• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home YAZARLAR

AYETLERİN MANASI, NÜZUL SEBEBİ, METİN İÇİ VE METİNLER ARASI MÜNASEBETİ, BAĞLAMI VE MESAJI (1)

Ekim 8, 2018
in YAZARLAR
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

AHMET KURUCAN-tr724.com

Uzun bir başlık ama her biri Allah’ın muradını doğru anlamada çok büyük öneme sahip kavramlar. Herkesin malumudur, ülkemiz insanı da dahil olmak üzere İslam dünyasının en büyük problemlerinden birisi insanlarımızın din söz konusu olduğunda “allame” kesilmeleridir. Bunu bütün bütün engellemenin hem mümkün hem de doğru olduğuna inanmıyorum. Bununla beraber bir sınırının olması gerektiği de izahtan vareste. Dini alanda bazı şeyler vardır ki hemen herkesin bildiği, gündelik hayatta çok sık karşılaşılan veya tekrarlanan ameller cümlesindendir. Böylesi bir konuda ilmihal seviyesinde bile olsa sahih bir temele oturan bilgileriyle bir insanın konuşmasını, bildiğini bir sohbet ortamında aktarmasını, sorulduğunda konunun uzmanı olmadığının bilincinde olarak cevap vermesini çok normal karşılarım. Ama konu gerçekten uzmanlık isteyen bir şey ise işte insan orada durmasını bilmelidir. Zira sınır aşılırsa Allah muhafaza insan farkında olmayarak kendini Allah adına ahkam kesen bir yerde bulabilir. Onun için başlıkta zikrettiğim ayetlerin mana, nüzul sebebi, metin içi ve metinler arası münasebet, bağlam ve mesaj Allah’ın ne dediğini ve ne demek istediğini anlamak için oldukça önemli kavramlardır.

Okumakta olduğunuz yazı, özellikle ayetler hakkında konuşurken Kur’an bilgimizin seviyesini göstermede bir ayna olması ve dikkatli olmamız gerektiğine dair bir uyarı amacıyla kaleme alınmıştır. Bunun için kısa tarifler, açıklamalar ve örneklerle sözünü ettiğimiz kavramları anlatmaya çalışacağız. Eğer yazı bu sonucu hasıl ederse amacına ulaşmış demektir; etmediği ise meramımızı net bir şekilde anlatamadığımızdan dolayı hata bizdedir.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Damarıma dokunduruyorlar

2025 Çağlayan sempozyumundan geriye kalanlar

Bitkinin azim ve kararlılığı!

Mana’dan başlayalım. Mana, ayetin ilk okunduğunda zihinde çağrıştırdığı literal/zahiri manadır. Kur’an’ın dili olan Arapçayı bilmek burada hayati bir ehemmiyete sahiptir. İmam-hatip düzeyindeki bir Arapça bilgisinden bahsetmiyorum. Ayette geçen kelimelerin anlam çeşitliliğine, gramer bilgisine vakıf olacak ölçüde bir Arapça bilgisi şart. Yoksa ayeti doğru anlamanın ilk adımında çok büyük yanlışlıklara düşmek mümkündür. Bu ölçüde dile vukufiyet ve özellikle nüzul dönemi Arap toplumunun sosyal hayat yapısını bilmek de gerekir. Zira Kur’an ile nüzul toplumu arasında diyalektik bir ilişki vardır ve bu ilişkinin somut verileri sözünü ettiğimiz dil ile Kur’an’da kendisine yer bulmuştur. Zihar, lian vb. belki bugün Arap toplumlarında bile karşılığı olmayan nice uygulamalar akla gelen ilk örneklerdendir. Bırakın Arapça bilmeyi ellerindeki mealler ile ahkam kesenlerin, Allah adına konuşanların kulakları çınlasın!

Nüzül sebebi: ayetin inmesine vesile teşkil eden hadisedir. Bu açıdan nüzul sebeplerini bildiğimiz ayetleri yukarıda ifade ettiğimiz Allah ile nüzul toplumu arasında cereyan eden diyalektik ilişkinin sonucu olarak değerlendirebiliriz. Dolayısıyla ayetleri doğru anlamanın ikinci adımı sahih bilgi temeline dayalı olmak şartıyla ayetlerin nüzul sebeplerini bilmektir. Şu unutulmamalı, daha önce yaşayan peygamberlerin kıssaları dahil Kur’an’daki ayetlerin hemen hepsi hayatın tabii akışı içinde karşılaşılan somut hadiseler üzerine inmiş, bazısında açık ve net “yap” ya da “yapma” şeklinde emirler ve yasaklar verilirken bazılarında Müslümanların yüz yüze ve karşı karşıya olduğu sorunlarla alakalı mesajlar verilmiştir.

