YÜKSEL DURGUT-KRONOSNEWS
O bir görme engelli… Temel hakları esirgeniyor. Şu anda bir ‘hiç’ uğruna 8 yıl 10 ay 15 günlük cezasını Tarsus Cezaevi’nde çekiyor. Gazeteci Cüneyt Arat engelli olarak yaşadığı bu dünyanın zorluklarına şimdi hapishanede direniyor. Kabartma kitaplar bile kendisine verilmiyor.
SUÇU YAZI VE TWEET
Adanalı Cüneyt Arat, “Cezaevine girmekten korkmuyorum. Yargı bağımsızlığına gölge düşürdünüz,” diyecek kadar yürekli bir meslektaşımız. Duruşmalarında mahkeme heyetinin değiştirilmesinden, hakkındaki iddianamenin kabartma yazı ile sunulmamasına ve kabartma yazı araçlarının temin edilmemesine, dünya kadar sorunla boğuşuyor. Ve “Erdoğan’ın Amacı Başkanlık Değil, Padişahlık” yazısını kaleme almanın diyetini ödüyor.
‘ÖNÜNDE CEKETİMİ İLİKLİYORUM’
Sadece bir an için lütfen kendinizi Cüneyt Arat’ın yerine koyun. Dört duvar arasındasınız. Savunduğunuz düşünceleriniz -görece- karanlık olan dünyanızı zifiri bir tona bürüyor. Elinizden tutacak ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir yakınıınız yok. Bu yüzden ben onun yaptığı savunma ile hatırlanmasını ve on binlerce insan gibi unutulmamasını istedim.O, her zaman insana değer veren, insanların karşısına ceketsiz ve kravatsız çıkmayan biri. Bu yüzden ben de kendisinin önünde ceketimi ilikliyorum ve 1 Ekim 2018 tarihli savunmasını paylaşıyorum.
GÖRME ENGELLİ GAZETECİYE SAVUNMA ENGELİ
“Ne yazık ki kabartma yazı araçlarının bulunmaması nedeniyle burada doğaçlama savunma yapıyorum ve bundan büyük bir üzüntü duyuyorum. Savcı bey mütalaasında üyelikten ceza almam gerektiğini belirtiyor. Oysa üyeliğe kesin olarak hiçbir delil sunamıyor. Yani tamamen içi boş bir mütalaa ve iddianame üzerinden yargılanıyorum. Samanyolu Haber’in hakkımda atmış olduğu ‘Görme engelli gazeteci Cüneyt Arat gözaltına alındı’ tweetini reteweet etmişim. Kendisine yapılan hakareti Twiter’den anlattı deniliyor. Burada hiçbir suçlama yok. Yani Samanyolu Haber cemaatle iltisaklı olabilir. Ama attığı tweet örgütsel değil. Ayrıca rüyamda Akın ve Nevin İpek ile, Koza İpek şirketinde sohbet ettiğimi, Akın İpek’in doğum gününü kutladığımı ve Bugün gazetesinde köşe yazarlığı yaptığımı gördüğümü paylaşmışım. E bunda ne var? Attığım tweetlerde biz şöyle, böyle ülkeyi yıkmak üzerine plan yapıyorduk demiyorum. Sohbet ediyorduk diyorum. Attığım başka bir tweet yine Fethullah Gülen’i ve cemaat üyelerini seviyorum, onlardan bir zarar geleceğine inanmadım, inanmıyorum diye yazmışım. Doğruluyorum, Fethullah Gülen ve cemaatle ilgili böyle bir tweet attım. Hiçbir zaman da onlara olan sevgime gölge düşmedi.
