Yunanistan’daki mülteciler için gençlerin yürüyüşle başlattıkları, mülteciler gibi bir gece yürüdükleri kampanya sona erdi. Bağışlar yerine ulaştırıldı.
Yunanistan’daki mültecilere yardım ve duruma dikkat çekmek için yürüyüş başlatan İngiltere’de yaşayan bir grup genç, topladıkları yaklaşık 40 bin Euro’yu ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.
40 bin Euro, ailelere eşit biçimde paylaştırıldı.
Yürüyüşün organizatörlerinden Emre, “Geçen hafta 12 aktivist olarak Yunanistan’a gittik. Yapılan bağışlar, Time to Help’e (Yardım Zamanı) başvuran ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı.” dedi. 2 Şubat sabahında Belçika’dan başlayan“Walk across Europe–Help refugees in Greece” adlı yürüyüş Lüksemburg, Almanya, Fransa sınırlarını içine alacak şekilde bir günde tamamlandı. 17 genç yaklaşık 50 km yürüdü.
Emre, İngiltere’den başlayıp Fransa’da biten yolcuklarını şöyle anlattı:
“Gece 3.30’da kalktık. Birkaç saat ancak uyuyabildik zaten. Önceki gün İngiltere’den çıkmıştık yola. Belçika’ya biraz erken gelelim istedik dinlenmek için. Ama ne mümkün! Yastığa başınızı koyduğunuzda o heyecan, korku, tereddüt bir sürü karmakarışık duygular, düşünceler…. Saat 4.30 gibi çıktık evden.Yürüyüşe başlayacağımız yere doğru gitmemiz arabayla 2 saat sürdü. Yaklaştıkça hava şartları değişiyor, yağış baş gösteriyordu. Heyecan ve tedirginlik aynı anda tırmanışa geçiyordu. Başlangıç noktamıza geldiğimizde duygular zirvede, hava -1 dereceydi. Zifiri karanlık her yer, sokaktaki birkaç lamba da olmasa göz gözü görmez. İlk saat çok rahat geçti. Belçika’dan Lüksemburg’a girmiştik. Her yer kar, buz, hava soğuk, araçların vızır vızır geçtiği kapkaranlık bir yolun kenarında kafamızda lambalarla yürümeye çalışıyorduk. Kar yağışı iyice artmıştı, ayaklarımız ağrımaya, ellerimiz buz kesmeye başlamıştı. Yürümeye devam ediyorduk. Ortalama 15 km yol yürüdükten sonra ilk durağımızda Yunanistan’dan gelen muhacir kardeşlerimizin misafirperverliğiyle biraz dinlenme fırsatı yakaladık. Fakat asıl mesele bundan sonra başlıyordu. Tam 35 km yol bizi bekliyordu.
EMPATİ KURARAK YÜRÜDÜK
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır, düşüncesiyle bu kardeşlerimizin yolculukları boyunca çektiği sıkıntıları kendimize hatırlatarak bir nebze de olsun onları anlamak, empati kurmak için başladık yine yürümeye. Bu aşamadan sonra her adım atılmaz oluyordu artık. Düştüğümüzde ya bir arkadaşımız kolumuza giriyordu ya bir hatırlatma fısıldanıyordu kulaklarımıza ‘Kucaklarında çocuklarıyla nehir ve ormanları aşan insanları hatırla!’ tekrar ayaklanıyor ve devam ediyorduk. Ağrılar şiddetlenip çekilmez olduğunda ilaçlar yetişiyordu imdadımıza. Böylece sona kadar yaklaştık, artık birkaç saat kalmıştı, verdiğimiz sözü tamamlamaya. Lakin bizde değil birkaç saat yürümek, birkaç dakika ayakta duracak güç kalmamıştı. Aile ve arkadaşlarımızdan telefonlar geliyordu; bırakmamız veya bir sonraki gün devam etmemiz için. Tam bu esnada arkamızdaki birçok insan, onların duaları, maddi manevi destekleri geliyordu aklımıza. Her ne kadar organize olarak, her şeyi önceden planlayarak yola çıksak da zor bir yolculuktu. Fakat hedefe varınca herkesin yüzündeki sevinç dolu ifadeleri görmek, ‘Muhacir kardeşlerim için 50 kilometre daha yürürüm.’ dedirtti hepimize.” Kaynak: BOLD