The National Review dergisi “Gözden kayboldular: Türk hükümeti ve adam kaçırma programı” başlıklı makalede MİT’in muhalifleri susturmak için nasıl kullanıldığı anlatıldı.
ABD’de yayımlanan The National Review dergisi “Gözden kayboldular: Türk hükümeti ve adam kaçırma programı” başlığıyla bir makale yayınladı.
1955 yılından beri 2 haftadan bir yayımlanan muhafazakâr eğilimli dergide yayınlanan makale gazeteci Jay Nordlinger tarafından kaleme alındı.
NORDLİNGER: ADAM KAÇIRMALAR ABD’Lİ YETKLİLERİ HAREKETE GEÇİRMELİ
Gazeteci Jay Nordlinger, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın’ın geçen yıl Amerikan Müslüman Toplumu-Kuzey Amerika İslami Çevresi (MAS-ICNA) toplantısında Chicago’da yaptığı konuşmayı hatırlattı.
Kalın’ın konuşmasında, “İlgili birimler ve kurumlar FETÖ’nün faaliyet gösterdiği ülkelerde operasyonlarına devam edecekler. Türkiye Cumhuriyeti, onları rahat bırakmayacak. Türkiye’nin nefesini enselerinde hissedecekler.” dediğini belirten Nordlinger, bu konuşmanın yurt dışında yaşayan Erdoğan muhaliflerini endişelendirdiğini ifade etti.
Nordlinger, Türk hükümetinin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) bir kolu olan “İnsan Kaçırma ve İnfaz Ofisi” adlı bir ajans kurduğunu ve kuruluşun isminin oldukça pervasız olduğunu yazdı.
Gazeteci Nordlinger, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 21 ülkeden 104 kişinin getirildiğini ve daha da fazlasının planlandığını söylediğine işaret etti.
İbrahim Kalın’ın ifade ettiği Türk devletinin operasyonlarından ABD’nin de istisna tutulmadığını belirten Jay Nordlinger, bu sözlerin ABD’li yetkilileri harekete geçirmesi gerektiğini vurguladı.
“HÜKÜMETİ ELEŞTİREN HER MUHALİF ‘GÜLENCİ’, AYNI ZAMANDA TERÖRİST OLARAK GÖRÜLÜYOR”
Nordlinger, “AKP’ye göre, hükümeti eleştiren her muhalif bir “Gülenci”. Gülen hareketi ile ilgisi olmayan ‘seküler solcu gazeteci’ olabilirsiniz. Ancak hala, siz bir ‘Gülencisiniz’. Siz aynı zamanda bir teröristsiniz. Her bir muhalif ve eleştiren kişi bir terörist. Hükümet, insan hakları aktivistlerini “terörist” diyerek hapse attı. Bunlar arasında Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye bürosunun yöneticisi İdil Eser de var. Enes Kanter de terörist olarak damgalandı. (Kanter) NBA’deki New York Knicks takımının orta saha oyuncusu.” diye yazdı.
“DARBE GİRİŞİMİ KİM TARAFINDAN YAPILDI? BU ŞÜPHELİ BİR KONU”
15 Temmuz darbe girişimine değinen Nordlinger, “Türkiye, Temmuz 2016’da bir darbe girişimi gördü. Kim tarafından (yapıldı)? Bu, şüpheli bir konu. Erdoğan, hemen ‘Gülen’ dedi. Diğerleri birleşik kuvvetlere, geniş anlamda Erdoğan karşıtı bir çevreye işaret etti. Diğerleri de hala olaylarda Erdoğan’ın eli olduğunu söylüyor” dedi.
Gazeteci Nordlinger, Erdoğan’ın darbeyi ”yeni Türkiye’yi” kurmak için “Allah’ın bir lütfu” olarak adlandırdığını hatırlattı ve ekledi: “Bunu da bir şekilde yaptı. Erdoğan, -hakimler, profesörler, gazeteciler, herkesi- tutuklayarak ve dünyada çok yaygın olan şahsi bir diktatörlük kurarak köklü, korkunç bir baskı meydana getirdi. Bugün Türkiye dünyada gazetecileri hapsetmede lider.” dedi.
“FETHULLAH GÜLEN’E VE GÜLEN HAREKETİNE KARŞI DURMAKSIZIN BİR KAMPANYA YÜRÜTÜLÜYOR”
Nordlinger, yazısında geçen yıl konuşulan bir fıkrayı da anlattı: “Bir mahkum cezaevi kütüphanesini ziyaret eder ve bir kitabı sorar. Kütüphaneci cevap verir: Aradığınız kitap yok ama o kitabın yazarı burada.”
Erdoğan’ın Fethullah Gülen’i şeytanlaştırmaya çalıştığını belirten yazar, Gülen’in George Orwell’ın “1984” isimli eserindeki ‘Emmanuel Goldstein’ gibi Türkiye’de “birilerini korkutmak için insanüstü hayali bir canlı” haline getirildiğini belirtti.
Nordlinger, Fethullah Gülen’e ve Gülen hareketine karşı Türkiye’de durmaksızın bir kampanya yürütüldüğünü kaydetti.
