• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home YAZARLAR

BÜYÜK DAVALAR ŞEHİTSİZ OLMAZ

Aralık 22, 2018
in YAZARLAR
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

Cemil Tokpınar-tr724.com

Geçtiğimiz Mevlid Kandilinde, hicret içinde hicret yaşarken yakalandığı devasız hastalıkların ıztırabıyla, günahlarından arınmış bir surette şehadete kanat çırpan Yasin Karaman Kardeşimizle altı ay önce tanışmıştık. Bana 29 Mayıs’ta bir e-mail göndererek dua istemişti. Her kelimesinden samimiyet damlayan kısa mailinde şöyle diyordu Yasin:

“Abi size karşı hüsnü zannım var. Benim adım Yasin. 28 yaşındayım. 2012 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra Gine Konakri’ye gittim. Dört yıl öğretmenlik yaptım. Okulları devrettiler, sonra eşim ve çocuğumla beraber Senegal’e geçtik. Orda üç ay çalıştıktan sonra sıkıntılardan dolayı Mali’ye gittik. Mali’de bir doktora muayene oldum. Kanser olabilir şüphesiyle Fransa’ya geldim.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Damarıma dokunduruyorlar

2025 Çağlayan sempozyumundan geriye kalanlar

Bitkinin azim ve kararlılığı!

Geçen yıl Nisan ayından beri kemoterapi görüyorum. Hastalığım ilerlemiş ve doktorlar ömür boyu kemoterapinin süreceğini söylüyorlar. Ben de hüsnü zannım olan kişilerden kendim, eşim ve iki yaşındaki oğlum Muhsin için dua istiyorum. Abi eğer izin verirseniz sizinle muhabbet etmek istiyorum, benim için moral olur.”

Ah şu hak etmediğim hüsnü zanlar yok mu? Onların ıztırabıyla daha benden istemeden dua ettiğim o kadar çok kardeşim var ki… Bir de buna daha ömrünün baharında çaresiz hastalıkla cedelleşen bir muhacir masumiyeti eklenince dua etmemek mümkün mü? Zaten Mehmed Akif’in, “Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim” dediği gibi, hastalara, dertlilere, engellilere, yaşlılara yönelik pozitif ayrımcılığım eklenince, “Hemen telefonunu yaz o zaman, görüşelim” dedim.

Yasin telefonunu gönderdi, ama görüşmemiz sonraki günlerde oldu. Daha çok kanser ve tedavisi üzerine konuştuk. Morali yüksek tutma usullerinden bahsedip bol bol kestane balı ve Türkiye’de yetişmiş ceviz yemesini tavsiye ettim. Yaşanmış örnekler vardı. Çok iyi tanıdığım bir hocamız, çok ilerlemiş kanser hastalığı bulunan ve doktorların yaşama ihtimali vermediği bir hastanın bol bol kestane balı yediğini ve 27 yıldır yaşadığını anlatmıştı. Yine Amerika’da yapılan bir araştırmada Türk cevizinde kanser tedavisinde etkili bir maddenin bulunduğu sonucuna varıldığını duymuştum.

Ölmek mi, ebedî gençliğe doğmak mı?

Daha sonra mesajlaşmalarımız devam etti. Zaman zaman tedavi hakkında bilgi veriyor, kendisine yapılan dualardan çok mutlu olduğunu ifade ediyordu. Hatta bir keresinde, “Ben bu dairede kalmanın mükâfatını bu dünyada dahi gördüm, inşallah öbür tarafta da görürüm”demişti. En son attığı toplu mesajında yine herkesten dua ve helallik istemişti.

Belki bir gün, “Hamdolsun, artık iyileştim” müjdesini beklerken, Mevlid Kandilinde bir hicret erinin daha Hakka yürüdüğünü anlatan uzun bir mesaj düşüyordu cep telefonuma. Ümmeti, Nebi’nin (s.a.v.) doğumunu dua ve salavatlarla kutlarken ümmetinden bir muhacir dünyaya veda ediyor, belki de genç yaşında ebedî bir gençliğe doğuyordu. Yasin, gençliğini hizmet, hicret, gurbetle yaşamış, Cenab-ı Hak da onu şehadetle ödüllendirmişti.

