Ülkedeki avukatların en üst örgütü Barolar Birliği’nin başkanının söylev ve demeçleri arasında, “Terör örgütlerini kahredeceğiz” diye bir laf olamaz.
Avukatların görevi terörü kahretmek değil terör örgütü suçlamasıyla hayatı kararan yüzbinlerin hakkını mahkemelerde savunmaktır. Kerem Altıparmak güzel sormuş:
-Savunma hakkının meslek örgütü olan TBB ve üyesi olan avukatlar terör örgütlerini hangi araçlarla kahredecek? Terör örgütü üyeliği suçlamasıyla kapısına gelen yüzbinlerce insana “kusura bakmayın vekalet alamam, biz örgütleri kahretmeye karar verdik” mi diyecek avukatlar?
**
Ülkede yargının içinde bulunduğu bu hal belki anlaşılabilir.
Peki ya dışarıdan bakanlara ne diyeceksiniz?
Tutuklu YARSAV eski Başkanı Murat Arslan’ın davasının gözlemcilerinden Alman emekli yargıç Ingrid Heinlein, DW Türkçe’ye konuşmuş:
-YARSAV’ın kendisi ve yönetiminin Gülen’e yakın olmadığından eminiz.
Uluslararası İnsan Hakları Gözlemevi de bu lafları tweet atmış.
Birine veya birilerine yakınlık/uzaklık ayrı mesele, oturup bu lafın anlamsızlığı üzerine makale döktürecek halimiz yok.
Tek cümle:
İnsan hakları diye bağırmak kolay ama içe sindirmek herkesin harcı değil.
**
Benzer hal, yıllardır halkı terörize edilen HDP için de geçerli.
Bu parti de aynı biçimde, kendi haklarını savunurken başka bir toplumu terörize ediyor.
Kurdukları her cümleye, “FETÖ yargısının oluşturduğu iddianameler üzerinden verilen kararlar..” diye başlıyorlar.
Partinin açık adı: Halkların Demokratik Partisi.
Tutumu ise, ne halkçı ne de demokrat.
“Halklar” diyor, kendi halkından ötekini umursamıyor.
Bu arkadaşlara bir hatırlatma:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Demirtaş kararını Öcalan tecridinin hayli gerisine düşürdü. Şuna bir baksalar ya, onu bunu terörist ilan edeceklerine..!
**
Ülkeye Allah selamet versin.
AKP’nin MHP’si varsa…
CHP’nin de İYİ Parti’si var.
MHP nasıl AKP’yi dengeliyorsa…
İYİ Parti de CHP’ye ayar veriyor.
Bekâ, sınır ötesi harekat, YSK, dış güçler, seçim ittifaklarında al gülüm ver gülüm…
Hemen her şeyde durum bu.
Topu birden aynı rejimin partileri.
“Cumhuriyet” demeyin.
**
Başlık ne alaka diyenlere hatırlatma: 2 Ekim 2018, Ankara, AKP Grup Toplantısı yeni bitmiş. Erdoğan, Meclis’ten ayrılırken gazetecilerin olduğu bölüme gelip, “Merhabalar nasıl gidiyor arabalar” diye takılıyor. Laf anlamsız görünmekle birlikte, yeraltı raconuna hakim olanların iyi bildiği bir tekerlemenin ilk bölümü esasen, “Merhaba, nasıl gidiyor araba, her akşam yumuluyor musun şaraba.”