İstanbul 3. Havalimanı’ndaki koşulları
“esir kampı”na benzeten işçi Barış Ardıç, şantiye alanının jandarma
ve çevik kuvvetle abluka altına alındığına dikkati çekerek, “Burada bir gece
yatın, ertesi gün kaşıntıdan duramazsınız” dedi.
İstanbul 3. Havalimanı
yapımında kötü çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve iş cinayetlerinin son
bulması için eylem başlatan işçilerden 600’e yakını, asker ve polislerin
şantiyeye yaptığı baskınla gözaltına alınmıştı.
İfadesi alınan
160 işçi serbest bırakılırken, yüzlerce işçi de gözaltında tutulmaya devam
ediyor. Jandarma ve çevik kuvvet tarafından abluka altına alınan şantiye
alanındaki işçilerin bir bölümü çalışmaya zorlanırken, bir kısmıysa iş bırakma
eylemlerini sürdürüyor.
‘ESİR KAMPINDA GİBİYİZ’
8 aydır 3.
Havalimanı yapımında çalışan Barış Ardıç (30), çalışma koşullarını ve
şantiyedeki mevcut durumu Mezopotamya Ajansı’na
(MA) anlattı.
Ankara’dan 3.
Havalimanı inşaatında çalışmak üzere gelen Ardıç, şantiyede yapılan eylemlerden
sonra şirket sahiplerinin işçileri sürekli tehdit ettiğini söyledi.
Şirket sahibi
ve bağlı firmaların eyleme devam eden işçileri işten atacağına dair haber
gönderdiğini ifade eden Ardıç, “İşçiler zorla işe götürülüyor. Şu an esir
kampında gibi hissediyoruz kendimizi. Her yerde TOMA’lar, jandarmalar, çevik
kuvvet var.
İş
çıkışlarında kimlik kontrolleri ve üst araması yapılıyor. Silahlarla
geziyorlar. Biz sadece hakkımız olanı almak için eylem yaptık.
Mağduriyetlerimiz giderilsin dedik. Eylem yönetim tarafından farklı yönlere
çekilmeye çalışıldı. Daha fazla mağduriyetle karşı karşıyayız” diye konuştu.
‘BİNE YAKIN İŞÇİ ÇALIŞMIYOR’
İş bırakma
eyleminde olan Ardıç, koğuşların durumunu ve yaşadıkları mağduriyeti şu
sözlerle anlattı:“Burada bir
gece yatın, ertesi gün kaşıntıdan duramazsınız. Koğuş bölgesinden kanalizasyon
geçiyor. Kokudan kapıları açamıyoruz. Koğuşlar yine aynı. Kaldığımız koğuşun
kapısı kırık. Arkadaşların eşyaları içinde. Ben ona bakmak durumundayım. Kapısı
kırılan odaların kapısı hala yapılmadı.
Saat sabah 06.00’da kalkmamıza rağmen 08.00’de şantiyede
olamıyoruz. 800 tane servisin olduğuna dair haberler çıkmış. Gelip
bakabilirler. Burada 20 taneden fazla otobüs yok. Her sabah binlerce kuyruk
oluşuyor, yağmurun altında bekliyoruz. Geç kalınca da yevmiyemizden kesiliyor.
Ben şu an 3 bin TL maaşla çalışıyorum. Hesaba ise asgari
ücret yatırıyorlar. Kalan parayı parça parça ve çok geç veriyorlar. Sigorta
primim de asgari ücret üzerinden yatırılıyor. İşten çıkan arkadaşlarımıza da
bin 600 TL yatırdılar. Kalanını yatırmadılar. Dün bu sebeplerden kaynaklı
200-300 arkadaşımız eşyalarını toplayıp gitti. Bine yakın kişi de çalışmıyor şu
an.”
‘GÖZALTILAR
DEVAM EDİYOR’
Gözaltıların devam ettiğini dile getiren Ardıç, “Benimle
birlikte eyleme katılan bir arkadaşım öğle saatlerinde jandarmalar tarafından
götürüldü. Sadece hakkını aradı. Herhangi bir taşkınlık yapmadı. Ondan haber
alamıyoruz. Onunla birlikte birçok işçiyi otobüse koyup götürdüler” dedi.
‘BU
ŞARTLARDA BURADA KİMSE ÇALIŞMAZ’
Yaptıkları
eylemin çarptırılmaya çalışıldığına vurgu yapan Ardıç, “Yönetim, ‘Bu yapılan
eylem siyasi bir uzantının eylemidir. İşe çıkmayanlar o siyasi uzantının bir
parçası olarak görülecektir’ dedi. Bizim hiçbir siyasi partiyle ilgimiz yok.
Biz emekçi insanlarız. Herkes ekmeğinin peşinde. Taleplerimiz haklı
taleplerdir.
Biz de buranın
bir an evvel açılmasını istiyoruz. Ama burada bizi köle gibi zorla
çalıştırarak, jandarmayla, polisle değil. Biz ilk maaşta paramızı alıp gitmeyi
düşünüyoruz. 29 Ekim’e yetiştirilmeye çalışıldığı için maaşlar yüksek
gösteriliyor. Maaşa kanıp geldim ama geldiğimde hiç de öyle olmadığını gördüm.
Bu çalışma şartlarında kimsenin çalışmaya devam etmek isteyeceğini
düşünmüyorum.”