Türkiye standartlarında çok klasik ama bir o kadar da çok şey anlatan bir yayın yasağından bahsedeceğim.Nordic Monitor adlı haber sitesinde hükümetin tartışmasız en çok sevdiği ve posterini her yere astığı gazeteci Abdullah Bozkurt büyük bir gazetecilik başarısına imza atarak çok önemli bir belgeyi kamuoyu ile buluşturdu. Belge şimdiye kadar yerli ve milli gazı ile herkesi gururlandıran Erdoğan’ın küçük damadı Selçuk’un İHA’ları ile ilgiydi.
2.Ordu’dan Genelkurmay’a geçilen bir bilgi notunda Baykar Drone’larının özellikle yer istasyonu ile irtibatta büyük sorunlar yaşadığı ve bunun terörle mücadeleye ciddi zararlar verdiği vurgulanıyordu. Tamir edilse bile kısa süre sonra yeniden aynı arızaların yaşandığı merkez ile paylaşılıyordu. Tabii bu haberi Türkiye’de kimse görmeye cesaret edemedi. Gazetecilik nutukları atan kendisini muhalif olarak resmedenler de dahil. Haberde bu bilgi notunu Genelkurmay’a yollayan ki Erdoğan’a rağmen bunu yapan generalin başına gelenler tafsilatlı bir şekilde anlatılıyor. Darbe gecesi rehin alınmış olmasına rağmen ilerleyen süreçte 2 defa ayrı ayrı tutuklanıp 632 gün hapis yatıp sonunda beraat etmiş bir askerin dramatik hikayesi yürek burkucuydu.
Şimdi buraya kadar her şey normal sayılır. Envanterdeki her silah, araç gereç hata verir. Multi-milyarder firmaların ürettiği uçaklar, tanklar ne hatalar veriyor. Orduda kullanılan silahlarla ilgili işbu bilgi notlarının oldukça rutin olduğunu herkes bilir.
Bu haberin paylaşıldığı twitter gönderisine İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından erişim engeli getirildi. E tabii belge Genelkurmay’a ait olduğu için onların ya da Milli Savunma Bakanlığı’nın bunu yönde bir başvuruda bulunduğunu tahmin ediyorsanız yanılıyorsunuz. Hatta ‘drone’umuza laf ediliyor diye Baykar şirketi de değil. Bunlardan biri başvurmuş olsaydı belki belgenin gerçekliği doğrulanacağı için tereddüt bile etmiş olabilirler.
Başvuruda bulunan Erdoğan’ın küçük damadı Selçuk Bayraktar. Başvurunun yapıldığı aynı gün yasak getirilen dosyayı mahkemeye sunan da Erdoğan’ın avukatı binlerce usulsüz tekzip ve yayın yasağının sahibi Ahmet Özel. Erdoğan ailesinin bütün fertlerinin de avukatı bu zat.
Bu gelişmeyi farklı kılan şu. Selçuk, mahkemeye kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia ederek başvuruyor. Yani insansız hava aracının onurumu zedelenmiş acaba diye merak ediyor insan. Bir nevi Apple ile ilgili bir performans düşüklüğü belgesi yayınladığınızda Tim Cook’un anama bacıma sövdüler demesi gibi bir şey.
Bakalım Selçuk’un kişilik hakları nasıl zedelenmiş. Haberi okuduğunuzda Selçuk’un ismi tek bir kez geçiyor. O da Erdoğan’ın kızı Sümeyye ile evli olduğu ve böylelikle bu raporu yazan komutanın muktedirlerle ters düşmeyi göze aldığı mealinde. Bu kadar.
Şimdi Erdoğan’ın damadı olduğunu yazmak mı kişilik haklarının ihlali anlamak zor. Yoksa Sümeyye’nin kocası denince mi rencide oluyor insan. Eğer öyle bir durum var ise oldukça ailevi bir durumu mahkemeye taşımanın ne anlamı var öyle değil mi? Damatlık müessesesi Berat sayesinde oldukça rezil ve utanılacak bir hal almış olabilir. Erdoğan’ın damadı dendiğinde herkesin aklına kırıtan, sırıtan, kifayetsiz muhteris bir tipleme geliyor olabilir. Berat ile aranızda çözmeniz gereken bir mesele.