Her iki hususla alakalı birer örnek vereceğim. Meşhur vakıadır, İstanbul’un fethi esnasında bir sahabi, canını koruma adına güvenlik önlemi almaksızın düşmana saldıran bir arkadaşını görünce onu bu davranışından vaz geçirmek ister ve “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın” ayetini okur. Askerî açıdan baktığında doğru bir uyarı ve bu uyarıyı Kur’an ayeti ile temellendiriyor diyebilirsiniz. Ama nüzul sebebinden kopuk ve bağımsız olarak ele alınan bu cümle Allah’ın muradını yansıtmıyor. Bunu bu hadiseye şahit olan Ebu Eyyup el-Ensari’den dinleyelim. “Ey mü’minler! Yanlış anlaşılmasın! Bu ayet, biz Ensar hakkında nazil oldu. İslam ve Müslümanlar Medine’de güçlenince biz Hz. Peygamber’e “artık mallarımızın başına geçsek, onları nemalandırsak” dedik. Bunun üzerine Allah “Allah yolunda infak ediniz de, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!” (2/195) ayetini gönderdi.”

Görüldüğü gibi Allah’ın “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın” beyanındaki uyarısı, muradı, maksadı Müslümanların bağ ve bahçe gibi dünyevi işlerle fazlaca meşgul olup, din yolunda kendilerinden beklenen mücadeleyi terk ve ihmal etmeleridir. Şunu demek istiyorum; o sahabinin hiçbir güvenlik önlemi almadan ölesiye düşmana saldırması karşısında uyarı yapması gayet makul ve yerinde ama bu uyarıyı söz konusu ayetle temellendirmeye çalışmak doğru değil.

İkincisi, hicret öncesi 13 yıllık Mekke hayatında maruz kalınan zulümler, işkenceler, sürgünler olduğunda daha önceki ümmetlerin de imanları uğruna benzer zulüm, işkence ve sürgünlere maruz kaldığının anlatılması ayetin doğru anlaşılmasında nüzul sebebinin önemini belirten bir örnek olarak sunulabilir. “(Ey inananlar!) Yoksa siz, sizden önceki müminlerin çektiklerine benzer sıkıntılar çekmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara yoksulluk ve sıkıntı öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki nihayet peygamber ve beraberindeki müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” diye feryat etmişlerdi. Öyleyse siz de sabredin ve şunu iyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214) Burada Allah müminlere karşılaşmış oldukları sıkıntılara katlanmaları için bunun tabii olduğunu, daha önceki ümmetlerin de başına geldiğini bildiriyor. İmanları uğrunda bu sıkıntılara katlanmaları gerektiği mesajını veriyor. Yoksa bazı oryantalistlerin ifade ettiği gibi mitolojik bir efsaneden, hikâyeden, masaldan bahsetmiyor.

Metin içi münasebet: kısa veya uzun hiç fark etmiyor, kendi içinde anlam bütünlüğü taşıyan bir ayetin sadece bir kesitini alıp diğer kesitlerini devre dışı bırakmaktır. İtiraf edeyim kendi vaizliğim yıllarında da çok yaptığım ve hala daha çokları tarafından defalarca yapılan bir hatadır bu. Yukarıda nüzul sebebi yönüyle ele aldığımız “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” ayeti bu  açıdan da örnek verilebilir. Ebu Eyyup uyarıları ile biliyoruz ki o ayet Müslümanlar Medine’de rahata erince Efendimiz’den mallarının, bağ ve bahçelerinin başına geçmek istemeleri üzerine nazil olmuştu. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: “(Ey müminler!) Malınızdan-mülkünüzden Allah yolunda harcayın. Bu yolda malınızı harcamaktan kaçınıp da kendi kendinizi tehlikeye atmayın. Allah’ın emirlerini ihlas ve samimiyetle yerine getirin. Çünkü Allah iman ve ibadette ihlaslı olanları sever.” (2/195)

