Alman gazeteleri bugünkü baskılarında Ankara tarafından yenilenmeyen basın kartları nedeniyle Türkiye’de görev yapmaları zora giren yabancı basın mensupları konusuna geniş yer veriyor.
Die Welt gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın asıl isteğinin AB müzakere sürecinin sonlanması olduğunu ancak buna izin verilmemesi gerektiği görüşünde:”İki Alman gazetecinin Türkiye’den ayrılmak zorunda bırakılmaları Türkiye ile AB üyelik sürecinin sonlandırılmasına gerekçe olmamalı. Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokrasi ve ifade özgürlüğü gibi Avrupa değerlerinden uzaklaştığı herkesin malumu. Bunun karşılık bir şey yapmak ancak üyelik süreci ile mümkün. Örneğin bu sayede AB, ülkede giderek yayılan otokrasi karşısında özgür düşünce ve tutumu savunan son kale niteliğindeki bağımsız kurumlara meşru destek sağlayıp kaynak aktarabiliyor. Türkiye sonsuza kadar kaba sofu bir diktatör demokrasisine doğru evrilmeden önce, Avrupa öncelikle oradaki sivil toplumu güçlendirmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan AB üyelik görüşmeleri sürecinden en kısa sürede kurtulmayı yeğler. Ona bu iyiliği yapmamak lazım.”
Hannoverische Allgemeine Zeitung ise Erdoğan’ın kendi etrafındaki görüş ayrılıklarının arttığına dikkat çekiyor:
“Türkiye Cumhurbaşkanı, seçim sürecinde güçlü adam imajı çiziyor. Ancak bu kez bunun arkasında daha farklı nedenler de var. Erdoğan ders vermek niyetinde. Türkiye’de medyayı tek ses haline getirmesinin ardından şimdi de sırada yabancı muhabirlere gözdağı vermek geliyor. Erdoğan’ın keyfi demokrasisinde ülkedeki muhalifler terörist, yabancılarsa ‘Türkiye düşmanı’ sayılıyor. Öte yandan Erdoğan’ın kendi cephesinde de çatlaklar oluşuyor. Ekonomik gerileme seçmeninde iz bırakmıyor denemez. Muhafazakâr AKP, yenilgiden çok korkuyor. Perde arkasında öyle bir güç çekişmesi var ki, olası bir yenilgi durumunda bu aleni bir biçimde patlak verebilir.”
Hessische Niedersächsische Allgemeine gazetesine göreyse tek seçenek Türkiye-AB üyelik müzakerelerini dondurmak:
“Gerilimin tekrar tekrar tırmanmasına bakacak olursak, Berlin-Ankara ilişkilerinin düzeldiği yönündeki resmi söyleme inanmamak gerekir. Gerçek şu ki, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü hala ayaklar altında çiğneniyor. Tüyler ürpertici hukuki deliller kurgulayarak, siyasi rehinelerle müttefiklere meydan okunuyor. Almanya’nın bu konudaki tavrı, kendi değerlerine saygılı, NATO yapısına hitap eden ve mülteci sorununa uygun bir reaksiyonu kapsıyor. Bu konuda verilen diplomatik mücadele hiç de kıskanılacak bir durum değil. Erdoğan’ı kalıcı bir düşünce değişimine itecek pek yöntem yok. Ancak AB üyelik görüşmeleri sürecini dondurmak bu seçeneklerden bir tanesi olabilir.”
Rheinpfalz gazetesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarını korumak için tarihten gelen bilindik yöntemlere başvurduğuna işaret ediyor:
“Tarihteki örnekler bilindik: Diktatörler iktidarlarını ancak otoriteyle, düşmanlar yaratarak koruyabiliyor. Ne derece insan düşmanı ve demokrasi yoksunu oldukları anlaşılmasın diye kuvvetler ayrılığını, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaları gerekiyor. Türkiye on yıllardır Erdoğan’la, rayına koymuş olduğu, iç huzuru bulmuş, modern, laik ve liberal bir demokrasiyi kaybediyor. Avrupa değerlerinden gittikçe uzaklaşıyor. Ne tuhaftır ki bu durum, ülkeye turist akınına engel teşkil etmiyor. Alman gazetecilerin Türkiye’den sınır dışı edilmeleri, Erdoğan iktidarının ne derece zayıf bir temele dayandığını gösteriyor.”
DW,MK/DÇÜ
© Deutsche Welle Türkçe