Katliamda hayatını kaybedenlerin kimlikleri açıklanmadı.
Yeni Zelanda’daki Christchurch kentinde iki camiye düzenlenen saldırıda ölü sayısı 50’ye yükseldi.Yeni Zelanda Emniyet Genel Müdürü Mike Bush, Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde cuma namazı esnasında iki camiye düzenlenen saldırıda yaşamını yitirenlerin sayısının 50’ye yükseldiğini bildirdi.Katliamda hayatını kaybeden kurbanların kimliklerinin aileleriyle paylaşıldığını kaydeden Bush, kimlik bilgilerinin kamuoyuna açıklanmadığını ifade etti.
Yeni Zelanda: Hristiyan terörizmi demek tuzağa düşmektir
Öte yandan Yeni Zelanda’daki müslümanlara yönelik terör saldırısı ile ilgili Türk medyasında birçok köşe yazarı “Buna Hristiyan terörü” denilebilir mi sorusuna cevap aradı. Fatih Altaylı saldırıyı “dinci siyasetin sonucu” olarak yorumlarken “Bu bal gibi “Hristiyan terörüdür!” İslami terör ne kadar gerçekse, bu da o kadar gerçektir, o kadar vardır. Din denilen “Kutsal”, siyasete ne kadar alet edilirse, o dinin adıyla anılan “Terör” de o kadar var olacaktır.” diye yazdı. Karar gazetesinden Yıldıray Oğur ise “Hristiyan terörü demek tuzağa düşmektir” yorumunda bulundu.
“Terörle gelen savaşa davete icabet etmemek, katillerin manifestolarını çöpe çevirir”
Yıldıray Oğur/Karar Gazetesi: Batılı şehirlerdeki IŞİD katliamlarından sonra, Trump, Murdoch ve benzer aşırı sağ çevrelerin bizi çok rahatsız eden “İslami terörizm” adlandırmasına karşı nazire yaparak bu saldırıya “Hristiyan terörizmi” demek de aynı tuzağa düşmek, onlarla aynı yerde buluşmak anlamına gelir. Böylece çok haklı bir itiraz olan “bir dinin adı bir terör eylemiyle anılamaz” ilkesinden de feragat edilmiş olur. Halbuki, terörle gelen savaşa davete icabet etmemek, bu ırkçı tezlerin üzerine kurulduğu insanlığın asla değişmez aktörler arasında, ezeli ve ebedi bir savaş içinde olduğu varsayımına itiraz etmek, bu terörist saldırıya yüksek sesle karşı çıkan Batılı siyasetçiler, aktörler, entelektüelleri ırkçı, göçmen karşıtı, İslamofobik dalgaya karşı cesaretlendirmek, işbirliğine çağırmak bu katillerin manifestolarını çöpe çevirir. Bu tavır, Batılı ülkelerde yaşamaya devam edecek milyonlarca Müslümanın da hayatını kolaylaştırır.
“Terör eylemcileri birbirine düşman görünseler de kardeştir; Tarrant ile Masharipov gibi”
Fehmi Koru/fehmikoru.com: ‘Terror International’ diye bir gerçeklik var ve terörün uluslararasılaşması bugünün şartlarında çok kolay. Teröristin eylem yapmasını sağlayacak donanıma hiç zorlanmadan nasıl ulaştığı da meydanda. Yeni Zelanda’da olan, hiç kuşkunuz olmasın, en beklenmeyecek başka ülkelerde de tekrarlanabilir. Avustralyalı biri neden eylemini Yeni Zelanda’da yapar? orunun cevabını her iki ülkenin insanları tartışsın… Benim bu soruya cevabım kısa: Terörün başını çıkartamayacağı hiç bir ülke yok; en korunan veya en uzak ülke bile uluslararası terörist için eylem mekanı olabilir. Bir yılbaşı (2017) gecesi İstanbul’u kana bulayan Masharipov Özbekistan vatandaşıydı. IŞİD adına İstanbul’u kana bulayan Masharipov ile kendisini IŞİD karşıtı olarak takdim eden Yeni Zelanda’da Cuma cemaatini hedef alan Tarrant‘ı ‘eylem kardeşi’ yapan özellikleri keşfetmek ise bütün dünyanın görevi. ‘Terör eylemi kardeşliği’ İslamofobya gibidir, hayal değil gerçektir.