Vefatından sonraki gelişmeleri, cenaze namazı ve defin sürecine girmeyeceğim. Çünkü Yasin’i yakından tanıyan İsmet Macid Bey’in yazdığı iki yazı ve eşi Büşra Hanım’ın“Teşekkür Niyetine” başlıklı yazısı, tüm bu gelişmeleri detaylarıyla yansıttı. Onları mutlaka okumanızı tavsiye ederek, Büşra Hanım’ın yazısından şu bölümü dikkatlerinize sunuyorum:

“Benim için iyi bir eş olmanın ötesinde tam bir hayat rehberiydi. Gıpta ettiğim bir imanı vardı. ‘Onca günahıma rağmen Allah(cc) beni bu dairede tutuyor, Rabbimin bana merhamet edeceğine inanıyorum’ derdi hep. Ve belki de onun vefasına ve Allah’a olan hüsnü zannına karşılık o kadar güzel bir gecede verdi ki son nefesini Yasin… Mevlid Kandili vesilesiyle bir araya gelen insanlar, dünyanın dört bir yanından dualar gönderdi ona.”

Yasin ne ilk, ne de son olacak

Şehadetin geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. Kardeşi Kabil’e, “Sen beni öldürmek için bana el kaldırsan da, ben seni öldürmek için el kaldırmayacağım. Çünkü ben Âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” diyen Habil, bir takva şehidi değil miydi? Pekâlâ, o da kardeşini öldürebilir, en azından mukabele edebilirdi. Ama Habil, dünyevî ikbal ve menfaatini değil, Allah’ın rızasını ve uhrevî saadetini düşünmüştü.Acaba dünyalık uğruna masumları imhaya teşebbüs edenlere bir el, hatta bir parmak bile kaldırılmaması Habilce bir duruş değil midir?

Büyük davaların çok farklı tarzlarda kahramanları vardır. Malıyla, canıyla, aklıyla, ilmiyle, çeşitli kabiliyetleriyle, ibadetiyle, duasıyla ve daha nice imkânlarıyla Allah’ın dinine hizmet eden yiğitler içinde şehitler çok özel bir konumdadır. Allah’ın kendilerini nimetlendirdiği dört grup olan nebiler, sıddikler, şehitler ve salihler içinde yer alır, Allah için canlarını feda eden bu yiğitler. Makamları peygamberlerden hemen sonra gelir.

Asr-ı Saadetteki kahramanlar geçidine baktığımızda her biri bir destan olan nice şehitler görürüz. Şehitlerin Seyyidi Hz. Hamza’dan (r.a.) gerdek gecesinden Uhud’a koşan Hz. Hanzala’ya (r.a.), mal ve şöhrete sırt çeviren Mus’ab bin Umeyr’den (r.a.) adeta her bir organı şehadete yükselmiş Abdullah bin Cahş’a (r.a.) kadar nice kahraman asırlar boyu gelecek şehitlerin öncüleri olmuşlardır.

Niçin şehadet?

Acaba insanların en kıymetli varlığı olan canını elinden alan, geride kalanları gözyaşlarına boğan şehitlik olmasa olmaz mıydı? Cenab-ı Hak niçin birçok ayette kendi adının cihana yayılması davasını omuzlayanların başta canları ve malları olmak üzere her şeylerini feda etmelerini istiyor?

Çünkü büyük davalar, insanlığın barışı ve saadetini hedefleyen büyük hareketler, büyük fedakârlıklar isterler. Zira kendi geçici menfaatleri ve saadetleri için insanlığı ateşe atmaktan, mutsuzluğa ve huzursuzluğa gark etmekten çekinmeyen şerirler güruhu, her türlü vasıtayı kullanarak kötülüğü yaymak ister. Onlara göre, iyiliği hâkim kılmaya çalışanlara her türlü gasp, baskı, zorbalık, suikast, işkence, hapis mubahtır. Böylesi kötülerle mücadele edenler her türlü feragat ve fedakârlığı göze almazlarsa muvaffak olamazlar. Bu yüzden şehitsiz olmaz, kavgasız olmaz! Bu yüzden anadan, babadan, yârdan ve serden geçmeden olmaz!