‘KİMSE YOK MU DERNEĞİ ENGELLİLERE IŞIK OLDU’
Daha ortada darbe girişimi yok. 15 Haziran 2016’da gözaltına alınacaksınız. Hakkınızda bir yıl ertelemeli 11 ay hapis cezası verilecek. Darbe girişiminin ardından ağır görme engelli olduğunuz halde 10 polis eşliğinde gözaltına alınacaksınız, kaçma şüpheniz bulunmadığı halde ev hapsine alınıp ayağınıza elektronik kelepçe takılacak ve yine ağır engelli olmanıza rağmen sadece tweet atmanız gerekçesiyle cezalandırılacaksınız. Usulsüz tebligatla tutuklanıp cezaevine konulacaksınız. Cezaevinde makul talepleriniz karşılanmayacak. Engelsiz yaşam sürmeniz sağlanmayacak ve size gelip bu yapıyı terör örgütü olarak görüyor musun diye soracaklar. Ben cemaati terör örgütü olarak görmüyorum. Ama sırf cemaat dediğim, Gülen Cemaati dediğim için burada yargılanıyorum. Sırf attığım rüya içerikli tweetlerden yargılanıyorum. Kimse Yok Mu Derneği ile ilgili bir tweet atmışım. Diyorum ki, cemaat yayın organları aracığıyla engellilere ses oldu, Kimse Yok Mu Derneği ise onlara umut ışığı oldu. Savcı Bey bundan örgütsel açıklama olarak bahsediyor. Peki, cemaatin yurt dışı gezilerine katılan milletvekilleri ve bakanlar ne olacak? Canlı yayın aracılığıyla Kimse Yok Mu Derneği’ne bağış yapan dönemin başbakanı ne olacak? Burada engelli vatandaşlar yargılanıyor. Aktif-Sen’e üye oldukları, Bank Asya’ya para yatırdıkları için. Ya o Bank Asya’nın kurdelesini kesenler kimdi? Dönemin Belediye Başkanı Recep Erdoğan, dönemin başbakanı Tansu Çiller, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Kimse Yok Mu Derneği ve Bank Asya terör faaliyetleri sergiliyorsa ilk etapta bu şahısların yargılanması gerekiyor. Şimdi ben Fethullah Gülen’i ve cemaati seviyorum diye tweetler attığım için yargılanıyorum ama dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ söylediği sözlerinden dolayı yargılanmıyor. Fethullah Gülen hizmetin mimarıdır diyen İ. Melih Gökçek yargılanmıyor. Burada attığım tweetlerden dolayı yargılanırken 2012 yılında Pensilvanya’ya gidip Fethullah Gülen’i ziyaret eden AKP Milletvekili Fatoş Gürkan el konulan şirketlere kayyımlık yapıyor. Ben adaletin bu olmadığını düşünüyorum.Savcı Bey’e buradan bir kez daha soruyorum. Hakkımda üyeliğe kesin delil var mı? Aktif-Sen, Bank Asya var mı? Bylock iddiası var mı? Yayın organları aboneliği var mı? Sohbet, toplantı var mı? Bunların yerine attığım tweet’leri koyuyorsunuz. Evet, doğru tweet attım. Bu ülkede engelli vatandaşlar kamu kurumlarından Aktif-Sen ve Bank Asya’dan dolayı ihraç edildiler. Ailelerini geçindirmek için yaz-kış çorap satıyorlar. İşte bu ayıp size yeter. Cezaevinde en makul taleplerim bile karşılanmıyor. Sadece saati söyleyen ve alarmı ayarlayan şu konuşan saatim 13 ay sonra bana verildi.
FİLİSTİNLİ CÜNEYD VE CÜNEYT ARAT
Sadece tweet atma gerekçesiyle engelli olsun ya da olmasın vatandaşlara üyelikten ceza verilmez. Bugün ellerime kelepçeler takılıyor. Hastaneye, adliyeye götürülürken bu duruma tepki gösteren yok. Filistin’de İsrail askerleri tarafından elleri kelepçelenen Cüneyd için ölümü göze alıp tepki gösteren Filistinliler vardı.
‘KİMSE ENGELLİ BİR VATANDAŞIN TERÖRİST OLDUĞUNA İNANMIYOR’
Ne deniyor, 17/25 Aralık 2013 milattır. O tarihten sonra faaliyet yürütenler yargılanıyor, deniyor. Kimse kusura bakmasın bu ülkenin eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın koluna 700 bin dolarlık saati ben takmadım. Bununla birlikte 17/25 Aralık sürecinde İranlı Rıza Zarrab Türkiye’de cezaevine atıldığı zaman beni buradan çıkarmazsanız konuşurum, demişti ve çıkarılmıştı, ardından ABD’ye gitti. Orada itirafçı oldu. Yani demek ki milat 17/25 değilmiş. Demek ki öyle bir milat yokmuş. 17/25 Aralık sürecinde dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar istifa ederken, yolsuzluk talimatlarını Başbakan Recep Erdoğan’dan aldım, o da istifa etsin demişti. Ortada yapılan yolsuzluk, rüşvet vardı. Şimdi bu ülkede terörist ilan ediliyoruz. Kimse kusura bakmasın. Milletin vicdanı olduğunu düşündüğüm mahkemenize sesleniyorum. Engelli vatandaşlara daha fazla zulmedilmesine müsaade etmeyin. Bugün kimse engelli vatandaşların bu gerekçelerle terörist ilan edilmesine inanmıyor.
