29 Mart yerel seçimlerine iki buçuk ay kaldı. İttifaklar ve adaylar büyük oranda belirlendi. Muhalefet, uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar umutlu…
Cumhur ve Millet ittifaklarının son genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oylar, muhalefetin 30 büyükşehirin 17’sinde ciddi kazanma şansı olduğunu gösteriyor. İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi büyük şehirler bile el değiştirebilir.
Ancak genel bir kanaat var; ‘’İktidar, kaybetse bile seçimde hile yapıp kendi adayını ‘kazandı’ ilan edecek… Muhalefet de seçim kampanyası yürütüyor ancak kendisine verilen oylara sahip çıkmayarak, iktidarın elini kolaylaştırıyor…’’
Yakın dönemde yapılan seçimler bunu doğruluyor. Ana sebebi, muhalefetin seçim akşamı iktidarın manipülasyonlarına açık davranması, erkenden pes etmesi, Yüksek Seçim Kurulu ve Anayasa Mahkemesi’nin iktidarın kontrolünde olması ve haklı itirazları görmezden gelmesi…
Hepsi doğru… Ancak ekonomik kriz sarmalında oy kaybetmiş görünen iktidar karşısında muhalefetin bir kez daha umutları heba etmemesi lazım.
Peki ne yapılabilir?
SEÇİMİN ‘ADİL’ OLMADIĞI KAYDA GEÇİRİLMELİ
Seçimden önce, oy kullanma anında ve oy sayımında olmak üzere muhalefetin üç konuda hazırlık yapması gerekiyor.
Birincisi, seçim öncesi hileleri ve haksız rekabeti kayda geçirip, dünyaya duyurmak, mümkün olanları düzeltmek.
Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmeden adaylığını sürdürmesi, iktidarın Hazine üzerinden ulufe dağıtması, yandaş medya ve kamu kanallarının muhalefetin adaylarına seslerini duyurma imkanı vermemesi…
Tüm bunlar seçimlerin ‘adil’ bir yarış olmadığının tescili. Tamamı, somut verilerle tüm halka duyurulmalı ve uluslararası kurumların kayıtlarına geçirilmeli.
SEÇİM ÖNCESİ SEÇMEN HİLELERİ…
Hassaten HDP’nin başlattığı ve ‘hayali seçmen’ kayıtlarının ortaya çıkarılması muhteşem bir başarıydı.
- Hakkari’de bir eve kayıtlı bin 108
- Bingöl’de bir kapıcı dairesinde 224 seçme
- Diyarbakır’da bir evde 208 seçmen
- Aynı adreste Siirt’te 528, Beytüşşebap’ta 526 seçmen
- Iğdır’da Polis Evi’nde 374 seçmen
- Şırnak’ta boşaltılmış harabe bir karakolda 205 yabancı seçmen
- Bitlis’te 45 farklı aileden 90 metrekarelik bir haneye kayıtlı 80 seçmen
- Beyoğlu’nda dört katlı bir binanın olmayan beşinci katında seçmen
- Üsküdar’da, AKP’li bir belediye encümen üyesinin boş evinde 42 seçmen…
Örnekleri artırmak mümkün… Birilerinin seçim hilelerine hazırlandığına dair şüphe yok.
Tüm bunların tespit edilmesi ve kayda geçirilmesi ciddi önem arz ediyor.
Şayet bu hayali seçmen hileleri seçime kadar düzeltilmezse, seçimlere ciddi gölge düşecektir.
TOPLU OY KULLANMA VE SANDIKTA BASKI ENGELLENMELİ
İkinci önemli görev, seçim günü oylamada hile yapılmasını, toplu oy kullanılmasını veya seçmenin oy tercihlerinin yönlendirilmesini önlemek…
Partiler her sandık başına birer temsilci atayabiliyor.
Gönüllü hukukçular desteğinde, bu tarz bir oy kullanma sahtekarlıkları tespit edilirse, tutanak tutulup zapta geçirilmeli. Mutlaka itiraz edilmeli…
İtirazların kaale alınıp alınmaması da önemli değil. Seçimin ‘eşit şartlar’da gerçekleşip geçmediğinin tespiti önemli. Uluslararası meşruiyet açısından tıpkı seçimin ‘adil’ olup olmadığı gibi, ‘eşit şartlarda’ olup olmadığının tespiti de büyük önem arz ediyor…
SEÇMENİN TERCİHİ VE OYLARINA SAHİP ÇIKIN
Muhalefet partileri ve adaylarına düşen üçüncü ve en önemli görev, oy sayımında bir hile yapılıp yapılmadığının tespiti olacak.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, CHP ve diğer muhalif partilerin oy sayımını takip adına sağlıklı bir sistem kuramadıkları ve ‘adam kazandı’ diyerek seçmeni yüzüstü bıraktıkları acı bir gerçek.
Oysa, oylara sahip çıkmak sanıldığı kadar zor bir iş değil.
Partiler çok basit bir yöntemle, oy sayımında hilenin önüne geçebilir.
Cihan Haber Ajansı’nda görev yaptığım dönemde, en hızlı ve en sağlıklı seçim sonuçlarını toplamayı başarmıştık.
