Gün geçmiyor ki kaçak sarayın
lağımlarından beslenen havuz medyasında yeni bir adilik, üst düzey yalakalık ya
da bildiğiniz şerefsizlik (Bunu demek suç değil, mahkeme kararı var.)
yaşanmasın.
Kalemlerinin mürekkebini doğrudan
kalınbağırsaklarına bağlamış bu mahlukat, saraya yaranma, tekrar göze girme,
bir kamu kurumundan biraz reklam kapabilme adına akla hayale gelmeyen
adiliklere imza atmaktan çekinmiyorlar.
Bunlardan biri de promptırsız konuştuğunda
değil çam, Amazon yağmur ormanları deviren saray soytarısının, zamanında
konuşmalarını kaleme alan Zıkkımın Beki
denen adam. Bu Havuz şeysi geçende kustuğu yazısında “Ergenekon meğer yokmuş, Reis gibi bizi de kandırmışlar. Meğer o davada
yargılanan herkes Pamuk Prenses kadar saf ve masummuş. Ulen Cemaat, hepimizi
kandırdınız, yazıklar olsun size!” minvalinde bir şeyler çiziktirmiş.
Yazısına da George Orwell’in 1984
romanından bir şeyler de kaktırmış ki ne kadar entellektüel olduğu bilinsin
diye.
Bu Zıkkımın Beki’ne göre Danıştaya
kimse saldırıp hakimleri vurmadı, aslında toplantı sırasında yanlışlıkla
temizledikleri silah ateş alınca oldu bunlar. Eskişehir’de, Şile’de evlerden ve
toprak altından çıkan mühimmatı da zaten cemaatçi polisler koydu. Hani şu banka
müdürünün ayakkabı kutularına da parayı zaten Hakan Şükür koymuştu. Gerçi herif
içerden çıkınca paraları faiziyle geri aldı ama olsun zaten o paralar okul
yaptırmak içindi, akmallar buna inandı nasıl olsa.
Kerinçsiz, Veli Küçük
ve aveneleri de zaten hiç var olmadı bu ülkede, hepsi birer roman kahramanıydı.
Bunlar Cumhuriyet gazetesine de el
bombası falan atmadılar, alt tarafı yaramaz bazı çocuklar kızkaçıran
patlattılar o kadar.
Domuzsever yazar Mustafa Balbay da,
Amiral Özden Örnek de darbe günlükleri falan hiç tutmadılar, onların hepsi aşk
mektubuydu. Bu ülke ne internet andıcı yaşadı, ne de İrticayla Eylem Planı
gördü.
Bu Zıkkımın Beki kesin okumuştur,
George Orwell’ın Hayvan Çiftliği
kitabında (Atatürk Orman Çiftliği değil, orası şimdi Saray Çiftliği oldu.)
hayvanlar darbe yapıp yönetimi ele geçirir, iktidara da domuzları seçerler.
Domuzlar zamanla eşitlik, adalet, hak hukuk söylemlerini bırakıp,eski sahipleri
çiftçiden daha fazla hayvanlara eziyet yapmaya başladıklarında “Hani
hepimiz eşittik, niye böyle yapıyorsunuz?” diye söylenenlere şu muhteşem
cevabı verirler: “Bütün hayvanlar
eşittir, bazıları daha eşittir.”
Anlayacağınız olur da bir gün bu
hayali Ergenekoncular, öyle Reisinizin yaptığı gibi çakma değil, gerçekten bir
darbe yaparlarsa sakın söylenmeyin, çünkü hepiniz eşitsiniz.
Bu arada Yeni Yavşak adlı gazetede İsmail Kılıçarslan denen kepçük ağızlı bir zavallı, yalamada hızını alamayıp dilinden akıttığı salyalarını kullanarak yazdığı yazısında “17-25 Aralık sonrasında Zaman gazetesi aboneliğini kesmeyen ne kadar adam varsa bunların selamını bile alanlar dahil hepsi hapse atılmalı, sürüm sürüm sürünmeli.” demiş.
Bu yavşak gazetenin şakşakçı maşası Toraman İsmail’e, bu kadarı yeterli olmamış ki KHK ile meslekten atılan 3500 doktorun da hiçbir yerde çalıştırılmayıp ölüme terk edilmeleri gerektiğini yazmış. Güya bu doktorlar 15 Temmuz gecesi yaralılara bakmayı reddedip hastanelerden kovmuşlar.
Kabataş yalanı kadar büyük bu yalanları utanıp sıkılmadan hangi uzuvlarından uyduyorlar bilmiyorum ama Allah büyük, inşallah gün gelir sürüm sürüm sürünürken o doktorlara muhtaç kalırlar. yilmazhepcakar@gmail.com