Yazar Erdoğan’ın ‘kendilerini güvende düşünen ve yurtdışına kaçan Gülencileri ülkeye bir bir getireceğiz’ dediğini hatırlatan yazar, Erdoğan’ın Gülencileri tamamen yok edene kadar mücadelenin süreceğini söylediğini aktardı.
“TÜRKİYE’NİN ETRAFA SAÇACAK BİRAZ PARASI VAR”
Erdoğan’ın Gülencilerin iade edilmesi için bazı ülkeleri ikna ettiğini belirten Nordlinger, “Çantasında değişik aletleri, kullanabileceği değişik metodları var. Bazı ülkeleri, muhaliflerini iade etmeye ikna edebilir. Hükümeti şunu söyleyebilir, ‘Bir airbus (uçağı) veya iki tanesi şu Gülenci için veya iki tanesi için’. Türkiye’nin etrafa savuracak biraz parası var ve bazı ülkelere karşı kullanacağı baskı araçları var. Amerikalılar Türkiye’nin çok gücü olmadığını düşünebilir (Nate) Schenkan’ın işaret ettiği gibi. Ama bazı ülkelere, -Moldova, Gabon, Azerbaycan, Sudan’a- evet var. Ve iade etme imkansız ve zor ise, adam kaçırma iş görecektir.” dedi.
Adam kaçırmanın dramatik bir örneğinin Kosova’da yaşandığını belirten Nordlinger, 6 öğretmenin yakalanıp ardından hemen Türkiye’ye uçakla götürüldüğünü belirtti.
Türk istihbaratının Kosova gibi ülkelerde rahat hareket edebildiğini ifade eden Nordlinger, ancak hukukun üstünlüğünün hakim olduğu ülkelerde bunun zor olduğunu kaydetti.
NBA’da oynayan Enes Kanter’in Endonezya’da bir yardım kuruluşu ile gittiği sırada hedef alındığını belirten Nordlinger, Kanter’in Türkiye’nin pasaportunu iptal ettiğini haber almasının ardından Singapur’a ve oradan Romanya’ya geçtiğini belirtti.
Nordlinger, Kanter’in ABD Dışişleri Bakanlığı, NBA ve diğer kurumların yardımı ile ABD’ye gidebildiğini yazdı.
Kanter’in gazetecilerle rahatlıkla iletişime geçebildiğine işaret eden Kanter, ancak yurtdışında yaşayan birçok Gülencinin bu imkanının olmadığını ve hayatlarından endişe ettiğini söyledi.
“YURT DIŞINDAKİ GÜLENCİLER TÜRKİYE’DEKİ SEVDİKLERİNDEN ENDİŞELİ”
Gülencilerin yurt dışında kimliklerinin ortaya çıkmasından da korktuğunu belirten Nordlinger, bu kişilerin Türkiye’deki ailelerinin hayatlarının tehlikeye girebildiğini ifade etti.
Yurtdışında yaşayan Türk gazetecilerin büyük baskı altında olduğunu belirten Nordlinger, gazetecilerin yazarken veya eleştirirken “Türkiye’deki sevdiklerime ne olur?” diye korktuğuna işaret etti.
Enes Kanter’in tanınmış ünlü bir isim olmasına rağmen olayların kendisinin ve ailesinin dokunulmaz olmadığını gösterdiğini ifade eden Nordlinger, “Üniversitede profesör olan babası işini kaybetti. Kendisine de dava açıldı. (Ne olacağı daha belli değil.) Enes’in dişçisi hapse atıldı. Dişçinin eşi de. Liste böylece gidiyor. Enes’ten hiç çocuğunuzla fotoğraf çekinmesini istediniz mi? Eğer yapsanız, tutuklanırsınız. (Bu yaşandı)” dedi.
Gazeteci Nordlinger, Enes Kanter’in can güvenliği nedeni ile takımının Washington Wizards ile 17 Ocak’ta Londra’da oynayacağı maça gitmeyeceğini hatırlattı. Nordlinger, “Bu, Enes’in bildiği gibi ciddi bir iş ve her Türk de biliyor.” dedi.
“TÜRKİYE, 15 TEMMUZ’DAN SONRA INTERPOL’DEN 60 BİN KİŞİ İÇİN KIRMIZI BÜLTEN TALEP ETTİ”
Erdoğan’ın Interpol’ü de kullandığını belirten Nordlinger, 2016’daki darbe teşebbüsünden beri Türkiye’nin 60 bin kişi için kırmızı bülten talebinde bulunduğunu belirtti. Ancak bunlardan kaçının kabul edildiğine ilişkin bilgi olmadığını söyledi.
Ukraynali gazeteci Maxim Eristavi’nin bu kırmızı bülten talepleri sonucunda Doğu Avrupa’da birçok kişinin yakalanıp Türkiye’ye “işkencecilere” teslim edildiğini yazdığını belirtti.
Nordlinger, “En çok rahatsız edici olan ise Batı’nın bu sesleri duymazdan gelmesi.” dedi. Kaynak: BOLD