Tutuklananlar arasında küçük yaşta ve bakıma muhtaç çocukları olan çok sayıda kadın da bulunuyor.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, 18 Ekim tarihli yazısında eşi de tutuklu olan, biri down sendromlu iki küçük çocuğundan ayrılarak tutuklanan bir kadının mektubunu köşesine taşıdı.
Çölaşan, sözkonusu mektubu köşesinde yayımladıktan sonra, ‘insaf edin’ çağrısında bulundu ve “elimden bu kadarı geliyor” diye yazdı.”Bazılarının küçük çocukları yanlarında, koğuşlarda perişan oluyor. Bazılarının bakıma muhtaç ve hasta küçük çocukları derseniz, anneler hapiste ama onlar dışarıda! Böyle bir şey olamaz… İnsanlığa aykırı” yorumunu yapan Çölaşan, “Okurken insanlığımdan utandım” notunu düştü.
İşte o mektup:
“Emin Bey bir anne var, yavrularından uzakta ve parmaklıklar ardında… 28 Ağustos 2018 günü tutuklanarak Tarsus cezaevine konuldum. Eşim suçsuz olduğu halde Fetö’ye üye olma suçundan zaten 22 aydır cezaevinde. Ben bu yaşıma kadar karakol ve cezaevi görmemiştim. Eşim tutuklanınca iki evladımla birlikte çaresiz kaldım, tek başıma yaşam mücadelesi verdim.
Küçük oğlum Ahmet henüz 29 aylık ve down sendrom hastası. Her an bakıma ve anne sevgisine muhtaç. Kalbinde yırtık var. Büyük oğlum 10 yaşında, kardeşine hem annelik hem babalık yapıyor.
Çocuklarım benden ayrı. Küçük olan beni görmediği için açık görüşte yüzüme bakmadı, göz teması kurmadı. Babasını 22 aydan beri zaten hiç görmedi.
Minik Ahmet’im birkaç ay sonra 3 yaşına girecek ama yaşıtlarına göre zihinsel ve bedensel olarak bir yaşında. Özel beslenmesi ve bakım alması gerekiyor. Normal bir çocuk gibi yaşam süremiyor. Çok iyi bir sevgi, özveri ve merhamet ortamı gerekiyor.
Emin Bey bu konularda çok duyarlı olduğunuzu, köşenizde paylaştığınızı yazılarınızdan biliyor ve hep takip ediyorum. Benim de sessiz çığlığımı duyabileceğinizi düşünüyorum. 10 yaşındaki büyük oğlumun da psikolojik sıkıntıları var. Benim ve babasının yokluğunu bu yaşta kardeşine hissettirmemek için çabalıyor. Bana karşı içinde çok büyük öfke barındırıyor. Çoğu zaman telefonda bile benimle konuşmak istemiyor.
Mahkemem 22 Kasım’a ertelendi. Minik Ahmet’imin yüzde 94 engelli raporunu Nevşehir 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğum halde tahliye edilmedim. 1.5 aydan beri iki çocuğumdan da ayrıyım. Benim Ahmet’ten bir ay ayrı kalmam, onun eğitiminin bir yıl geriye gitmesi anlamına geliyor.
Bunun geriye dönük telafisi bu çocuklarda mümkün değil. Tam bir aylıkken başlayan eğitim süreci hayatının her anında devam etmek zorunda. Beni ancak benim durumumda olan bir anne anlayabilir. Anne olmak ayrı zor, evladından ayrı kalmak daha da zor. 29 aylık Down Sendrom hastası çocuğumun yabancı ellerde bakımı hepsinden zor.
Burada demir kapılar ardında elinin kolunun evlatlarına yetişmemesi ise anlatılmayacak kadar acı bir duygu. Köşenizde bu mağduriyetimi paylaşıp çaresiz bir annenin sessiz çığlığını dile getirirseniz size şimdiden şükranlarımı sunarım. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Banu Çamtosun.”