OHAL’de ihraç edilen ve güvenlik soruşturmasına takılan doktorların çalışmasını sınırlayan düzenlemeye tepki büyüyor.
Doktorlar çalışma haklarının ellerinden alındığını gibi herhangi bir yerde çalışmaları da büyük ölçüde engelleniyor. AKP iktidarının hayata geçirdiği uygulama Nazi dönemini hatırlatıyor. Hatta onun da ötesinde’ ifadeleri kullanılıyor. Yasal düzenleme ile 7 bin civarında doktor sosyal ölüme terk ediliyor.
Deutsche Welle sorunu masaya yatırdı. “Çalışma hakkımız keyfi bir şekilde elimizden alınıyor. Açlığa mahkum edilmeyi kabul etmeyeceğim.” Bu sözler tıp fakültesinden bir yıl önce mezun olan Selçuk Çelik’e ait. Çelik, hakkındaki güvenlik soruşturmasından neden geçemediğini bilmiyor. Bildiği tek şey var: Bundan böyle devlet hastanelerinde çalışamayacak, özel hastanelerde çalışma şansı da çok düşük.
25 yıldır acil tıp uzmanı olarak çalışırken OHAL kararnamesiyle (KHK) işten atılan Mustafa Karakuş ise özel hastanede bulduğu işinden de olmak üzere. Kimin kendisini “terörist” olarak suçladığını, bu yüzden de ihraç edildiğini anlayamayan Karakuş, “Devletin beni şimdi de sivil ölüme terkedecek olmasını anlamıyorum” diyor.
İktidardaki AKP milletvekillerince sağlıkta şiddeti önlemek için meclise getirilen yasa teklifi meclis sağlık komisyonunda muhalefet partileri CHP ve HDP’nin sert tepkilerine karşın kabul edildi. AKP milletvekillerine “Hedefiniz doktorlara şiddeti önlemek değil, doktorları açlığa mahkum etmek” çıkışında bulunan muhalefetteki vekiller, sağlık örgütleriyle birlikte yasa teklifini protestoya başladılar.
“BENİMLE NE DERTLERİ VAR”
Protestoların hedefinde teklifin beşinci maddesi var. Bu maddeye göre OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar ile kamudan ihraç edilen doktorlar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı hiçbir yerde çalışamayacaklar. Bu doktorların yazdıkları raporların adli ve idari geçerliliği olmayacak. Yasa teklifi, tıp fakültesi mezuniyeti sonrası devlette mecburi hizmet sorumluluğu olan ancak güvenlik soruşturmalarından geçemeyen doktor adaylarını da kapsıyor. Onlar da sadece SGK ile anlaşmalı özel sağlık kuruluşlarında çalışabilecekler, tıpta uzmanlık sınavı kazanmış olsalar bile asistanlık yapamayacaklar.
“Aslında özel hastanelerde çalışma şansımız da elimizden alınmış durumda” diyor Selçuk Çelik. Çelik, özel hastanelerin de güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktorları istihdam etmekten çekindiğine dikkat çekiyor. Çelik, “Ben 6 yıllık tıp eğitimi almışım. Üstüne eğitim alma, mecburi hizmetimi yapma hakkım doğrudan engelleniyor. Ben de bu ülkeye hizmet verme hakkına sahibim. Benimle ne dertleri var. Devlet bunu bize açıklasın” çıkışında bulunuyor.
KHK’yla işinden olan Mustafa Karakuş, OHAL Komisyonu’na da başvurmuş, bir yandan işine dönme umudu taşıyor. “Aslında umutlu muyum, değil miyim? Bazen tamamen sorulara boğuluyorum” diyen Karakuş, ihraç edildikten sonra aylarca iş aramış. Karakuş’un “Kimse bana iş vermek istemedi. Özel sektörde iş bulmak hiç de kolay değil. KHK’lı olduğumu duyan bana yüz çevirdi” sözleri OHAL’in sağlık personeline etkilerine de ayna tutuyor. Karakuş, şimdilerde çalıştığı özel sağlık kuruluşunun da yeni yasa teklifinin mecliste onaylanmasıyla birlikte kendisini işten atacağını anlatıyor. Karakuş, “Çünkü SGK ile anlaşmaları var. Beni istemezler. Tam bir hukuksuzluğun içindeyim. Beni sivil ölüme terkedecekler” diyor.
