Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 13 gün önce Ankara Altındağ’daki bir evden sivil polislerce karçırılan Yasin Ugan’ın eşi ve ağabeyini Meclis’te ağırladı.
Selda Ugan ve Mikail Ugan ile Periscope yayını yapan Gergerlioğlu, kaçırılma olayının ayrıntılarını konuştu. Yasin Ugan’ın eşi ve ağabeyi, olayın güpegündüz bütün mahallenin gözü önünde gerçekleştiğini aktardı. 40’tan fazla ‘otomatik silahlı polisin’ Yasin Ugan’ı başına poşet geçirerek beyaz bir minibüsle kaçırdığını ancak nereye götürüldüğünün belli olmadığını söylediler.
Emniyet ve savcılığa yaptıkları başvurulardan 13 gündür bir sonuç alamayan Ugan ailesi, endişe içinde yetkililerden cevap bekliyor. En azından Yasin Ugan’ın nerede ve ne durumda olduğunun açıklanmasını istiyorlar.İşte Yasin Ugan’ın ağabeyi Mikail Ugan ve eşi Selda Ugan’ın Periscope yayınında anlattıkları:
Mikail Ugan: “Olay, 13 Şubat 2019 tarihinde Ankara Altındağ’da Çamlık Mahallesi, 1847 sokak, 8 nolu apartmanda oldu. Ben kardeşimden 2,5 yıldır haber alamıyordum. Hakkında arama vardı, kaçıyordu. OHAL dönemindeki adalete güvensizliğinden dolayı teslim olmak istemedi.
13 Şubat akşamı bize ‘kardeşin tutuklandı’ diye haber geldi. Biz de normal bir tutuklama zannettik. Sabaha kadar Ankara Emniyeti’nin bütün birimlerini aradık. Ama bize ‘böyle bir tutuklama, gözaltı yok’ dediler. Sorma işlemine birkaç gün devam ettik ama yine bir bilgi verilmedi. Daha sonra CİMER ve BİMER’e sorduk hala cevap gelmedi.
Mahalleye gittik. Mahalleli anlattı bize. Aramanın gündüz vaktinde başladığını mahalleye giriş çıkışların polis tarafından kontrol edildiği şeklinde. Kardeşimin kaldığı evin sahibi ile görüştük. Bize polisle muhatap olduğunu söyledi. Polislere, ‘bu şahsı nereye götürüyorsunuz’ diye sorduğunu, onların da tutuklama tutanağı gösterdiklerini ve dosya numarası verdiklerini söyledi.
Daha sonra biz o dosya numarasını (2017/69394) ilgili savcıya söyledik. O da ‘evet böyle bir numara var’ dedi, doğruladı.
Ama bir cevap alamayınca size (Gergerlioğlu) başvurduk. 13 gündür haber, bilgilendirme yok. Çok perişan olduk. Yaşıyoruz ama nasıl yaşamadığımızı bilmiyoruz yani. Çok kaygılıyız. Yetkililerden yardım istiyoruz. En azından kardeşim nerede şu anda durumu nedir? Bilgi verilirse memnun oluruz.
Ev sahibine kardeşimin fotoğrafını da göstermişler. Basında 40 civarında polis deniyor ama daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Hepsi sivil giyimli ama silahlı kişiler. Kardeşimin başına poşet geçirerek beyaz bir minibüse bindirip götürmüşler.”
Selda Ugan: “Bütün mahallenin gözü önünde gerçekleştiği için herkes anlatıyor. Mahallenin bakkalı da karşı apartmandakiler de haberdar. Bize de anlattılar. Sivil polisler sokağın bir başından bir başına kapatmışlar, girip çıkanlara, apartmandakilere kimlik kontrolü yapmışlar.
Polisler eşimin bulunduğu daireye sert bir şekilde girmiş. Hatta karşı dairenin kapısına da vurmuşlar. Eşimin başına poşet geçirerek bir grup polis beyaz minibüsle götürmüş ama kalabalık bir polis grubu akşam dokuza kadar mahallede kalmış. Ev sahibinin diğer evlerinde arama yapmış.
Herkes diyor ki, ‘gelenler otomatik silahlı sivil polislerdi’. Biz de duyduğumuzda ‘herhalde Emniyet’in yaptığı bir şey’ dedik ama başvurulardan bir cevap alamadık. Bize ‘bu isimde birisi yok’ dediler.
Her geçen günün hayati önemi var. Sadece eşim değil. Özgür Kaya isimli bir bey de varmış yanında. Onun ailesi de endişe ile bekliyor. Bu insanları kimler aldı, nereye götürdüler? Sadece bize bir bilgi verseler, ‘iyiler’ ‘şuradalar’ deseler. Bizim için çok şey fark edecek.
Çocuklarım çok endişeli. Oğlum sürekli soruyor. Derse girip çıktıkça mesaj atıp babasını soruyor. Çocuklarımın küçük omuzlarında büyük bir yük var. Anneleri olarak bir şey yapamıyorum, babalarına ulaşabilmeleri için.
Kaç gündür doğru dürüst yemek yemiyorlar, eski neşeleri yok, gülmüyorlar. Çünkü silahlı insanlar tarafından babalarının çok sert bir şekilde götürüldüğünü biliyorlar. Yani çocuklarımın psikolojisi iyi değil şu an. Büyük oğlum okula giderken ‘Yine iyiymiş rolü yapacağım’ diyor.
Yüreğimize bir ateş düştü, soğumuyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. Bir telefon çalsa, iyi bir şey mi, kötü bir şey mi diye bir korkuyla açıyorum. Günler saatler geçmiyor…”