İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için yarışan AKP adayı Binali yıldırım ve CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşleri üzerinden yapılan insanlık dışı, ahlaksızca mizaha en büyük tepki Dilek İmamoğlu’ndan geldi.
Dilek İmamoğlu, “Eğer bir aşağılama ya da güzelleme yaptıklarını sanıyorlarsa bilmeliler ki beni de aşağılıyorlar. Semiha Yıldırım’ın fotoğrafına bakınca annemi, ablamı görüyorum” dedi. CHP’nin 31 Mart’taki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım ile kendi fotoğrafının yan yana konması ve iğrenç bir şekilde ‘mizah’ malzemesi yapılmasına tepki gösterdi.Bu şekildeki paylaşımların ‘iyi niyetli olduğunu düşünmediğini’ ifade eden İmamoğlu, “Eğer bir aşağılama ya da güzelleme yaptıklarını sanıyorlarsa bilmeliler ki beni de aşağılıyorlar. Çünkü ben Sayın Semiha Yıldırım’ın fotoğrafına bakınca kendi annemi, kendi ablamı görüyorum. Onların tercihi de böyle. O yüzden bu paylaşımı hiç iyi niyetli bulmuyorum” dedi.Cumhuriyet’te konuşan Ekrem İmamoğlu ise Leyla Kılıç’ın sorularına şu yanıtları verdi:
“Çalışmakta sınırım yok ve mükemmeli severim”
Beni en iyi tanıtan kelime çalışkanlık. Yaşamımda belli başlı prensiplerim var. Bunlardan biri dürüstlük. Kesinlikle karşımdaki insanların dürüst olmasını isterim. Yalanın hayatımın hiçbir evresinde olmasını istemem. Bir diğeri de tutamayacağım sözü asla vermem. İyi ve pozitif düşünmeyi severim. Hayata negatif bakmayı reddeden bir yapım var. Bu bakış açısı sayesinde beni mutsuz edecek birçok unsurdan sıyrılmayı öğrendim. Çalışmakta sınırım yok ve mükemmeli severim. Zamanlı ve planlı çalışmayı tercih ediyorum. Hafızama çok güvenirim ama her noktada da notumu alırım. İş takibimi bu şekilde sağlıyorum. Hayatım boyunca ajanda tuttum. Liseden beri yıllık ajandalarım var ve gün gün ne yapıp ne yapmayacağımı hep yazdım. Ayrıca sorumluluk almayı seven bir yapım da var. Sorumluluk aldığımda veya birine sorumluluk verdiğimde onun mutlaka takibini yaparım. Kısaca çalışkan ve işkolik yapıya sahip biriyim.
Çocuklarınız sizi nasıl anlatır? Size mi annelerine mi daha düşkünler?
Anneleri ile bağları çok daha derin ve yoğun. Başarılarında sevgili eşimin payı çok daha fazla. “Babamız bize az zaman ayırıyor” diye hep şikayet ederler. En çok da onlarla oyun oynayamamamdan yakınırlar. Bu oğullarım için daha çok geçerli diyebilirim. Kızım zaman geçirmemiz konusunda kesinlikle daha yaratıcı. En kısıtlı vakitte bile beraber geçirdiğimiz anlardan keyif almayı bilir. Siyasetten önceki iş yaşamımda da oldukça yoğundum. Yine de her zaman onların yanında olmaya çalışıyorum ve her zaman da bu böyle olacak.
Peki ya korktuklarınız?
Bir dönem 6-7 yıl süren uçak fobisi yaşadım. Ancak bunu kendim atlattım. Başka da korkum yok. Burada da bir büyüğümün “Her acı geçer, geçtiği anı düşün” sözleri beni motive etmiştir. Endişe ve korku hissettiğim anlarda bu sözleri hatırlar ve onu atlatacağımı hayal ederek korkularımdan kurtulurdum.
Evde herkes Trabzonsporlu mu?
Futbolu çok seviyorum. 15 yaşında Trabzon Lisesi futbol takımının kalesindeydim. 18 yaşımda ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üniversite öğrencisiyken yine kalecilik yapıyordum. Futbol hayatına Trabzon’da kalecilikle başlayan Şenol Güneş’i çok seviyordum. Ben de onun gibi kaleciydim. Hatta Trabzonspor’a onun yerine kaleci olmak istiyordum. Ama kısmet olmadı. Otuzlu yaşlarda kulübe yöneticilik yaptım. Çok genç yaşta yöneticilik yaptım. Kalecilikte Şenol Güneş’i idealime koymuştum. Hâlâ da başarılarını alkışlıyorum. Şimdi ise iyi bir futbol izleyicisiyim. Eşim Galatasaraylı. Oğullarım Trabzonsporlu ama kızımın henüz bir takımı yok. Onu da bu yöne çekeceğiz.