksek bir ahlak üzerindesin. Kalem a 4. Peygamberimiz de Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim, buyurmuştur. (Muvatta ve Müsned-i Ahmed b. Hanbel.) Bu ayet ve hadisten hareket ederek anladığımız husus Efendimiz, kıyamete kadar insanlığın ve bu arada ümmetinin ahlakını güzelleştirmek için gönderildiği hususunu da öğrenmiş oluyoruz. Hz. Ayşe R.A dan Peygamberimizin ahlakı sorulmuştu ve Hz. Ayşe validemiz: Bu soruyu soranlara, siz Kur’an okumuyor musunuz? İşte Hz. Muhammed’in ahlakı Kur’an dır, buyurmuştu.
Bu kadar güzel ahlak varken…
Bu kadar güzel ahlak varken, neden kin ve kindarlık gibi kötü, Allah ve Resulü’nün zemmettiği bu kötü ahlakı anlatıyorum, pek tabii ki bunun bir nedeni var. O da güzel huylar insanı yüceltir ve cenneti kazandırır, lakin kin, nefret, her türlü kötülük, huysuzluk, hayasızlık, kıskançlık ve haysiyetsizlik ise insanın ebedi hayatını mahveder ve insanı cehennemlik kılar. Kin ve kindarlık gibi kötü ahlakı anlatmayı tercih edişimin sebebi bu kötülüğü gösterip insanların bundan uzak durmasını sağlamaktır; bunun sebebi işte budur. Kin öyle kötü bir ahlaktır ki, bir kalpte kin varsa o kalpte iman durmaz. Kalpte iman daralır, sıkışır ve bir an önce o kalpten çıkmaya hatta uçmaya çalışır. Çünkü kin, bütün güzel ahlakın ifsat edicisidir. Hatta insanın imanını bile almadan kindarlık insandan ayrılmaz. Bakın şu ayeti kerime bize bunu çok açık bir şekilde anlatıyor: Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Maide suresi a, 8. Bu ayette Allah c.c. kin ve kindarlık insanı evvela adaletsiz eder. Sonra da onu öne sürerek herkesten intikam almaya çalışır. Kişi şayet kindar olmuşsa o artık yaşadığı toplumda insanları ayırt etmez, herkese aynı kinle muamele eder. Şayet Müslüman olduğu iddiasındaysa bilmelidir ki, birisinin günahı ve birisinin hatası yüzünden bir başkası cezalandırılamaz. Bu hususta da Rabbimiz şöyle buyuruyor: Kim doğru yolu seçerse kendi iyiliği için seçmiştir, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Hiç kimse başkasının günah yükünü üstüne almaz. İsra suresi, a. 15..Bu ayetle alakalı bir iki izahı da nakletmek istiyorum.
Bunlardan birisi şudur:
- Herkesin yaptığı kendisinedir, doğruyu seçen kendi iyiliğine seçmiş, doğru yoldan sapan da kendi aleyhine sapmış olur.
- Hiçbir masum kişi başkasının günahını, sorumluluğunu üzerine almaz. Allah buna izin vermez. İlahi kanunda ilke olarak sorumluluk şahsidir. Buna göre, toplu işlenen suçlarda bile herkesin sorumluluğu ve cezası kendisinin katkısı oranındadır. Çünkü herkesin günahı kendisinedir. Birinin günahı yüzünden başka birisi cezalandırılamaz. Müslüman olduklarını iddia eden ve güya Siyasal İslam’ın temsilcisi durumunda olan bir iktidarın uygulamaları akıllara zarar. Hiçbir ülkede göremeyeceğiniz bir kısım uygulamaları bizim ülkemizde görmek artık mümkün. Mesela: kocası varsayılan bir suç ve günahtan aranıyor da şayet bulunamıyorsa, pekala hanımı belki süt emen çocuğuyla, ya da birkaç yaş aralıklı birkaç çocuğuyla hapse atılabiliyor. Bu olay 80 milyon Türkiye halkı basın yayın aracılığıyla bütün dünya kamu önünde sık sık tekrar ediyor. İşte iddia ediyoruz ki, kimse bu kindarlar, ya da kin güdenler ne Allah ne ayet, ne peygamber dinliyor bunlar; vehmettikleri suçu ve suçluları bulamayınca başkalarına adaletsizlik etmeyi şiar edinip hatta kitlelere zulmetmeyi de meslek edinmiş oluyorlar. Bu adaletsizlik ve zulüm neticesi hapishaneler dolup taşıyor. İşte kin budur; kindarı insanlıktan çıkarır ve insanı dünyanın en adi mahlukatı seviyesine indiren bir haslettir. Çünkü kin birçok kötü hasletten daha kötüdür. Kindar hiçbir kötülüğü unutmaz. Hasetten, öfkeden, intikamdan daha şiddetli olan bir duygudur. Kindar için bir ata sözümüz de vardır. Kindar insana deve kinli denir. Deve de kendisine yapılan kötü muameleyi asla unutmaz ve mutlaka o kötülüğü yapandan intikam alırmış. Bir Arap atasözünde deve kendisini döven ve kötülük eden sahibinden intikam almak istiyor, fakat sahibi bunu bilge bir insanın ikazıyla anlıyor ve yerine kendisi yatıyor, deve sahibini yerinde ulamayınca kininden hemen oracıkta ölüyor, bakıyorlar ki intikam alamayınca devenin kalbi çatlamış ve oracıkta ölüvermiş. Bazı kötü hasletler hem sahibini hem de insanları rahatsız eder. Nitekim bunlardan birisi de haset’dir. Peygamberimiz; ‘ateş, odunu yakıp bitirdiği gibi haset de hasetçinin amelini öylece yakar bitirir’ buyurmuştur.
Din olan yerde, kin olmaz, atasözümüzü fazla izaha gerek yoktur sanırım. Demek ki, hakiki dindar olan bir insan, asla kindar olamaz. Bu kötü ve zemmedilmiş sıfatın neler yaptırdığını bu gün ne yazık ki, ülkemizde görüyoruz. Zararı da haliyle üç-beş kişiye değil yüzbinlerce insana ait oluyor ve onları mağdur ve mazlum ediyor. Yani bir kindarın kin ve intikam hissiyle perişan ettiği ve savaşlarda dahi görülmeyecek kadar insanlık dışı dramlar yaşanıyor Türkiye’de. Bunu yapanların dinle bir alakasının olmadığı Kur’an sünnet ve bütün büyüklerin sözleriyle sabit bir gerçektir.