Ayrıca Allah’ın şuunat-ı Sübhaniyesine bakan bir yönü vardır şehitliğin. Her şeyin sahibi olan Rabbimiz, kullarına emanet ettiği her şeyin kendisi uğrunda feda edildiğini bizzat görmek istiyor ve bundan memnun oluyor. Bütün malını feda eden himmet kahramanlarını; bütün şanını, şöhretini, makamını Allah için bırakabilen yiğitleri; her türlü hapis, sürgün ve işkenceye razı olabilen cesurları ve Rabbinin emanet ettiği canı yine Ona vermekten perva etmeyen korkusuzları görmek Rabbimiz için münezzeh ve mukaddes bir lezzet ve bir mesruriyettir ki, bunu biz hakkıyla anlamaktan ve ifade etmekten aciziz.İşte bu yüzden dini ve davası için canını riske atmaktan çekinmeyen ve hatta canından olan şehitlere çok büyük mükâfatlar vaat edilir.

İstikamet ve işkence şehitleri

İman hizmetinin geçmişine baktığımızda farklı şekillerde can veren nice şehitler görürüz. İfadesi alınırken yalan söylememek için “Allah’ım canımı al” diyerek ruhunu teslim eden istikamet şehidi Asım Bey, Denizli Hapishanesinde hastalanıp Üstad Hazretlerinin bedeline vefat etmek için dua eden ve şehit olan Hafız Ali, nezarete götürüldüğü akşam işkenceyle şehit edilen Nazillili terzi Mehmed Oğuz, Almanya’dan Türkiye’ye dönerken trafik kazası geçirip hizmet ve aksiyon şehitleri olan Bayram Yüksel, Ali Uçar ve Mehmed Çiçek bunlardan birkaçıdır.

Yine şehitlerden söz açılmışken 1988’de Urfa’da hizmet yolunda trafik kazası geçirerek şehadete uçan Mehmet Özyurt, Bayram Acar, Hasbi Şahin ve Halil İbrahim Çelik’i anmamak mümkün mü?

Son beş yıldır yaşadığımız zulüm sürecinde ise nice şehitler verildi. Kimisi Gökhan Açıkkollu gibi işkenceyle, kimisi Halime Gülsu gibi hapiste ilaçları verilmeyerek, kimisi Esma Uludağ gibi Yunanistan’da beyin kanamasıyla, kimisi Maden Ailesi, Akçabay Ailesi ve Uğur Abdürrezzak gibi hicret yolunda boğularak, kimisi Hıdır ve Kemale öğretmenler gibi suikastla, kimisi Mustafa Kayapalı gibi pencereden atılmak suretiyle, kimisi Hasan Değirmenci gibi kardeşlerine yardıma gittiği Yunanistan’da beyin kanamasıyla şehadet vadilerinden cennete uçtular.Daha burada ismini anamadığımız nice kahraman Allah’ın dini için Allah’ın verdiği canı feda etmekten çekinmedi. Rabbim hepsinden de razı olsun.

Rabbim sahabelere arkadaş etsin

“Peki şehit olmayanların durumu nedir?” diye sorabilirsiniz.Ben öyle inanıyorum ki, cemaatin sadık, samimi ve vefakâr her bir ferdi, dün de, bugün de bu hizmetin her türlü cevr ü cefasına razı ve davası uğruna başına gelebilecek hiçbir acıdan çekinmeyecek bir kahramanlık sergiliyor. Eğer canını, malını, sağlığını, makamını, özgürlüğünü, işini, evini, barkını feda etmekten çekinselerdi dimdik durduğu yoldan geri dönerlerdi. Dolayısıyla farklı şekillerde imtihan olan ve sadakatini ispatlayan her bir fert, şehadete giden yolda bulunmaktan ve canını vermekten asla çekinmez. Bu yüzden onlar da tıpkı şehitler gibi nice manevî makamlara ve uhrevî mükâfatlara nail olacaktır.

