Gazeteci Ahmet Dönmez’in ortaya çıkardığı ’15 Temmuz senaryosu’ tutanağıgündemdeki yerini koruyor. Artı Gerçek yazarı Ahmet Nesin, tutanağın doğruluğunu Savcı Serdar Coşkun’a sorarak teyit eden Nedim Şener’e ‘darbe gecesi bombalamalarını’ gösteren fotoğrafları da incelemesi için çağrısı yaptı.
Ahmet Nesin, daha önce de yazdığı ve fotoğraflarını paylaştığı ‘bombalanan Meclis’ görsellerinin, savaş uçakları veya helikopterlerle yapılmış bir saldırya ait olamayacağını ispatlamıştı. Nesil o görselleri ve sorularını tekrarladı.
İşte Ahmet Nesin’in Artı Gerçek‘teki o yazısı:
Ortaya bir tutanak çıktı. 16 Temmuz’da tutulmuş bu tutanak. Tutanağın ilginç yanı, kimi olaylar olmadan önce yazılmış, kimi olaylar hiç yaşanmadan yaşanmış gibi yazılmış.
Her darbenin kendine göre bir adı var, onca insanın öldürülmesi ve asılmasına karşın 27 Mayıs 1960 ve 12 Mart 1971 darbelerine darbe demeyenler var. Herkesin hemfikir olduğu tek darbe, esasında 12 Eylül 1980 darbesi. En değişik isimlere sahip olan darbe ise 15 Temmuz 2016 darbe girişimine karşı yapılan darbe.
Ergenekon ve Balyoz darbe girişimleri Şengay 5’lisinin giriştiği darbe girişimiydi, 15 Temmuz ise NATO’cuların. Fakat en kolay yol darbeyi Fethullah Gülen üstünden adlandırmaktı, bunun nedeni çok basit, eğer darbe girişimini NATO üzerinden açıklasalardı bu kadar Gülenci ekibi ve Kürtlerle masa başında çözüm isteyen subaylarla, Suriye ile savaşmak istemeyen subayları uzaklaştıramazlardı. Oysa hepsine onların deyimiyle “Fetöcü” dediğiniz zaman en azından halkın sorgulamasını kesmiş oluyorsunuz.
Ben bunları ve darbenin bombalama sistemlerini uzun uzun yazdım. Sadece yazmadım, olay anında çekilmiş fotoğrafları da koydum ve kimi sorular sordum. Yetmedi ARTI TV’ye askeriyeden uzaklaştırılan NATO subayını da sesini değiştirerek çıkardım ve sorular sordum. Bana göre Recep Tamam Erdoğan’ın bu darbe girişiminden haberi vardı ve bunu da belgesiyle yayınladım. Hatta o sırada “Bu darbeyi neden yaptın Erdoğan” diye de bir yazı yazdım.
Şimdi ortaya bir tutanak çıktı, 16 Temmuz’da tutulmuş bu tutanak, darbe girişiminden 3-4 saat sonra başlanmış, yani 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece saat 01.00’de. Geçenlerde gazeteci Ahmet Dönmez bu tutanağı yayınladı ve ortaya yeni bir tartışma bomba gibi düştü. Ahmet Dönmez’in yazısını link olarak vereceğimden yazıdan çok fazla görüntü almayacağım, çünkü benim amacım fotoğrafları toplu olarak verip, aynı soruları sormak.
Tutanağın ilginç yanı, kimi olaylar olmadan önce yazılmış ve imza altına alınmış, kimi olaylar hiç yaşanmadan yaşanmış gibi yazılmış, kimi olaylar da tutanağın bitiş saati, yani sabahın 07.00’sinden sonra meydana gelmiş. Hiç olmadan olmuş gibi yazılanlar büyük olasılıkla unutulmuş, acemiliğe gelmiş. Mesela cumhurbaşkanlığı külliyesine atılan bomba var, tutanak saat 07.00’de sonlanmış ama bu bomba tutanak yazıldıktan 5,5 saat sonra meydana geliyor. Yani benim söylediğim doğrulanıyor, bu bombalar uçaktan atılmadı, içeri daha önceden birileri tarafından yerleştirildi.
