Kim, hangi insan iyilik yapar, hayır işlerse kendi lehine yapmış olur; kim de kötülük yapar fenâlık işlerse, kendi aleyhine yapmış olur.
Her insan Allah huzurunda yaptıklarına göre muâmele görür. Çünkü; Allah için yapılan her hayır ve iyilik en az bire on sevap kazandırırken, irtikâb edilen bir günah ise, bire bir günah kaydına geçmektedir. Merhamet-i Sonsuz Allah (cc), kulunun dâima iyi insan olması için teşvik etmektedir.
İnfitar sûresi 11.âyette; “O muhâfızlar değerli, şerefli kâtiplerdir (Kirâmen Kâtibîn)”. 12.âyette; “Yaptığınız herşeyi yazarlar”; 18.âyette ise; din gününe, hesap gününe işaret edilirken, 19.âyette de; “O, kimsenin kimseye fayda vermeyeceği bir gün! O gün, bütün hüküm ve yetki yalnız Allah’ın!’ dır” buyrulmaktadır.
Artık o gün itiraz yok.. Âdil olan Mevlâ’nın hükmü gerçerlidir.. “Nitekim -işte böylesine gerçek- kıyâmet günü -insanın- önüne açılan bir defter çıkaracağız.” (İsrâ sûresi, 13)
Rabbimiz İsrâ sûresi 14.âyette; “Şöyle deriz O’na: ‘Defterini oku! Bugün muhâsebeci olarak kendi işini görmeye kendin yetersin!” buyurup, 15.âyette ise; “Kim doğru yolu seçerse, kendisi için seçmiş olur; kim de doğru yoldan saparsa, kendi aleyhinde sapmış olur. Hiçbir kimse başkasının günah yükünü taşımaz. Biz Peygamber göndermediğimiz hiçbir halkı cezalandırmayız” buyurmaktadır.
“Kim şu peşin dünya zevkini isterse, Biz de dilediğimiz kimse hakkında ve dilediğimiz miktarda olmak kaydıyla, o dünya zevkini ona veririz. Ama sonra ona cehennemi mekân kılarız, O da yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya atılır.” (İsrâ sûresi,17/18)
“Kim de âhireti ister ve ona lâyık bir biçimde mü’min olarak gayret gösterirse, işte bunların çalışmaları makbul olur.” (17/19)
“Hepsine, dünyâyı isteyenlere de, âhireti isteyenlere de Rabbinin ihsânından veririz. Rabbinin ihsânı kısıtlanmış değildir.” (17/20) Görüldüğü gibi Allah, dünyâda kulunu irâdesi ile serbest bırakmaktadır.
“Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki; Peygamber ile yanındaki müminler bile ‘Allah’ın vaad ettiği yardım ne zaman yetişecek?’ diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara,214)
“Ey îman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz doğru yolda olduktan sonra sapanlar size zarar veremez. Hepiniz dönüp dolaşıp Allah’ın huzûrunda toplanacaksınız. O (Allah) yaptıklarınızı size bir bir bildirecek, karşılığını verecektir.” (Mâide, 105)
İsrâ sûresi 31.âyetten 36.âyete kadarki bölümde Cenâb-ı Hak; ‘fakirliğe düşme korkusuyla evlatlarınızı öldürmeyin!..’, ‘Sakın zinâya yaklaşmayın!..’, ‘Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın!..’, ‘Yetimin malına el uzatmayın!..’, ‘Verdiğiniz sözü yerine getirin!..’, ‘Ölçtüğünüzü dürüst ölçün!…’, ‘Tartığınızı doğru tartın!…’, ‘Bilmediğin şeyin peşine düşme!. Çünkü kulak, göz, kalb gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir.’ buyuruyor.
“Hem kibirli kibirli yürüme! Zira ne kadar kibirlenirsen kibirlen, ne yeri yarabilirsin, ne de dağların boyuna erişebilirsin! Böylesi davranışların hepsi kötü olup, Rabbinin nazarında hoş görülmeyen şeylerdir” (17/37,38) buyrularak dikkat çekilmektedir.
“Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okununca bu, onların îmanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar.” (Enfal sûresi, 8/2)
“Namazı hakkıyla îfâ edip kendilerine nasib ettiğimiz mallardan hayırlı işlerde harcarlar.” (8/3)
“İşte gerçek müminler onlardır. Onlara Rab’lerinin nezdinde, cennette yüksek dereceler, bir mağfiret ve kıymetli bir nasip vardır.” (8/4)
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin, Kur’ân’ı ve Resulullah’ın öğütlerini işitip dururken ondan yüzçevirmeyin.” (8/20)
“Bir de öyle bir fitneden sakının ki, o içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şâmil olur. Biliniz ki, Allah’ın cezalandırması şiddetlidir.” (8/25)
“Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin, sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin; sonra korkuya kapılıp za’fa düşersiniz, rüzgârınız (kuvvetiniz) gider. Bir de tam mânasıyla sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (8/46)