‘Tarih tekerrürden ibarettir’ diye bir söz var.
Yerinde ve çok doğru bir ifade
Tekerrürler aynı olmasa da birbirine çok benzer.
İnsanlar, bilmedikleri veya ders almadıkları için tarih tekerrür eder.
Hak olan veya şer olan şeyler de böyledir.
İHVAN VE CEMAATİ İSLAMİYE AYNI ZULMÜ YAŞADI
Bugün Hizmet Gönüllerine oynanan oyun ve yapılan zulüm benzer uygulamasıyla 1950li yıllarda Ihvan’a oynandı.
1953 yılında Pakistan’da Cemaati İslimiye’ye aynı şekilde uygulandı.
Kimin yaptığı belli olamayan isyanlar, çıkartılan yangınlar ve katledilen masumlar onlara mal edildi.
Böylece binlerce mensubu şehit edildi.
Yüz binlercesi hapsedildi, nice ocaklar söndü.
Ekilen fitne tohumların meydana getirdiği tahribat ve radyasyonun etkisi hala devam ediyor.
PARAYLA SATIN ALINAN ÂLİMLER!
Böyle durumlarda ilk yapılan şey perde önünde görünen güçlerin bazı din adamlarını Üstadın tabiriyle, Ulemai Su (kötu alimler)i parayla satın almalarıdır. Saddam, Kaddafi, Cemal Abdun Nasir, en son rüşvetten içeri olan Malezya Başbakanı Necip Rezak, aynı şeyi yaptı. Hepsi camilerde görünerek bolca poz verdiler. Din, iman, Kur’an, vatan diyerek milletin hakkını çaldılar, zulmettiler.
Dünyevi akıbetleri rezil, rüsvay ve berbat oldu.
Milletin vergisinden çaldıkları da yiyemediler.
Ne yazık ki bunların zulmettikleri kişilerin hemen hemen hepsi oynanan oyunları, gördükleri, çektikleri zulmü yazmadılar veya yazamadılar.
Eğer yazsalardı ve ehli iman onların hatıralarını okusaydı, tedbirler alınır, zulümler yüz de ona inerdi.
Bunları sunun için yazıyorum.
Son süreçte milyonlar zulme uğradı.
Herkes çektiklerini veya çekenlerden duyduklarını yazmalı.
Bugün olmazsa da gelecekte yayınlanır.
GELECEK NESİL İBRET ALIR…
Gelecek nesiller okur, ibret alır.
Böylece şeytanlaşmış insanların planlarının çoğunu boşa çıkarırlar.
Evet, bu zulüm surecinde Atatürk Havaalanının bodrum katındaki kan golünü görenler yazmalı.
Meriç’ten geçerken boğulanların veya boğdurulanların hikâyelerini, hayatlarını yakınları yazmalı.
Kaçırılıp bir daha haber alınamayanlar, Rabbim Allah’tır dediği için zindanda olanların ağlayan küçük çocuklarının ağlamaları her gün kaydedilmeli. Terörist çocuğu diye okullardan kovulan küçük yavruların göz yasları rekord edilip, bir pırlanta gibi saklanılmalı.
Meriç’te boğulan bebeklere “terörist çocukları” deyip cenaze arabası verilmeyen ailelerin dramı mutlaka günlük olarak kaydedilmeli.
GÖKHAN ÖĞRETMEN’İN HAYATI ALTIN HARFLERLE YAZILMALI
Tek suçu insanların çocuklarını öğretmek olan ve karakolda dövüle dövüle şehit edilen sonra da cenazesini dahi hain deyip mezara gömülmesine izin verilmeyen Gökhan Öğretmenin ve benzer zulümle aramızdan ayrılanların hayatı altın harflerle yazılmalı.
Kendisi hala aramızda dolaşıyor, öldürüldüğünu bilmiyor.
Gelecekte onun tarladaki mezarı belki de Hacı Bayramı Veli’nin kabri gibi ziyaretgah olacak.
