Tutuklu CHP eski milletvekili Eren Erdem, açlık grevine başladı. Bir süre sonra sıvı almayı da keseceğini belirten Erdem, “Bu süreçte tüm tıbbi müdahaleleri reddettiğimi duyururum” ifadelerini kullandı.
Cezaevinde bulunan CHP Parti Meclisi üyesi ve eski milletvekili Eren Erdem, açlık grevinde başladı. Erdem, “Adil yargılanma hakkım için bugün itibariyle adalet orucunu, tüm kronik hastalıklarıma rağmen başlattığımı, ulusal ve uluslararası kamuoyuna bildiririm. Ve bu süreçte tüm tıbbi müdahaleleri reddettiğimi duyururum” dedi.
PM’DE OY KULLANMAK İÇİN DİLEKÇE VERDİM
Tutuklu olarak cezaevinde bulunan Eren Erdem, Twitter hesabından açıklama yaptı. CHP Parti Meclisi’nin belediye başkan adaylarını belirlediği toplantıya değinen Erdem, “Dün gerçekleşen PM toplantımıza katılıp oy kullanamamış olmanın büyük üzüntüsünün yaşıyorum. Hele ki partimizin demirbaşı bazı isimlerin 1-2 oy ile listeye girememesi çok daha üzücü oldu… Gelecek PM toplantısında oy kullanmak için cezaevine dilekçe yazdım. Kolluk nezaretinde toplantıya katılmayı talep ettim 60 PM üyesinden biri oy kullanamıyor… Adalet.” ifadelerini kullandı
56 KLASÖR 15 DAKİKADA İNCELENDİ
Eren Erdem, “Ben 220 gündür, son yaşanan tahliye-tutuklama skandalıyla da görüldüğü üzere tamamen siyasi saiklerle tutuklu 25. ve 26. dönem CHP İstanbul Milletvekili ve halen CHP Parti Meclisi üyesi Eren Erdem olarak süresiz olarak adalet orucuna başladığımı tüm ulusal ve uluslararası kamuoyuna bildiririm” sözleriyle açlık grevine başladığını açıkladı.
Tahliye kararının ardından yeniden tutuklanmasına karar verildiğini hatırlatan Erdem, “Tahliye kararından kısa bir süre sonra alenen talimatla dosyayı bilmeyen ve 56 klasörü 15 dakikada inceleyip tekrar tutuklama kararı alarak adil yargılanma, lekelenmeme haklarımın tümüyle yok edilmesidir” dedi.
TÜM HALKIMI DESTEĞE VE DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUM
“Amacım davaya bakan mahkemenin oybirliği ile verdiği kararın uygulanması, herkese adaletin tecelli etmesidir” diyen Erdem, şöyle devam etti:“Adalet orucu, açlık grevi ile başlayan bir süre sonra (kısa bir süre) sıvıyı da keserek ölüm orucuna dönüşen, bir zulme karşı en meşru direnme yoludur. Ve bu halkıma karşı sorumluluğumun gereğidir. Her hal ve koşulda fikirlerimizi açıklamak ve zulme karşı çıkma hakkımın icrasıdır. Halihazırda tutsak edilen fikirlerimi en ağır tecrit altında, 8 metrekarelik müebbet hücresinde yazdım ve kitaplaştırdım. Hiç suç işlememiş birini, hayatı boyunca hep karşı olduğu ve karşı olduğu için kitapları toplatılıp yargılandığı karanlık bir yapıyla ilişkilendirip iftira ve kumpasla ailesine kadar gaddarca zulüm yapılması, adaletin olmadığını gösterir. Ben hep adaleti savundum. Adalet için 430 kilometre yürüdüm. Bugün sadece kendim için değil, adalete susamışlara ses olmak için adalet orucuna başlıyorum. Tüm halkımı, bir aydın, düşünür, siyasetçi, gazeteci, evlat ve en önemlisi masum ve suçsuz bir baba olarak bu son çarem olan adalet orucuna desteğe ve dayanışmaya çağırıyorum. Adalet yaşatır, adaletsizlik öldürür. Ve ben adil, demokratik ve tam bağımsız Türkiye için, adil yargılanma hakkım için bugün itibariyle adalet orucunu, tüm kronik hastalıklarıma rağmen başlattığımı, ulusal ve uluslararası kamuoyuna bildiririm. Ve bu süreçte tüm tıbbi müdahaleleri reddettiğimi duyururum.”