“7 BİN DOKTOR SİVİL ÖLÜME TERKEDİLİYOR”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Sinan Adıyaman KHK’lı ve güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktor sayısının 7 bini aştığına dikkat çekiyor. Adıyaman, “Doktorlar sivil ölüme terkediliyor, iktidar seyrediyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil” diye konuşuyor.
Adıyaman’ın verdiği bilgiye göre TTB, sağlıkta şiddetin önlenmesi için alınacak tedbirleri yazılı halde beş yıl önce AKP’li vekillerle paylaşmış. Adıyaman, “AKP, sağlıkta ne kadar güzel hizmet verildiğini anlatırken, doktorlardan verim alamadığı iddiasında bulunan halk, doktorlara saldırmaya başlamıştı. Günde ortalama 38 doktor şiddete maruz kalıyordu, yılda 2 doktor öldürülüyordu” diyor ve şiddeti önleyecek yasa beklerken doktorları işsiz bırakan düzenlemeyle karşılaştıklarını dile getiriyor. Adıyaman’a göre yeni yasal düzenlemede şiddeti önlemeye dönük etkin bir madde de yok.
“KHK’lı hekimlerin SGK ile anlaşmalı hiçbir yerde çalışmayacağını söyleyen düzenlemede yanıltmalar var” diyen Adıyaman, “SGK ile anlaşması olmayan kurum neredeyse yok Türkiye’de. Bu yüzden, ihraç edilen hekimlerin hiçbir yerde çalışamayacaklar. Böyle düzenleme olmaz. Türkiye’de doktorların açlıkla terbiye edileceği bir durumla karşı karşıyayız. OHAL ölmemiş, yaşıyor” şeklinde konuşuyor.
“ÖLÜM DAYATILIYOR”
Adıyaman, sosyal medyanın en popüler adresi Twitter’da “#5.maddeiptal” etiketiyle başlatılan kampanyaların sokağa da yansıdığını hatırlatıyor. Meclis sağlık komisyonundan geçen yasal düzenlemenin Salı günü meclis genel kurulunda görüşüleceğini belirten Adıyaman “Milletvekillerine sesleniyoruz, tarihin bu en zalim yasal düzenlemesine dur desinler” çağrısı yapıyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden de “Bizim kabul etmediğimiz şey, yasa teklifiyle bize ölümün dayatılmasıdır. Yasa teklifi OHAL’in ölmediğinin, yaşadığının göstergesidir” diyor. Erden, yasa teklifinin meclis genel kurulunda onaylanması durumunda Türkiye genelindeki eylemlerini yaygınlaştıracaklarını söylüyor. Erden, MHP dışındaki tüm muhalefet partilerinin kendilerine destek verdiğine de vurgu yapıyor.
EYLEMLER BAŞLADI
TTB ve SES’le birlikte hareket eden doktorlar Ankara’da hükümeti protesto eden sokak eylemlerini Kuğulu Park’ta başlattı. “Sivil ölümü kabul etmeyeceğiz” diyen doktorlara CHP ve HDP’li milletvekilleri de destek verdi. “Sağlıkta şiddeti önleyelim dedik, – o zaman sizi çalıştırmayalım- dediler”, “Emeklerimizi çöpe atamazsınız”, “Dört beyaz: Un, tuz, şeker, hekimlik”, “Eğitim ve çalışma hakkımız engellenemez” pankartları açan doktorlar, düzenli olarak parkta buluşmayı ve hükümeti protesto eylemlerini yaygınlaştırmayı planlıyor.