31 Mart yerel seçimlerinde eski başbakan ve Meclis Başkanı Binali Yıldırım’a karşı kazanarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. İlk aday olduğunda tanınırlık oranı çok düşüktü.
Ama o, seçim süreci çok kısa olmasına rağmen herkesin gönlüne girmeyi başaracağını söylüyordu. Rakipleri, ülkenin yarısına terörist diyerek gönüllere girmeye çalışırken; o, herkesle kucaklaşarak mutlu sona ulaştı.
27 Mart 1994’te Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık koltuğuna oturduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi, o günden bu yana hep o ve onun arkadaşları tarafından yönetiliyordu. Kadir Topbaş’ın görevden alınıp yerine Mevlüt Uysal’ın atandığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKP iktidarı tarafından çok önemliydi. ‘Çarpık kentleşmeyi bitirip düzenli şehirler kuracağız’ diyerek yola çıkan ve ‘çarpık rantlaşma’ya imza atan, bunu da “Ne yazık ki İstanbul’umuza ihanet ettik” diyerek itiraf eden Erdoğan, bu kez İstanbul’u kazanmanın zor olduğunu biliyordu.
Zoru kolaya çevirmek için, ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri yanından ayırmadığı, eski başbakan, yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım’ı adaylığa ikna etti. Zor olan sadece İstanbul değildi. Türkiye’nin birçok yerinde AKP’li belediyeler, koltuğu rakiplerine kaptırabilirdi. Bu nedenle, başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’de ‘gönül belediyeciliği’ni slogan olarak kullandılar.
POLEMİK VE KAVGALARDAN ISRARLA KAÇTI
Erdoğan ve adayları, herkese çamur atarak, kendilerine oy vermeyecek olanları terörist ilan ederek, rakipleri seçilse bile görev yapmalarına müsaade etmeyeceklerini söyleyerek yoğun bir ‘gönüllere girme çalışması(!)’ yaparken; CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, sessiz bir şekilde mega kenti sokak sokak, mahalle mahalle, ev ev, pazar pazar, iş yeri iş yeri, ilçe ilçe gezerek herkesle kucaklaşıyor, daima gülümsüyor, vatandaşlarla samimi fotoğraflar çektiriyor, evine ekmek götüremeyen insanlara ümit veriyor, kutuplaşmadan ve kavgalardan bıkıp yorulan milyonlara sakin ve huzurlu bir hayat vaat vadediyordu.
İlk aday olduğunda tanınırlık oranı yüzde 16’larda olan Ekrem İmamoğlu, popülaritesini ve sempatisini istikrarlı bir şekilde yükseltiyor, ısrarla çekilmek istendiği polemiklerden ve kavgalardan olabildiğince kaçınıyor, ‘Hizmetlere Yıldırım Hızıyla Devam’ etmek isteyen Binali Yıldırım karşısındaki iddiasını gittikçe artırıyordu.
DİNLE VE DİNDARLARLA BARIŞIK BİR CHP’Lİ
Sosyal medyayı da çok iyi kullanan CHP adayı, reklâm görsellerinde ‘Ekrem’i imza görünümlü zor okunan bir fontla küçük şekilde kullanıyor, ‘İmamoğlu’nu ise kırmızı renkli büyük harflerle öne çıkarıyordu. Bu da zamanla, CHP’li bir adaya hep mesafeli duran muhafazakâr insanlarda büyük bir sempatiye dönüşüyordu. Ekrem İmamoğlu, soyadını boşuna almadığını, Yeni Zelanda’da öldürülen Müslümanlar için Eyüp Sultan Camii’nde okuttuğu mevlit programında gösteriyor, Yasin Suresi’ni gayet güzel şekilde okuyarak herkesi biraz daha şaşırtıyordu.
Ama onu yakından tanıyanlar ve Beylikdüzü’nde oturanlar pek şaşırmıyordu. Zira İmamoğlu’nun, Beylik Pazarı’nın hemen yanındaki Hazreti Ebubekir Camii ile Gürpınar Ehlibeyt Hz. İmam Rıza Camii’nin yapımına büyük destek verdiğini, Yakuplu Mahallesi’ndeki Kuvay-ı Milliye Camii ile çok amaçlı taziye evini hizmete açtığını, cenazelere ve taziyelere giderek vefat edenler için dualar ettiğini çok iyi biliyordu. Bilmeyenler ise onun şov yaptığını düşünüp cuma namazı çıkışında yuhalamaya kalkıyordu. Maruz kaldığı bu tür davranışlar karşısındaki soğukkanlı davranışları da ona puan kazandırıyordu.
ÜLKE TV’DE MÜTHİŞ PUAN KAZANDI
Ona puan kazandıranlardan biri de AKP’li kesimin izlediği Ülke TV’de Sıradışı programını sunan Turgay Güler oldu. İmamoğlu, davet edildiği programa hiçbir şart ileri sürmeden katılırken; Güler, program boyunca ısrarla PKK ile ittifak yaptıklarına dair sorular yöneltip konuğunu köşeye sıkıştırmaya çalışıyor, İmamoğlu cevap vermeye çalıştıkça da sözünü kesip konuşmaya devam ediyordu. Her şeye rağmen soğukkanlılığını koruyan İmamoğlu, Ülke TV’den puanlarını artırarak çıkıyordu. AKP’ye yakınlığıyla bilinen gazeteci Ömer Turan, İmamoğlu Ülke TV ekranlarında Turgay Güler’in sorularını yanıtladığı sırada Twitter’dan bir paylaşım yaparak “Az daha seyredersem, İmamoğlu’na oy vermeyi düşünebilirim.” diyordu: “En iyisi kanalı değiştirmek, bu yaştan sonra CHP’ye oy vermek istemiyorum. Yazık. Erdoğan’ın en büyük kozu muhalefet, muhalefetin de en büyük kozu AK Parti ve mahalle medyası.”
İmamoğlu’nun Ülke TV’de mazlum durumuna düşmesi, 1990’lı yıllarda Erdoğan’ın yükselişini hızlandıran benzer programları ve gazete manşetlerini akıllara getiriyordu. Ve 31 Mart’ta da başa baş geçen ve Anadolu Ajansı’nın bir anda(!) veri akışını kesmesiyle 1 Nisan’a sarkan seçimde Binali Yıldırım’a karşı zaferini ilan ediyordu.
PEKİ, KİM BU İMAMOĞLU?
Ve herkes Ekrem İmamoğlu’nun kim olduğunu daha çok merak ediyordu.
1970 doğumlu Ekrem İmamoğlu. Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Cevizli köyünden. Sahilden 12 kilometre içerideki bu köyde doğup büyüdü. Dedesinin iki katlı taş yığma bir evi vardı. Babası ile amcası evlenince yanına bir ev daha yaptılar. Ekrem İmamoğlu, işte bu 60 metrekarelik evde doğdu. Evin altında inekleri için ahır bulunuyordu. Ailesi hem tarım yapıyor hem de ticaretle uğraşıyordu. Tarlalarında favori ürün tütündü. Çünkü o dönem çok para kazandırıyordu. İnşaat malzemesi toptancısı olan babası daha çok ticaretle uğraştığı için Ekrem İmamoğlu annesiyle vakit geçiriyordu.
FUTBOL OYNADI, TRABZONSPOR’DA YÖNETİCİLİK YAPTI
Kendisinden 9 yaş küçük kız kardeşiyle birlikte aile planlamasına uyan bir ailenin çocuğu Ekrem İmamoğlu. 1960’lardan itibaren ülkücü ve MHP’li olan babası Hasan İmamoğlu, ANAP’ın Trabzon’da kurucusu ve merkez ilçe başkanıydı. Bir toplantıda dönemin valisi, babasını “Bak ne güzel, Hasan Bey’in iki çocuğu var.” diye örnek göstermişti.
Babasının aksine 3 çocuğu olan Ekrem İmamoğlu, Trabzon Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nü kazanıp İstanbul’un yolunu tuttu. Mezun olduktan sonra akademik kariyerini devam ettirdi. İstanbul Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları ve Yönetimi Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans eğitimi aldı.
