Hafta sonu necip Türk
basınının “Amele Gemisi”ne reklam
kokan bir röportaj veren “Yırtık Donlu
Zübükçü”nün söylediklerini okuyunca, aklıma rahmetli Kemal Sunal’ın “Zübük” filmi geldi.
Aziz Nesin’in muhteşem eserinden
uyarlanan filmde, dedesi “Zeybekzade Kara Yusuf”a ithafen zeybeğin biraz
değişik söylenişiyle kendisine “Zübük” denilen, her devrin adamı, kaypak,
rüşvetçi, hırsız, soysuz bir siyasetçi tiplemesi vardır. Hemen “Ya bu
bizim Reis değil mi?” diye atlamayın, o değil, bahsettiğim onun çırağı, malum
bu ülkede Zübükler hiç tükenmez.
İşte bu Zübük, türlü oyun
ve alçaklıklarla önce belediye başkanı seçilir, sonra hedefi yükseltip gözü
meclise dikince onun ahlaksızlıklarından iyice bıkan halk “Yeter ki başımızdan
defolup gitsin, bundan sonrasını Ankara düşünsün!” deyip bizim Zübük’ü
milletvekili seçerler.
Yırtık Donlu Zübükçü de bu misal Denizli Belediye Başkanlığı sırasında
açtığı çukurlarla halkı iyice çileden çıkarınca bunu da Ankara’ya göndermişlerdi.
Gururla paylaştığı yırtık
donlu resmiyle başladığı hayatına, muhteşem başarılar ekleyen bu Zübükçü,
aslında saray hırsızı, Reisinin izinden gidiyordu. Hem zaten o da tek
sermayesi bir yüzükle başlamamış mıydı siyasete?
Gel zaman git zaman
Sarıyer’de alınan 11 milyon dolarlık yalılara, 16/9 rezidanslardan 2 de daire ekleyen Zübükçü, Reisin
“Bu da ne ya, tarihi silüeti bozuyor, tıraşlayın şunları!” emri üzerine güzelim
daireleri satmak zorunda kalmıştı ama Allah’a şükür yalı hala mevcut.
İşte bu bizim Zübükçü
röportajda “İzmir mahallenin en güzel
kızı, kim almak istemez ki!” demiş.
Adam haklı, daha önce de güzelim İstanbul’u Reisleri almış, sonra da
etrafı beton ormanına çevirince “İstanbul’a ihanet ettik.” demişti.
Anlayacağınız o güzel kızı acuze-i
şemtaya çevirmişlerdi. Demek onunla işleri bitti, şimdi sıra İzmir’e geldi.
Ardından da “Almaya değil, vermeye geldik.” demiş.
Aynı daha önce İstanbul’a, Ankara’ya, Bursa’ya ve diğer şehirlere verdikleri
gibi. Nedir verdikleri peki; rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık,
karmaşa, kaos, trafik, betonlaşma vs.
Beni en çok güldüren ise Zübükçü’nün
yaptığı itiraflar oldu. Bunca rezilliği görmezden gelip sadece Kordon’da rakı
içme özgürlüklerinin derdine düşen İzmirlileri, “Partimizde içki içip namazını kılan arkadaşlarımız var.” deyip ne
kadar sosyal demokrat ve özgürlükçü bir parti olduklarını vurgulayarak
rahatlatmış.
Zübükçü’yü samimiyetinden
dolayı kutlarız ama haspam eksik söylemiş. Partisinde sadece içki içip namaz kılanlar
yok ki, mesela kumar oynayıp oruç tutan, zamparalık yapıp zekat veren, rüşvet
alıp özel jetle umreye giden, malına mülküne el koydukları Akın İpek ve diğerlerinin özel uçaklarını aile fertlerine tahsis eden, hırsızlık yapıp camide imamete geçen, abdestsiz
namaz kılıp şehit evi ziyaretlerinde Yasin okuyanları da unutmasın. Hem has
adamları Kütük ne demişti? “Günah işleme özgürlüğümüz var.”
İstediğiniz haltı karıştırıp her türlü melaneti özgürce yapabilirsiniz, kim
size dur diyebilir ki?
Zübükçü “Siz İzmirli bile değilsiniz!” diyenlere
de muhteşem IQ’sunu kullanıp kapak yapmış. “Denizli’ye giderken hep İzmir’e uğrarım.” demiş. Daha ne yapsın
adam?
Ey İzmirliler, bakmayın siz Zübükçü’nün öyle yandan darbe almış, doğan görünümlü şahin
tipine. Aslında kendisi çok kahraman bir kişiliktir. 15 Temmuz gecesi Meclisi
bombalayan F16’lara karşı yanından hiç ayırmadığı İsveç çakısı, silahı ve 3
şarjörüyle yiğitçe direnmiş, sığınaklara kaçışan mebusların aksine “Cesedimi
çiğnemeden meclise giremezler.” diyerekten kelle koltukta mücadeleye devam
etmiştir.
Gerçi daha sonra
Youtube’a düşen bir videoda bir sürü korumanın arasında korkudan fal taşı gibi açılan
gözler, titreyen eller, pantolonunun önünden belli olan hafif bir ıslaklık ve
de onu arkadan takip eden kesik kesik cıvık sarı çizgilerle meclis otoparkına saklandığı
ortaya çıksa da o kadar kusur kadı kızında da olur.
Ben bir de onu elde
mikrofon, ağzından salya köpük saçarak “Bu cemaatçileri öyle bir
cezalandıracağız ki bizi gebertin diye yalvaracaklar, bir daha güneş yüzü
göremeyecekler!”diye efelenip çemkirmesiyle hatırlıyorum. Reise yaltaklanarak
nasıl level atlanır, bunun en güzel örneğidir Zübükçü.
Bu kaypak ve soysuz güruh
ülkede adaletin ırzına geçeli yıllar oldu. Sokak değnekçilerini polis, orman
kaçkınlarını savcı, vicdansız muhterisleri de hakim yaptılar. Ama karşılarında
hala ne yalvarıp yakaran bir cemaat ne de korkudan altına kaçıran kendileri
gibi zavallılar buldular.
O yüzden sevgili
İzmirliler ve değerli okurlar, böyle Zübükçüler her devirde var olmuştur, yeter
ki siz bu alçakları iyi tanıyıp itibar etmeyin. Hem büyük düşünür (!) Lucesku’nun da dediği gibi “Köpekler istedi diye atlar ölmez.”
yilmazhepcakar@gmail.com
Özür: Bir önceki yazımızın sonunda Kazak Abdal’dan alıntıladığımız dörtlükler
bazı okuyucularımızı rahatsız etmiş. Biz de saygı duyup yazının sonunu
değiştirdik. Çevreye verdiğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.