Ahmet Dönmez bu olayı haber olarak yazınca gazetecimsi Nedim Şener çok fena sinirlenmiş ama en azından tutanağı yalanlamamış. Şener tutanağı hazırlayan savcı Serdar Coşkun ile görüşmüş ve şunları yazmış: “Tutanak 16 Temmuz saat 01.00’de yazılmaya başlandı, gece boyu yaşanan gelişmeler kendisine bildirildikçe tutanağa eklendi. O gecenin karmaşasında ne aktarıldıysa o haliyle yazıldı. Aktarılan her olayla ilgili gözaltılar savcının talimatı ve onayı ile yapıldı. Tutanağın çıktısı 16 Temmuz sabahı saat 07.00’de alınıp Savcı Coşkun tarafından imzalandı. O yüzden tutanağın altındaki saat soruşturmanın başladığı 01.00 olarak kaldı, olaylar devam ettiği için bitiş saati yazılmadı. Saat 07.00’de imzalandığını gösteren ayrıntı ise tutanakta o saatten sonra gerçekleşen olayların yer almamasıydı. Tutanak UYAP’ta hiç açılmadı, kağıt çıktı taranıp bir iki gün sonra UYAP’a kaydı yapıldı. Daha sonra Ankara’daki tüm darbe dava dosyalarında soruşturmanın başlangıç evraklarından biri olarak yer aldı.”
Benim için gerisi önemli değil, çünkü ben bunu başından beri savundum, hem de bu tutanağı görmeden, bilmeden. O yüzden daha önce yayınladığım kimi fotoğrafları soruyla vermek istiyorum Nedim Şener’e, bakalım yanıt verecek mi?
- Soru: Aşağıda gördüğünüz bomba meclis bahçesine düşmüştür, düştüğü yerdeki otları yakmayan bir bomba biliyor musunuz, Türk ordusu doğayı koruyan bomba mı üretmiştir ama bizim haberimiz yok.
- Soru: Aşağıdaki fotoğrafta meclisin uçak yada helikopterle dışarıdan bombalandığı söyleniyor. Dışarıdan atılan bir bomba nasıl bir çeşittir ki, ses ve ışık hızını geçip patlamadan içeri giriyor ve içeride patlayıp cam ve çerçeveyi dışarı atıyor. Yine ne tesadüftür ki yanma izi yok ve binada hasar yok. Ve en önemlisi uçakla atılan bombalar genellikle yandan girmez ve binanın çatısında hasar yapar.
- Soru: Aşağıdaki fotoğraf dönemin başbakanı Binali Yıldırım’ın odalarından biri. Düşmemiş kitapları ve bilgisayarı geçtim, yanmamış koltuklar da umurum değil, yerinden kımıldamayan askılıktan bana ne ama kardeşim Binali Yıldırım’ın fotoğrafı efsunlumu da havadan açılan ateşten (Pardon bombadan) milim etkilenmiyor?
- Soru: Bu binada sütunlar eğilmiş, bu tip eğilmeler ancak içeride patlayan bombalarda tazyikle eğilir, yukarıdan atılan bombalarda çok ciddi bir hava deliği olur ve yanma olur. Sonuçta bunlar füze değil bomba.
- Soru: Burada soracağım fazla soru yok, bu odaya bomba düştü demek için nasıl bir zekâya sahip olmak gerekiyor bilemedim, Binali Yıldırım’ın fotoğrafı hasar görmezse, Atatürk’ün fotoğrafı da görmez, Kenan Evren de bu tip Atatürkçüydü zaten, ne yalan söyleyeyim Nedim Şener, bu kapılar eskicide iyi para eder.