Konu ile alakalı bir başka misal: “Ben de sizin gibi bir insanım, yalnız bana vahyolunuyor.” (41/5) Hz. Peygamberin bir beşer/insan ama aynı zamanda Allah’tan vahy alan bir Peygamber olduğunu beyan sadedinde dile getirilen bir ayettir bu ve zannediyorum şu ana yüzlerce-binlerce defa duymuşuzdur bunu din adamlarından. Ama şu sorular genelde ya sorulmaz ya da cevapsız kalır; ayet bu kadar mı? Devamı var mı?
Varsa ne denilmektedir? Bana vahy olunuyor dediğini göre ne vahy edildiğine dair bir şey söylenmekte midir?” Bu sorular cevaplanmayınca bağlamından kopuk olarak ele alınan ve alındığı kadarıyla da anlam bütünlüğüne sahip olan bu cümle İslam dışı diyebileceğimiz uygulamalara da mesned teşkil  edebiliyor. Mesela, bazı tarikatlarda şeyhin, Peygamberin vekili olduğu, dolayısıyla peygambere nasıl vahy olunuyorsa şeyh’e de ilham olunduğu bu ayetle temellendirilmeye çalışılıyor. İlham’ın hakikatina inanmıyor değilim ama Peygamber ve vahy ilişkisinin peygamber varisi, şeyh ve ilham üçgeni içinde ele alınmasını doğru bulmuyorum.

Halbuki bu ayet Mekke’de Efendimizin müşriklere karşı verdiği tevhid mücadelesi zamanında inmiştir. Mekke müşriklerinin Kur’an’dan yüz çevirmesi, hatta açıkça kalplerimiz kapalı, kulaklarımızda ağırlık ve seninle bizi davet ettiğin şey arasında perdeler var” dedikleri bir zamanda inmiş ve ben de sizin gibi bir insanım dedikten sonra inen vahyin mahiyeti anlatılmıştır. Ayetin tam manası şöyle: “Ey Peygamber! Onlara de ki: “Ben de sizin gibi bir insanım. Yalnız bana gerçek ilahinizin, tek bir ilah olduğu vahy ediliyor. Şu halde, dosdoğru O’na yönelin, sapmadan O’nun yolunda yürüyün ve (günahlarınız için) O’ndan bağışlanma dileyin.” O’na şirk koşanların vay haline!

Metinler arası münasabet, bağlam ve mesajı da bir sonraki yazıda kaleme alalım.

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

Görevinden istifa etti: Interpol Başkanı’nın gözaltına alındığı ortaya çıktı

SONRAKİ HABER

Endonezya’ya ek yardım: Avustralya deprem mağdurlarına yardımı 10 milyon dolara çıkardı.

BENZER HABERLER

Manşet

Damarıma dokunduruyorlar

Mayıs 22, 2025
Duyarlılık mı riyakarlık mı?
Manşet

2025 Çağlayan sempozyumundan geriye kalanlar

Mayıs 21, 2025
Sırlı zarf!
Uncategorized

Bitkinin azim ve kararlılığı!

Mayıs 21, 2025
Duyarlılık mı riyakarlık mı?
Manşet

Yazarak nefes alan adam: Necip F. Bahadır…

Mayıs 18, 2025
Manşet

Siyah çöp poşeti!

Mayıs 18, 2025
Yargıda kriz çatışmaya dönüştü; silahlar patlıyor
Manşet

Post-Ergenekon

Mayıs 12, 2025
  • All
  • Manşet
Napolyon Bonapart’ın kılıcı 4,7 milyon avroya satıldı
AVRUPA

Napolyon Bonapart’ın kılıcı 4,7 milyon avroya satıldı

by adminzaman
Mayıs 24, 2025
0

Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart’a ait ve kişisel kullanım için özel olarak sipariş ettiği bir kılıç, Paris’te düzenlenen bir müzayedede yaklaşık...

AKPM Raportörü Saskia Kluit: İsrail’in Gazze’deki katiamları etnik temizlik ve soykırım

AKPM Raportörü Saskia Kluit: İsrail’in Gazze’deki katiamları etnik temizlik ve soykırım

Mayıs 24, 2025
NSW’deki sel felaketinde ölü sayısı 4’e yükseldi

NSW’deki sel felaketinde ölü sayısı 4’e yükseldi

Mayıs 23, 2025
Tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Özer’den mesaj: “Biz haklıyız, kazanacağız”

Hakim karşısına çıkan Esenyurt Belediye Başkanı Özer: Kürt olduğum için bugün buradayım

Mayıs 23, 2025
Hava Kuvvetleri’nde 82 askere daha ‘ankesörlü arama’ gözaltısı

Soykırım operasyonu: Göz altına alınanlar arasında 4 Albay, 8 Yarbay, 12 Binbaşı, 15 Yüzbaşı var

Mayıs 23, 2025
Erdoğan rejiminin ülkeyi getirdiği nota:67 temizlik kadrosu için 10 bini üniversite mezunu, 27 bin başvuru

Erdoğan rejiminin ülkeyi getirdiği nota:67 temizlik kadrosu için 10 bini üniversite mezunu, 27 bin başvuru

Mayıs 23, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM