Geçtiğimiz Miraç Kandilinin ertesi günü iş ve okul gününe denk geliyordu. Bediüzzaman Hazretlerinin “ikinci bir Kadir Gecesi” diye övdüğü bu muhteşem ibadet fırsatını değerlendirmek için planlar yaparken küçük çocuğum kafama takıldı. Ertesi gün okula gidecekti. Bir de sabah namazı vardı.
Miraç Gecesinde yapacağımız ibadetlere katılması için nasıl teşvik ederim diye düşünürken aklıma bir fikir geldi.“Bak oğlum” dedim. “Miraç Kandilinin ne kadar faziletli olduğunu biliyorsun. Eğer bizimle hiç değilse gece yarısına kadar ibadet ve dua edersen sana bir sürprizim var.”
Sürprizlere alışık olduğu için gözlerinin içi güldü.
“Tamam baba, nedir sürpriz?” diye sordu.
“Sana verdiğim haftalık kadar ödül vereceğim.”
Sevinçle karşıladı. Büyüklerin yaptığı bütün dua ve ibadetlere katıldı. Sürprizini verirken:
“Biliyorsun bu senin asıl ücretin değil” dedim.
“Biliyorum, bu ön ödeme” dedi.
“Asıl mükâfatını inşallah cennette alacaksın.”
Bu hatıramı şunun için paylaştım. İbadet kültürünü, namazdan oruca, duadan kurbana, himmetten muavenete, umreden evrada kadar çocuklarımıza öğretmek, yaşatmak, teşvik primleriyle sevdirmek vazifemizdir. Çünkü ibadet alışkanlığı, yıllarca birlikte uygulayarak öğrenilir. Büyüdükten sonra ibadetin önemini ve tadını keşfeder, ödüle de gerek kalmaz.
Ayrıca çocuklar masum olduklarından onların dua ve ibadetleri makbuldür, biz de istifade etmiş oluruz. Bunun için onların iştirakine çok ihtiyacımız var.
Bir de dinimizi yaşamayı zor ve sevimsiz göstermeyip ibadetleri sevinç ve coşkuyla yapmalıyız ki çocuklarımız, gençlerimiz ve ailemiz zamanın cazibedar fitne ve tuzaklarına yakalanmasınlar. İşte başta Ramazan olmak üzere kandiller ve Cuma günleri ibadetle beraber bir nevi bayrama dönüştürülmelidir ki yavrularımız başka kültürlerin cazibesine kapılmasın.
Bu akşam ihya edeceğimiz Berat Kandilinin ertesi ise tatil gününe denk geldiği için ailemiz ve dostlarımızla sabaha kadar ibadet ve dua ile ihya etmemiz mümkün.
Önce gecenin ehemmiyetiyle ilgili ayet ve hadisleri paylaşalım, sonra ihya programı üzerinde duralım.
Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat Kandili hakkında Rabbimiz şöyle buyurur:
“O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede ayırt edilir.” (Duhan Suresi: 2-4).
Âlimlerin bazısı bu ayette kastedilen gecenin Kadir Gecesi olduğunu, bir kısmı ise Berat Gecesi olduğunu belirtmişlerdir. İki açıklamayı birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayrımının yapılmasına Berat Gecesinde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesine kadar devam etmektedir.
Abdullah ibni Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırt edilmesi şu anlama gelmektedir:
Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. (Hülâsâtü’l-Beyân, 13:5251).
Niçin Berat Gecesi denmiştir?
Müminlerin günah kirlerinden kurtulup Rabbimizin af ve mağfiretine nail olmaları ümit edildiği için bu geceye Berat Gecesi denmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir:
“Şaban’ın on beşinci gecesi geldiğinde geceyi uyanık hâlde ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir: ‘İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.’ Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.” (İbn-i Mâce, İkâme: 191).
Bir Berat Gecesinde uyanıp da Resûlullah’ı (s.a.v.) yanında bulamayan Hz. Âişe (r.a.) Validemiz kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü’l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış hâlde buldu.
Peygamberimiz (s.a.v.) mübarek hanımına Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:
“Muhakkak ki, Allahü Teâlâ Şaban’ın on beşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve insanların Benî Kelb Kabilesi’nin koyunlarının kılları sayısınca günahını mağfiret eder.” (Tirmizî, Savm: 39).
Buradaki “koyunların kılları” ifadesi, çokluktan kinayedir. Yani Cenab-ı Hak, bu gece samimî bir şekilde af ve mağfiret dileyen bütün kullarını affeder. Yeter ki tevbe ve istiğfarın şartlarına uyup, hakkıyla yapsın.
“Berat, kudsî bir çekirdek”
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, talebelerine yazdığı bir mektupta Berat Gecesinin faziletini anlatırken şöyle der:
“Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadrin kudsiyetindedir. Her bir hasenenin Leyle-i Kadirde otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta her bir amel-i salihin ve her bir harf-i Kur’an’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhûr-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâli-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için, elden geldiği kadar Kur’an’la ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır. Leyle-i Berat, elli senelik bir ibadet ömrünü ehl-i imana kazandırabilir.” (Şualar, 14. Şua).
Buradaki müjde muhteşem ötesidir. İnsanlar alış veriş indirimlerini ve hediyeleri çok sıkı takip eder, zaman harcar. Halbuki indirimler ve hediyeler çok küçük ve dünya ile sınırlıdır. Rabbimizin mübarek gecelerdeki ikramları ise binlerce kat ve ebedîdir. Bu şuurla ibadet etmek gerekir.
Bu gece nasıl ihya edilir?
Mübarek gecelerde mümkün mertebe akşamdan sabah namazına kadar ibadet etmek ve oruç tutmak güzel olur. Yalnız başına yapılan ihya gayreti esnasında nefis ve şeytan uykuya teşvik edebilir. Tek başına ibadet eden birçok insan, uykusu gelince biraz uyuyup sonra devam etmeyi düşünür ama bir türlü uyanamaz ve belki sabah namazını bile tehlikeye atabilir.
Nitekim geçtiğimiz Miraç Kandilinde birlikte ibadet ettiğimiz bir arkadaşımız, “Ben zaten hastaydım, yalnız olsaydım yatsıyı kılar yatardım” deyince bir arkadaşımız, “Ben de aynısını yapardım” dedi.
Bu yüzden en güzeli, bir camide veya sohbet meclisinde dostlarla birlikte ihya etmektir. Böylece hem insanlar birbirini teşvik etmiş olur, hem de birbirinin duasına ortak olurlar. Ayrıca neler yapılacağı önceden planlanmalı, iftar, sahur ve sair ikramların saati ile görevliler belirlenmeli, davet edilenler önceden bilgilendirilmeli ve şuur, şevk ve coşku oluşturulmalıdır.
Dün bir kardeşimiz kendi şehirlerinde bütün aile fertlerine yönelik olan Berat Gecesi ihya programının hazırlıklarını anlattı ve yapacakları programı gösterdi. Çok ümitlendim ve mutlu oldum. Keşke, her yerde böyle programlar olsa, yaşlı genç, çocuk büyük binlerce insanın samimi duasını Rabbimiz kabul etmez mi? Dünyadaki masum ve mazlum insanlar felah ve feraha ermez mi? Hak ve hakikat bütün engelleri aşıp galebe çalmaz mı?
Bahsettiğim örnek programı bir model ve emsal olması duasıyla paylaşıyorum:
BERAT GECESİ İHYA PROGRAMI
19:00- 19:30: Yasin, Fetih, Rahman, Mülk ve Nebe sureleri.
19:30 – 20:30: Bir hocamızın Berat Gecesi hakkındaki sohbeti.
20:30 – 21:15: Muavenet kermesiyle iftar.
21:15 – 21:45: Akşam namazı ve tesbihat.
21:45 – 22:30: Kur’an hatmi.
22:30 – 23:00: Çay, ikram ve abdest tazeleme.
23:00 – 23:30: Yatsı namazı ve tesbihat.
23.30 – 00:30: Tesbih namazı ve toplu dua.
00:30 – 01:15: Cevşen.
01:15 – 01:45: Meyve ve abdest tazeleme.
01:45 – 02:30: Hacet namazı ve Tevhidname.
02:30- 03:00: Teheccüd namazı.
03:00- 04:00: Tahmidiye ve Delâilünnur.
04:00 – 04:40: Sahur ikramı.
05:00….. : Sabah namazı ve tesbihat.