1992’de inşaat ve taahhüt işleri yapan aile şirketinde iş hayatına başlayan Ekrem İmamoğlu, bu şirkette Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.
Ekrem İmamoğlu, sporla da içli dışlı. Okul yıllarında amatör olarak futbol oynadı. Trabzonspor Futbol Kulübü, Trabzonspor Basketbol Kulübü ve Beylikdüzüspor Kulübü’nde yöneticilik yaptı. Sporu biraz yakından takip edenler, aslında onun ismine Trabzonspor’dan aşinadır.
AKP’Lİ BİR ADAYA KARŞI İKİNCİ ZAFERİ
Babası ANAP’ın Trabzon’daki kurucularından olan Ekrem İmamoğlu’nun siyasete aktif olarak girmesi ise 2009’da CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı olmasıyla gerçekleşti. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde de kendini Beylikdüzü Belediye Başkan adayı olarak buldu. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı koltuğunu AKP’li Yusuf Uzun’dan devralan Ekrem İmamoğlu, ikinci kez AKP’ye karşı zafer elde etti. O şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Tabii Anadolu Ajansı ve Yüksek Seçim Kurulu’nun 27 bin oy farkla seçimi kazandığını teyit ettiği sonuçlarla ilgili bir son dakika katakullisi yapılmazsa…
BEYLİKDÜZÜ’NDEN SONRA İSTANBUL’DA DA SEVİLDİ
İnsan Kaynakları ve Yönetimi Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans eğitimi alan Ekrem İmamoğlu’nun vatandaşlarla diyaloğu, ilişkisi çok iyi. Çoluk çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden çok iyi ilişkiler kurup oy versin-vermesin herkesin gönlüne girmeyi başarıyor. Beylikdüzü’nde gitmediği düğün, nişan, cenaze, taziye, ev, iş yeri neredeyse yok gibi.
Sosyal medya hesaplarını incelediğinizde hemen her gün onu ya bir evde çay-kahve içerken, misafir olduğu ev ya da mahalle ahalisiyle kahvaltı yaparken, fakir bir ailenin evinde iftar açarken, insanların acısını, üzüntüsünü ya da sevinci paylaşırken görebilirsiniz.
Sadece seçim süreçlerinde değil, diğer zamanlarda da gerçekleştirdiği bu samimi ilişkileri, 31 Mart öncesinde de herkese gösterdi. Bu samimiyetini birçok kişi fark etmiş olacak ki neredeyse hiç tanınmadan başladığı seçim süreci sonunda ciddi bir oy alarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni başkanı oldu.
HERKES BENİ ÇOK SEVECEK
Kendisini zor bir başkanlık süreci bekliyor. Zira İstanbul gibi sorunlar da çok büyük. İhanete uğramış, yüksek yüksek binalarla kalbi hançerlenmiş bir kenti yaşatmaya ve yaşanabilir kılmaya çalışacak. “İstanbul’un çok acil bir değişime ihtiyacı var.” diyor. İstanbul’un kent olmaktan çıkmak üzere olduğunu ifade ediyor. 25 yıldır bu kenti yönetenlerin İstanbul’a ihanet ettiklerini miting meydanlarında kendilerinin de söylediğini belirtiyor. Şu an İstanbul’da yaşayanların yüzde 60’ının mutsuz olduğunu ve ilk fırsatta kenti terk etmek istediğini dile getiriyor. Yapacakları hizmetlerle, Beylikdüzü’nde olduğu gibi, insanları mutlu edeceklerini söylüyor.
İsterseniz, Ekrem İmamoğlu portremizi, yola yeni çıktığı 17 Aralık 2018’de Hürriyet’e verdiği röportajdan bir alıntıyla noktalayalım: “Tanınma sorununu gidereceğimi biliyorum. Göreceksiniz, 350 bin Beylikdüzülü beni anlatacak İstanbul’a… Sadece onlar değil, biriktirdiğim dostlarım da arkamda olacak. Beni tanıdıklarında çok sevecekler, o kadar sevecekler ki ‘Bu benim evladım, kardeşim’ diyecekler.” kronos21.news