Ya zindandaki bebekler ve anneleri.
Onlar manen Kerbela şehitlerinin safındalar.
O bebekler içinden kim bilir, ne büyük alimler, babayiğitler, er oğlu erler çıkacak.
Ehli dalaletin ve ehli hasedin zulmete çevirdiği ülkeyi hatta belki de dünyayı nurlandıracaklar.
Hapishanedeki 80’lik ninelerin, dedelerin hatıraları mutlaka yazılmalı.
Medreseyi Yusufiye’de Hz Resullah’ın, Hz Yusuf’un cemaati olanlar, Hz Yunus’a arkadaş olanlar o manevi atmosferi resmetmeli.
Hücrelerde Rableri ile baş başa olup, ibadetlerini gözyaşları ile ceyhun edenler de günlük tutmalı.
Bu yiğitlerin halleri, durumları ve hikâyelerinin sahabe için yazıldığı gibi, Usdul Gabe’leri yazılmalı.
Gurbette garip kalanlar, çocuklarından eşinlerinden yıllardır ayrı yasamak zorunda kalanlar, Ummü Seleme annemiz gibi her gün ağlayıp eşlerinin yollarını gözleyenler, gözyaşlarını mürekkep yapıp sabır kahramanlıklarını kâğıda dökmeliler.
Çünkü gelecekte bu zulüm, binlerce doktora konusu olacak.
Binlerce “Sırlar Dünyası” türü filmlerin ana teması olacak inşallah.
Birde zecir tokatlarını yiyenleri de kaydedin.
“Cemaat mensuplarını böğürte böğürte bu ülkeden çıkaracağız” diyen milletvekili böğüre böğüre oldu. Bunların malları ganimet, eşleri cariye diye fetva verip şimdi kabirde yaptıkları ile baş başa kalanları da yazın.
Bu ve benzerlilerin sayısı binler belki on binler.
Yazın ki gelecekte ehli iman ibret alsın.
Evet, sakın ha sakın ihmal etmeyin.
Eğer yazmazsanız gelecekteki nesillere şeytan ve aveneleri aynı oyunu defalarca oynarlar.
Yediden yetmişe her mazlum, mağdur, mahkûm, mescun, magbub ve garipler olarak bu konuda hepimiz manen sorumluyuz.
Elinizdeki her belge, yanınızdaki her fotoğraf tarihe şahitlik edecek.
Ayni zamanda bu zulüm Hizmet erlerinin kimliğini oluşturuyor, oluşturacak.
Yazılan, kaydedilenlerle gelecekte bu halka tamamlanacak.
Onlar yok etmek istediler amma Yüzbinlerce belki de milyonlarca kahraman yetişti.
Zulüm görüp de kahraman olamayan bir tane idealist gösterebilir misiniz?
Evet, gelin bir değil bin hikâyemiz var diyelim ve yazalım.
Çünkü siz tarih yaptınız, yazmanız da manevi bir vazife.
BU ZULÜM, YEMEYİP YEDİRDİĞİMİZ İÇİN
Son süreçte şunu da gördük.
Vermeyen fırsatlar eline geçince namaz da kılsa, hacca da gitse deveyi hamutuyla götürüyor.
Hatta bu zulüm, yemeyip de yedirdiğimiz için, almayıp da dağıttığımız için başımıza geldi desek doğrudur.
Onun için bu Hizmet’te en güzel şeylerden biride himmettir.
Kalbimizde dünya sevgisini azaltıyor, Allah’a yaklaştırıyor.
Dünyanın en zengin ülkesinden daha fazla zengin de olsak yine bu himmetler devam etmeli.
Sunun altını çizin. “HIMMET ETMEDİĞİMİZ ZAMAN BİTMİŞİZ. İSTER ŞAHIS İSTER CEMAAT PLANINDA OLSUN…” yucelsalih@yahoo.com