Partiler için bu çok daha kolay. Saha tecrübelerime binaen en basit şekilde izah edeyim…
SEÇİM SONUÇLARI 3 SAAT İÇİNDE ELİNİZDE OLUR
Her partinin sandık başında zaten bir temsilcisi var. Muhalefet, mutlaka her sandık başına bir hatta mümkünse iki isim görevlendirmeli.
Oylar halka açık şekilde sayılıyor ve sandık sonucu iki kopya halinde tutanak ile kayda geçiriliyor. Tutanaklardan birisi, oy kullanma merkezinin kapısına asılıyor.
Sandık nosu, seçmen sayısı, geçerli oy sayısı, partilere ve adaylara oy dağılımı bu tutanakta yer alıyor.
Bir kopyası, oylar bir torbaya konup ağzı mühürlenip, İlçe Seçim Kurulu’na gönderiliyor.
Muhalefet bugüne kadar, Seçim Kurulu’na gönderilen bu tutanakların toplanıp sonucun açıklanmasını bekliyor. Tutanak ile seçim merkezinde kayda geçirilen oy dağılımında hile yapılması mümkün.
Oysa, parti temsilcileri kapıya asılan tutanağın fotoğrafını çekip, il veya ilçe parti merkezinde oluşturulacak bir merkeze göndermeleri mümkün.
Bunun için basit bir yazılım gerekiyor. Bu yazılıma şifre ile veri yüklenebilmeli. Partiler, bu yazılımı kendileri hazırlayıp il ve ilçe merkezlerinde bilgisayar bilgisi olan elemanlara şifresiyle birlikte zimmetlemeli. Dışarıdan müdahale ihtimali olmamalı, yetkisiz kişiler sisteme erişememeli…
Sandık başından gönderilen tutanaklar, sandık nosuna göre bir kişi tarafından okunmalı, bir kişi tarafından da sisteme girilmeli.
Sandık sonuçlarının sağlıklı girilebilmesi ve sonuçların en hızla şekilde toplanabilmesi için, mümkünse her oy kullanma merkezinden (çoğunlukla okullardan) gelecek sonuçlar, ayrı kişilere zimmetlenmeli. Bu basit bir dizüstü bilgisayar ya da masaüstünden girilebilir. Hatta şartlar el vermiyorsa akıllı telefonlardan bile girilebilir.
Böylece, İl ve İlçe Seçim Merkezleri seçim sonuçlarını daha açıklamadan, hatta torbaların çoğu Seçim Merkezleri’ne ulaşmadan, partiler nihai sonuçlara ulaşmış olur.
Sandıklar kapandıktan en fazla iki ya da 3 saat içinde tüm şehrin sonuçlarına ulaşmak mümkün…
Partiler, binlerce üyeleri ve gönüllüleriyle bunu başaramıyorsa, seçim bütçesinin bir kısmı ile profesyonel elemanlar kiralanmalı.
Sistem seçimden önce bir kaç kez sistem test edilmeli. Hata varsa giderilmeli ve elemanların sisteme alışkanlık kazanması sağlanmalı.
Partilerin bu sistemi kurmaları, kendi sandık sonuçlarını bir merkezde toplamaları ‘seçimin şeffaflğı’ adına kritik ve hayati önemde.
İl veya İlçe Seçim Kurulu’nda hile yapılmasının önüne geçmenin, seçim sonuçlarının oldu bittiye getirilmesinin önlenmesi ancak bu şekilde mümkün. Tüm tutanak kopyaları ellerinde olacağı için de rahatlıkla hile durumunda itiraz edebilirler.
MUHALEFET UMUTLARI VE ÜLKEYİ HEBA ETMEMELİ
Sonuç olarak, muhalefet partilerinin seçim kampanyaları kadar, seçimin sıhhatine de konsantre olması ve tedbirler alması gerekiyor.
Yerel seçimden sonraki 4 yıl seçim yok. Muhalefet partilerinin seçmenin umutlarını bir kez daha söndürmesi Türkiye demokrasisi adına bir felaket olur.
Seçimde hilelerin tespit edildiği halde, YSK ve AYM’nin taraflı tutumu nedeniyle sonuçsuz kalması bir ihtimal. Ancak, ‘adil, eşit ve şeffaf’ gerçeklemeyen bir seçimin somut tespiti ve kayda geçirilmesi hayati önemde.
Türkiye’de, totaliterleşme girişimlerine, Batılı ülkeler ve uluslararası kurumlar, ‘’halk böyle istiyor’’ diye sessiz kalıyor. Şayet, seçimlerin hileli olduğu ve sandığın gerçek bir seçim amacıyla konulmadığı ispat edilirse, Türkiye’ye tavırları kökten değişecektir.
Unutmayın, iktidar o zaman demokratik yolla seçilmiş otoriter eğilimli bir yönetim olmaktan çıkıp, ‘’seçmenin dikkate alınmadığı totaliter bir tek adam rejimi’’ haline gelir.
Yerel seçimi bu nedenle ne boş verin ne de oy hilelerini önleyecek tedbirleri almakta yılgınlık gösterin. Muhalefet, son tarihi fırsatı da iktidara ‘payanda’ olup heba etmemeli…