Tahrip mi, Tamirat mı?
Doç. Dr. Salih Yücel
Hz Mevlana; “ Hayatta yıkım görünen çok şeyler aslında tamirattır” der.
Ustad ise “olaylarda iki çeşit bakış vardır:
Zulmetdar ve ziyadar.
Nefis ve küfür zulmetdar bakışla bakar.
Örneğin Hz İbrahim (as) Hz İsmail (as) kurban olayına nefis hesabına zulmetdar bakışı ile bakalım.
Oğlunu kesme emri -Cenabı Allah affeylesin bu kelimeyi kullandığım için- tam manasıyla barbarlık. Ancak bir de ziyadar yani nebevi olan nazar ile bakalım. O gün Mezopotamya’da yağmur yağmayınca, felaketler olunca veya dini törenlerde her yıl binlerce özellikle garip ve fakirlerin çocukları Zigorat denilen tapınaklarda İlahları memnun etmek için kurban ediliyordu.
Cenabı Allah insanlık tarihi boyunca toplumlardaki büyük değişiklikleri ya peygamberler veya onların yolunda olanlar üzerinden gerçekleştirmiştir. Bıçak, Hz İsmail’i kesmeyip Cenabı Allah onun yerine kurbanlık koç gönderince, insanlar yavaş yavaş çocuk kurban etme vahşetini bırakırlar. Çocuk yerine hayvan kurban ederler.
HAREKET’İN ŞEHİRLEŞMEDEN BÖLGESELLİĞE YÜKSLİŞİ!
Hizmet Hareketi’nin karşılaştığı zulümlere zulmetdar nazari ile bakalım.
Hoca Efendi İzmir’de kırk küsur camide on binlere vaz etmektedir. Yüzlerce öğrenci ile ilgilenilmektedir. 12 mart muhtırası ile kendisi ile beraber yaklaşık 55 öğrencisi hapse atılır. Hapishaneden çıkınca vaaz ettiği on binlerce insandan kendisini bir kişi dahi karşılamaz. Çünkü o gün için Hoca Efendi’nin yanında olmak en az üç yıl hapis yatmak demekti. Zulmetdar gözü ile bakarsak hizmet bitmiştir. Amma Hoca Efendi dikkatleri dağıtmak ve şimşekleri üzerine çekmemek için talebelerini 12 vilayete dağıtır ve hizmet şehirleşmeden bölgeselliğe terakki etti.
Sonra 12 Eylül ihtilali olur. Bu defa Hoca Efendi ve bazı arkadaşlarının görüldüğü yerde vur emri var. Bu zulüm yaklaşık altı yıl sürer. Zulmetdar bakış ile bakarsak Hizmet yine bitmiş sayılır. Ancak nebevi yol olan ziyadar bakış ile bakanlar, altı yıl içinde Hizmetin bölgesellikten Türkiyelileştiğini görürler. Çünkü Hizmet 12 vilayetten elli kusur vilayete yayılmıştır. Turgut Özal’ın şehit edilmesi ile 28 Şubat başlar. Bir General “Türkiye’de on milyon insani öldürmekten bahseder.”
HİZMET, FİİLEN VE FİKREN EVRENSELLEŞTİ
Son süreçte ehli dalaletin önde gelen dellallari “28 Şubat’ın asıl hedefi Hizmet Harketi” diye açıktan defalarca söylediler. Hizmet yurtdışında 5-6 ülkede iken, 70 kusur ülkeye yayıldı. Yani Hizmet Türkiyeleşmeden globalleşmeye sıçradı.
Peki, son süreç. Ehli dalaletin veya ehli hasedin baktığı gibi zulmetdar göz ile baksak, Hizmet özellikle Türkiye’de büyük bir darbe aldı. Zahiren doğru. Fakat isterseniz bir de Ziyadar gözle ile bakalım.
Hizmet Hareketi fiilen ve fikren evrenselleşti. Daha önceki yerleşikler ile beraber on binlerce belki de yüz binin üzerinde Hizmet mensubu dünya vatandaşı oldu, oluyor. Büyük çoğunluğu itibari ile cebindeki pasaport ile vizesiz Türkiye hariç bütün dünya ülkelerine gidebiliyorlar veya bir iki sene içinde bu hakki elde edecekler. Hizmet bunu para ile yapsaydı, 40 -50 milyar dolar lazımdı
CEMAAT OKULLARINDA İSTİKLAL MARŞINI ENGELLEDİ
Bu süreçte Hizmet fikren de İslamin gereği evrenselleşti. Eskiden Türkiye misyoneri gibi görülüyordu. Ehli hasedin rüesasi, Hizmetin okullarında İstiklal Marşı okunmaması için hükûmetler nezdinde teşebbüste bulanarak yasakladılar (Dünya tarihinde hiç bir hükûmet milli marşının okunmasını yasaklamamıştır). Hizmet bu yasağa uymak zorunda kaldı.
Hizmet kendisi bunu asla yapamazdı.
Yapsaydı, hemen hain ilan edilirdi. Ayrıca zaruri bazı nedenlerden dolayı pasaport probleminden dolayı büyük kısmi itibari ile okulları yerli arkadaşlara devretmek zorunda kaldılar.
Çok da iyi oldu.
Bu lokalleşme 10-15 yıldır yapılmaya çalışılıyordu, fakat muvaffak olunamıyordu. Çünkü Somali’deki arkadaşlar dahi Somali’yi o kadar seviyordu ki, Avrupa’ya gitse dahi ağlıyordu. Böylece Hizmet okullarındaki yıllardır yapılamayan iki yıl içinde gerçekleşti.
Zulmetdar bir gözle baksak yüz binlerce insan bu zulmü hakketti. Ama ziyadar nazar ile baksak, yüz binler belki milyonlar evliya seviyesine çıktı. Bütün manevi müjdeler bunu gösteriyor.
Üstadın hapsedilen yaklaşık 125 talebesi Türkiye’yi nurlandırdı. Çünkü Üstadın tabiri ile nur, “zulüm ve zulumatta daha çok inkişaf eder.” Zulüm gören milyonlar gelecekte neler yapacak. 12 Eylül ihtilali olunca bir ay içinde ne sol kaldı, ne de sağ.
Hepsi bitti.
Fakat zulüm, işkence ve hapis gören yaklaşık yedi bin kişi son 35 yıldır Türkiye’de en etkinler.
Peki, son beş yıldır psikolojik soykırımdan geçirilen milyonlarca kişi, zulüm gören yüzbinleresinin gelecekte Allah’ın inayet ve keremi ile sosyolojik kanunlar gereği neler yapacaklar.
Hayalimizde yok.
Bazen nefsim tembelleşince, ümitsizlik veya hocalık egom imanımım önüne geçince bir bakıyorum ehli dalalet ve ehli haset gibi zulmetdar nazar ile bakıyorum. Herşey kapkaranlık. Hemen günah geçisi aramaya başlıyorum.
Kuran’ın ifadesi ile insan çok aceleci olarak yarabilmiştir. Hâlbuki hadisi şerifte “acelecilik şeytandan teenni Allah’tandır,” buyurulur. Hapishanede Hz Yunus (as) rüyasında gören hak dostu bir kardeşimiz “ Efendim siz balığın karnında iken dua ettiniz kurtuldunuz. Biz ne zaman kurtulacağız.”
Hz Yunus “ Balığın karnında dua ettiğim zaman balık beni hemen dışarı atsaydı boğulurdum. Ama sahile yakın dışarı attı. Sabredin,” diyor.
İsterseniz, sön sözü, giriş cümlesiyle başlayan Hz Mevlana’nın anlamlı ifadesiyle noktalayalım. Hayatta yıkım görünen çok şeyler tamirdir. Ama ehli dalaletin zulmetdar nazari ile bakanlar göremezler. Çünkü onlar miyop bir bakış olan halktan Hakkı görmeye çalışıyorlar. Doğrusu ise Hak’tan halkı görmektir. Ne mutlu ziyadar nazar ile bakıp, aktif sabır ile Hak’tan halka bakanlara. yucelsalih@yahoo.com