Yazımızı öğretmen Yasin kardeşimizin vefatından sonra görülen güzel bir rüyayla bitirelim. Yasin ve eşi Büşra Hanımla hiç tanışmamış, ama şehadet haberini aldığından beri üzülen, ağlayan ve dua eden, elli yaşlarında bir hacı annemiz rüyasında Yasin’in kabrini ziyaret ediyor. Kabirde Yasin’in eşi Büşra Hanımı da görüyor. Hava soğuk ve palto giymiş arkadaşlar Yasin’in başında Kur’an okuyorlar. Rüyanın en ilginç tarafı, bulundukları yer Mekke’deki Cennetü’l-Mualla Kabristanı imiş.Rabbim Yasin’i ve diğer şehitlerimizi sahabe efendilerimize arkadaş etsin. Ruhlarına el-Fatiha.Cemil Tokpınar

Tags: cemaatHicrethizmet ve şehitlikzulüm
PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

HDP batıda aday çıkarmayarak sola destek verebilir

SONRAKİ HABER

Kazakistan’da, Kopuz melodileriyle depresyon tedavisi

BENZER HABERLER

Manşet

Damarıma dokunduruyorlar

Mayıs 22, 2025
Duyarlılık mı riyakarlık mı?
Manşet

2025 Çağlayan sempozyumundan geriye kalanlar

Mayıs 21, 2025
Sırlı zarf!
Uncategorized

Bitkinin azim ve kararlılığı!

Mayıs 21, 2025
Duyarlılık mı riyakarlık mı?
Manşet

Yazarak nefes alan adam: Necip F. Bahadır…

Mayıs 18, 2025
Manşet

Siyah çöp poşeti!

Mayıs 18, 2025
Yargıda kriz çatışmaya dönüştü; silahlar patlıyor
Manşet

Post-Ergenekon

Mayıs 12, 2025

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • All
  • Manşet
NSW’deki sel felaketinde ölü sayısı 4’e yükseldi
Avustralya

NSW’deki sel felaketinde ölü sayısı 4’e yükseldi

by adminzaman
Mayıs 23, 2025
0

Yeni Güney Galler'de meydana gelen şiddetli sel felaketinde can kaybı 4'e ulaşırken, yaklaşık 50 bin kişi mahsur kaldı. Avustralya'nın en...

Tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Özer’den mesaj: “Biz haklıyız, kazanacağız”

Hakim karşısına çıkan Esenyurt Belediye Başkanı Özer: Kürt olduğum için bugün buradayım

Mayıs 23, 2025
Hava Kuvvetleri’nde 82 askere daha ‘ankesörlü arama’ gözaltısı

Soykırım operasyonu: Göz altına alınanlar arasında 4 Albay, 8 Yarbay, 12 Binbaşı, 15 Yüzbaşı var

Mayıs 23, 2025
Erdoğan rejiminin ülkeyi getirdiği nota:67 temizlik kadrosu için 10 bini üniversite mezunu, 27 bin başvuru

Erdoğan rejiminin ülkeyi getirdiği nota:67 temizlik kadrosu için 10 bini üniversite mezunu, 27 bin başvuru

Mayıs 23, 2025
Almanya’da,iltica eden Hizmert Harketi mensuplarının tamamına yakının başvurusuna onay

Üç yılda Türkiye’den Almanya’ya 112 bin kişi göç etti

Mayıs 23, 2025
Avrupa Parlamentosu’nda ‘nefret söylemi’ paneli: “Nefret söylemi, Türkiye’de bir hükümet aygıtı”

Avrupa Parlamentosu’nda ‘nefret söylemi’ paneli: “Nefret söylemi, Türkiye’de bir hükümet aygıtı”

Mayıs 23, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM