İngiliz Guardian gazetesi Türkiye’de 31 Mart’ta yapılan yerel seçim sonuçlarını irdelediği başyazısında, büyük ölçüde iktidarın kontrolündeki medyanın demokratik iradeye “sandıkta yapılmış bir darbe” diyerek saldırdığına dikkat çekiliyor ve devam eden yeniden sayım süreci ne getirirse getirsin, sonucun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a net bir mesaj olduğu yorumu yapılıyor.
“Erdoğan için kötü olan seçim sonuçları, demokrasi için iyi” başlığını taşıyan yazı “Otoriter liderler yenilmez değildir” cümlesiyle başlıyor ve şöyle devam ediyor: “Türkiye’deki yerel seçimlerde muhalefetin zafere yaklaştığı haberi, muhalefetin kendisi için bile şaşırtıcıydı. Ancak iktidardaki AKP’nin itirazları nedeniyle süreç beklemede. Gelecek günlerde resmi sonuçlar açıklanacak. Yasal sürecin devam etmesi olası; medya demokratik iradeyi ‘ kötü niyetli bir dış etkiyle sandıkta yapılmış bir darbe’ olarak niteleyerek saldırmaya başladı bile. Ancak bundan sonra ne yaşanırsa yaşansın, ülkeyi 16 yıldır yöneten otoriter lider Recep Tayyip Erdoğan’a bir darbe indirildiğine şüphe yok.”
“[Erdoğan] Giderek baskıcı hale gelen yönetiminin meşruiyetini, sandıktaki başarısına dayandırıyordu. Seçimi başka kimsenin yapmadığı kadar kişisel bir yarışa dönüştürdü ve işi fazlasıyla ciddiye bindirdi. Seçimleri devletin beka meselesi olarak gösterdi, rakiplerini hain ve terörist ilan etti, günde 8 miting düzenledi. Ama halk kararını verdi. En çok oyu AKP almış olsa da, katılımın yüzde 84 olduğu bir seçimde büyük şehirleri kaybetmiş olmak çok net bir mesaj gönderiyor.”
İstanbul’u kaybetmek AKP için daha küçük düşürücü
Ankara’da CHP’nin kolaylıkla kazandığına dikkat çekilen yazıda, İstanbul’da fark az olsa da burayı kaybetmenin AKP için daha küçük düşürücü olduğu ifade ediliyor.”İstanbul ülkenin sadece kültürel ve ekonomik merkezi değil, aynı zamanda Erdoğan’ın doğduğu yer ve kalesi. 25 yıl önce belediye başkanı olarak burada siyasete başladı. Şimdi nispeten daha az tanınan Ekrem İmamoğlu kendisini (AKP kabul etmese de) yeni belediye başkanı olarak ilan etti ve geleceğin potansiyel cumhurbaşkanı adaylarından biri olabileceği konuşuluyor. İmamoğlu fikir ayrılıklarını derinleştirmeye çalışmak yerine onların üstesinden gelmeye çalışarak oy kazandı.”
Yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “korkutucu siyasi inançlarının, mükemmel siyasi yeteneğiyle birleştirerek 2013’teki Gezi protestolarından sağ salim çıktığı, 2016’daki darbe girişimini çeşitli kurumları ‘temizlemek’ için kullandığı, erken seçim ile geçen yıl 5 yıl sürecek olan başkanlığı kazandığı, yargıyı güçten düşürdüğü, birçok gazetecinin hapiste olduğu ve yakın arkadaşları aracılığıyla medyayı, en çok kendi siyasi partisine yer verildiğinden şüphe götürmeyecek şekilde kontrol ettiği” yorumu yapılıyor.
“Ama popülist kampanyası ve siyasetinin faturası netlik kazanmaya başladı. Yeni Zelanda’daki cami saldırılarının görüntülerini siyasi mitinglerde kullanması uluslararası tepki çekti, kullandığı retorik de Türk Lirası’nın yeniden değer kaybetmesini tetikledi. ABD ile ilişkiler bozulmaya devam ediyor.”
“Enflasyon yüzde 20’lerde seyrediyor ve neredeyse her dört gençten biri işsiz. Yeni İstanbul Havalimanı gibi müsrif projeler artık başarıdan çok birer sorun olarak görülüyor. Daha organize ve koordineli bir muhalefet bu şansı değerlendirdi. Muhalefetin kazandığı kentlerde sözlerini tutup tutamadığı gösterme ve cumhurbaşkanının gücünü azaltma şansı var.”
“Ama bu seçimlerin sembolik bir önemi var. İlk sonuçlar bile alçak gönüllüğü uzun süre önce bırakmış olan bir adam için mahcup edici bir uyarı niteliğinde.”
Guardian’ın başyazısı şu değerlendirmeyle son buluyor:
“Ancak bu fırsat, Erdoğan’ın seçim sonuçlarını görmezden gelip kendi amaçlarına uyacak bir netice ayarlaması gibi büyük bir tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Şu ana kadar popülist ve otoriter bir yönetim şekli izledi. Bundan daha da kötü bir hale dönüşebilir.”