Gördünüz mü bilmiyorum, Antalya’da düzenlenen 4. Bilişim
Zirvesinde 85 bin YTL’ye mal olan “Mini
Ada” adlı insansı robot, sahneden düşüp dijital ekranını
ve başını parçalamış. Yetkililere göre “Müziğin ritmine kendini kaptırınca” bir
an dengesini kaybetmiş. Şekeri düştüğü söylentilerinin yanında cuş u huruşa
gelip secdeye vardığı iddiaları da mevcut.
Hani iyice zum olup ayakta duramayacak kadar küfelik
sarhoşları, koluna girip eve götüren meyhane arkadaşları vardır ya, işte öyle
iki teknisyen de bizim insansı robotun koluna girip salondan çıkartırken beni
de aldı bir merak.
Meğer bizim robot bir KONSA (Konya Sanayi) ürünüymüş. NASA’ya rakip (!) olarak ortaya çıkan KONSA, bildiğiniz gibi tamamı
Türk ve Akmal olan mühendisleri sayesinde daha önce de muhteşem işlere imza
atmıştı.
Hatırlarsanız bu arkadaşlar Reisin gazlamasıyla 6 günde
borla çalışan bukalemun tank
yapmışlardı. Bu tank o kadar güzel kamufle olma özelliğine sahipti ki hala
kendisini ortalıkta görebilen bir insanoğlu yok. Gerçi elde resimleri var ama
neyse… Üstelik milli ve yerli uçağımız da Konya’nın engin semalarında uçmaya
devam ediyor, sadece inecek bir yer henüz bulamadı o kadar.
Bizim robota “Nerelisin?” diye sorulduğunda Konya
şivesiyle “Gonyalıyım.” derken
“Konya’nın nesi meşhur?” sorusuna da “Etli
Ehmek” diye cevap veriyormuş. Düğünlerde “Konyalım” müziği eşliğinde elde kaşık döne döne oynadığı da
görülmüş. Saymakla bitmez daha pek çok marifeti olan robotumuz, başı
okşandığında sevme sensörleri sayesinde
bunu anlayan tepkilere bile sahipmiş.
Diğer özellikleri arasında tesbih sallamak, sokak
ortasında kadın dövmek, elaleme el hareketi çekmek, caddeye balgamlı bir
tükürük fırlatmak ve “Eyyyy Amerika!”
diye atarlanmak var mı bilmiyorum ama yoksa en kısa zamanda eklenmeli. Eğer
milli ve yerli robot diyeceksek bunlar olmazsa olmaz özelliklerimiz.
Aynı zamanda diğer milli ve yerli insansı mahlukat ve terliksi hayvanlar gibi “Van Minüt’” diyecek kadar İngilizce bilmeli, kupon arazilerden
anlamalı, gerektiğinde halı gibi Rızaların önüne yatıp makara tukaradan da
nasibini almalı.
Hem rüşvet alırken
besmele çekmeyi unutmamalı, seçim sandıklarından oy çalabilmeli, öyle bir
kaypak olabilmeli ki biraz önce dediğini anında inkar edip 180 derece
dönebilmeli.
Olur da kafası bozulup birilerine artistlik yaptığında
karşıdaki dişli çıkıp “Höt!” çekerse kuyruğunu kıstırıp kaçacak kadar yiğit,
itibardan tasarruf etmeyecek kadar da eli açık olmalı.
Sesi gür, boyu uzun ama aklı biraz kısa, en azından zeka
seviyesi de ayakkabı numarasından büyük olmalı. Robot deyip geçmemek lazım, pili
uzun ömürlü, kaporta da paslanmaz ve çizilmez çelikten olmalı.
Kemal Sunal’ın Şener Şen’e verdiği cevaptaki gibi “Faşo!” olmalı biraz. Şerefsizlikte başı
göklerde dolaşırken zulümde de Firavun’a nal toplatmalı.
Bu kadar masraf yapıp robot yapmaya ne gerek var, zaten Reis ve avanesi bu özelliklerin kralına
sahip, diyenler elbette çıkabilir.
Kaçırdığınız nokta şu, Reis ve yanındaki tek hücreli amipler
ancak bize yetiyor. Hem unutmayın, Dünya
beşten büyük, siz de biraz büyük düşünün be oğlum! Her ülkeyi bizim Reise
canı gönülden bağlı, onun tüm mükemmel (!) özelliklerini taşıyan bu insansı
robotların yönettiğini bir hayal edin bakalım! O zaman kim tutar bizi, her yer Kasımpaşa bize!
Haydi bakalım aslan parçaları, şu robotun seri üretimine
geçip gösterin dünyaya Türk’ün gücünü! İstese Mars’a ninem de adam gönderir,
esas mesele “yeğennnn!” yerli ve milli robot yapmada. Hedef 2023, yetişmezse
2071’de olur. Bi de şunun adını bir zahmet değiştirin “Mini Ada” diye isim mi
olurmuş oğlum? “Muhteşem Reis” falan
yapın, çalışın işte biraz…