Selçuk ile ilgili bütün kısım bu kadar. Ha ben demek Baykar demek, Baykar’a yanlış bana yanlıştır deniyorsa. Yine bir şey yok. Olsa olsa Baykar’ın, ‘drone’ların yurtdışı satışları için Erdoğan’ın etkisinden faydalandığı sözüne alınmış olabilir Selçuk; onun içinde şöyle bir şey var arşivlerde. Damat denince alınıyorsun o zaman şöyle diyelim Selçuk’un kayınpederi Ağustos 2014 tarihinde Keşan’da bir seçim mitinginde bakın ne diyor: “Biz insansız hava aracını şu anda ürettik. Yüzde yüz yerli. Bunu yapan gençler bizim gençlerimiz. Bunu almamak için direnen bazı mahfiller var. O da hallolacak. Biz yurt dışında pazarlığını yapmaya da başladık. Ben bu konuda pazarlamacılık yapacağım. Her yerde...”
Yani bizzat kayınpeder ben satacağım malları her yerde diyor. Zaten ilk satışların Katar’a olması da fena bir rastlantı değil hani. Hem de evlenmeden önce diyor. O yüzden şirketin Erdoğan sayesinde büyüdüğü kısmı ile ilgili çok şey etmemek de fayda var.
Mesele aletin sorunsuz çalışması. Malum fakirin fukaranın çocuğu şehit oluyor. Hele hele şimdi çıkan askerlik yasası ile kayınpederin istediği kişiler askerden muaf bile olacak. O yüzden ‘İHA net çekmiyorsa büyük bir ihanet’ olacağı için kişilik hakları demeden sorunları gidermek lazım ki garibanlar siz saraylarda yaşamaya devam edin diye ölmesin.
Yayın yasağı getirmek Selçuk da alışkanlık oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden kurmuş olduğu vakıflara harcanan paralarla ilgili de yayın yasağı getirtmişti. Açıklamalar hep kelime oyunu. Bırak kasaya ne kadar girip girmediğini belediye sizin için ne kadar harcama yapmış onu bilelim.
Selçuk, Berat’ın aksine çalışkan imajı ve iş yapar haliyle gölgede kalsa da yıpranmamış bir isim. Tabi mafyaya damat gidip ben aslında Robin Hood’um demek sırıtıyor. Bir ağabeyi Tübitak’a atayıp amcayı Sarıyer belediye başkanı yapmaya çalışınca olmuyor.
Selçuk’un Sümeyye ile evlenmesine nedendir bilinmez baba Özdemir Bayraktar’ın karşı çıktığı zamanında çok konuşulmuştu. Erdoğan’a Tayyip diyecek kadar yakın olduğu bilinen köklü Milli Görüşçü baba Bayraktar’ın nişan günü aort damarı yırtılmış, çok acil Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Ancak vaka çok ciddi ve muhatap kallavi olunca hastanedekiler telaş yapmış, Selçuk’un kaynanasının birçok hastanesi varken kayınpederinin terörist ilan ettiği hastanelerin birisinden ve baba mevta olsa bugün terörist ilan edilecek doktorlardan yardım istemişlerdi. Neyse ki baba hayatta kalınca vefalı çıktı. 28 Şubat’ta Erbakan’ın yakın arkadaşı olmasına rağmen orduya iş yapmış, Ergenekon ve Balyoz sanıklarının duruşmalarına gitmiş ve onlar cezaevinden tahliye olunca kapıda karşılamış babaya da bu yakışırdı.
İnsan annesini ve babasını seçemiyor ama kayınpederi ile kaynanasını seçebiliyor sevgili Selçuk. Sen de 17-25’ten sonra böyle bir karar verdiğin için maalesef gönüllü suç şebekesi üyesisin. Filmin sonunda Berat için ‘beter olsun’ diyecek insanlar, senin için de ‘yazık oldu.’