Recep Erdoğan ne diyor, Fethullaçılarla ayrı yollardan aynı menzile gidiyoruz. Sen terör örgütü olarak ilan ettiğin bir yapıyla hangi menzile gidiyorsun diye kendisine soran olmuyor.
‘KABARTMA YAZILI KİTAPLAR DA VERİLMİYOR’
Ne yazık ki zulüm üstüne zulme uğramaya devam ediyoruz. İstanbul Adli Tıp kurumuna gönderildim. Yaşamını yalnız başına cezaevinde idame ettirebilir diyorlar. O zaman buyursun gelsinler dilekçelerimi, mektuplarımı yazsınlar. İnsanlara muhtaç olmak zorunda kalmayayım. Sizler hükümlü olduğumu düşünüyorsunuz. Ama hükümlü olmadığımı, bir esir olarak bu cezaevlerinde tutulduğumu söylüyorum. Çünkü vatanına ve milletine kurşun sıkan hain teröristlere dahi yasal hakları verilirken benim makul taleplerim karşılanmıyor. Terör örgütü üyelerinden yöneticilerine kim varsa rahatça televizyon izliyorlar, kütüphanelerden istifade edebiliyorlar. Ama bana ne sesli betimlemeli filmler, ne kabartma yazılı kitaplar veriliyor. Benim devlete ve millete olan kırgınlığım hiçbir zaman bitmeyecek. Biz üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünün sağlanmasını istiyoruz. Burada beni sanık sandalyesine oturtuyorsanız, geçmişte cemaat ne istedi vermedik diyenleri de oturtmanız gerekiyor.
‘CEZAEVLERİ ENGELSİZ HALE NEDEN GETİRİLMİYOR?’
Üyelik ve propaganda iddiası ile 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldım. Savcı bey sizin gibi düşünenler bana bu cezayı aldırdı. Bu engellilerin ahı sizi hem bu dünyada hem öteki dünyada yakacak. Şükrediyorum yüzünüzü görmediğim için. Ama ahirette yüzüme nasıl bakacaksınız onu bilemiyorum. Ne yazık ki hiçbir cezaevinde engellilerin makul talepleri karşılanmıyor. Cezaevleri engelsiz hale getirilmiyor. Savcı bey ajitasyon yaptığımı yazıyor. Ben sizi göremiyorum ama siz beni görebiliyorsunuz. Yüzüme bakabiliyor musunuz, onu bilmiyorum. Ey hâkimler ve savcılar, ben göremiyorum bana ceza vermeyin mi dedim. Bunu hiçbir yerde söylemedim. İnsanların haklarını savunmak ajitasyon yapmak değildir. Bunun unutulmaması gerekiyor. OHAL kaldırıldı cezaevinde kurslar başlayacak. Ben görmediğim için bu faaliyetlerden istifade edemeyeceğim. Milletin vicdanı ile hareket edin.
Bu ülkede 15 Temmuz’da kanlı, kontrollü bir darbe girişimi yaşandı. Neden kontrollü diyorum çünkü TBMM’de kurulan darbeleri araştırma komisyonu dinlenmesi gereken kişileri dinlemiyor ve lağvediliyor. Darbenin siyasi ayağı tespit edilemiyor. Kaçma şüphesi olmayan birisini ev hapsine alır, onu üyelik ve propagandadan tutuklarsanız bu yapının terör örgütü olmadığına benim inanmadığım gibi kimse de inanmayacaktır.”
Erdoğan’ın dava açtığı gazeteciler kervanında, görme engelli gazeteci Cüneyt Arat. Bu olayın ardından durumdan utanç duyduğunu ve korkmadığını söylemişti. Ama şimdi 1900 TL’lik engelli aylığını kesenler senin karşında utanç duyuyorlardır sevgili Cüneyt.