Meriç’ten Yunanistan’a geçmek isterken boğulan üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Mahir Mete Kul’la ilgili mahkemenin skandal bir karara daha imza attığı öğrenildi. Türkiye’de 10 ay hapis yattıktan sonra yaşadığı baskılar nedeniyle Meriç Nehri üzerinden Yunanistan’a gitmeye çalışırken boğulan Kul için mahkeme ‘adli kontrol şartının devamına’ karar verdi.
SATRANÇ ŞAMPİYONU MERİÇ’DE KAYBOLDU
Gizli tanık ifadelerinden dolayı 2017’de tutuklanarak 10 ay hapis yatan Kul, 5 ay önce hakkında yurt dışı yasağı konularak serbest bırakılmıştı. Siyasal nedenlerden ötürü Yunanistan’da bulunan annesi Ünzile Araz’ın yanına Meriç Nehri üzerinden gitmek isteyen üniversite öğrencisi Kul, botunun alabora olması sonucu kaybolmuştu.
24 Mart’tan bu yana haber alınamayan Mahir Mete Kul’un cenazesine 8 Nisan’da ulaşılmıştı.
Anne Ünzile Araz duygularını, “Metemizi son yolculuğuna uğurladık. Mete’me yaraşır bir cenaze töreni oldu. Bugüne kadar yanımda olan herkese teşekkür ediyorum. Mahir Metem herkesin kalplerinde yaşayacak” diyerek şu açıklamayı yaptı: “Oğlumu, Metemi Suyun altından çıkarttım oğlumu ben günler sonrasında bugün toprağa verdim.. Mete’ye ve faşizmin zulmüne uğramış tüm insanlarımıza Söz Veriyoruz. Gülemediğimiz, yaşayamadığımız, çocuklarımızı özgürce büyütemediğimiz bu sisteme son vereceğiz.” sözleriyle ifade etmişti
MAHİR METE
Meriç’in sularında yiten ve annesinin çabalarıyla cenazesi bulunan Mahir Mete Kul da kendini, “Beykent Üniversitesi’nde yüzde 50 burslu bilgisayar mühendisliği okuyorum. 12 bin 775 lirayı ücretli öğretmenlik yaparak ödüyorum. Satranç antrenörlüğü sertifikam var, çocuklara öğretmeyi seviyorum bu işi” diye anlatan hayat dolu bir gençti.
20 yaşında, bir satranç turnuvasından evine dönerken polisin Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgulaması için içinde bulunduğu araç durduruldu. Gözaltına alındı. Örgütsel faaliyet iddiasıyla tutuklandı. Bir müfterinin ithamlarıyla hayatı karardı. Tutuksuz yargılanmak bırakıldığında ise annesinin bulunduğu Yunanistan’a doğru özgürlük yolculuğuna çıktı. Oradan da sonsuzluğa kanat çırptı.
Türkiye’den Yunanistan’a Meriç Nehri üzerinden geçmeye çalışırken bindiği bot devrilen ve 24 Mart’tan bu yana haber alınamayan üniversite öğrencisi Mahir Mete Kul’un (21) bedeni bulundu. Yunanistan tarafında bulunan bir erkek cesedinin bugün Anne Ünzüle Araz tarafından teşhis edildiği öğrenildi. Araz’ın, “İstedim aldım oğlumu. Bırakmadım nehirde, kimse de bırakmasın nehirde çocuğunu” dediği bildirildi.Adli Tıp’ta yapılacak işlemlerin ardından cenaze, ailesine teslim edilecek.
Kul’un annesi Ünzüle Araz, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada “Oğlum, evladım; Mahir Metem aramalar sonucu bulundu. Adli tıp kurumundan teşhis işlemlerinden sonra cenazemizi alacağız. Bu süreçte yanımda olan tüm halkımıza, dostlarımıza, Mahirimin bulunması için destek olanlara teşekkür ediyorum, Oğlum sahiplenmemiz, ve direnişimiz sonucu mezarsız kalmadı” ifadelerini kullandı.
Türkiye’den Yunanistan’a Meriç Nehri üzerinden geçmeye çalışırken bindiği bot devrilen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Mahir Mete Kul’un annesi Ünzüle Araz, oğlunun bulunması için Atina’da oturma eylemi başlatmıştı. Oğlunun bedenine ulaşana kadar arama çalışmalarının devam etmesi için mücadele veren anne Araz, “Türkiye’de yaşama şansı verilmeyen Mahir’imin arama-kurtarma çalışmalarının hız kesmeksizin devam etmesini, hiç olmazsa cansız bedenine bile kavuşmak için burada oturuyorum,” diyerek herkesi duyarlı olmaya çağırmıştı.
Kronos‘tan Barbaros Kaya‘ya imzasıyla yayımlanan anne Ünzüle Araz’ın mücadelesi yankı uyandırmıştı:
6 Aralık 2008’de Atina’da polis kurşunu ile hayatını kaybeden 15 yaşındaki Alexandros Grigoropoulos, kısaca Alexis’in katledildiği yerdeki anıtın önünde oğlu ve aynı kaderi paylaşan insanlar için farkındalık yaratmaya çalışan anne Ünzüle Araz’ın Atina Exarchia Meydanı’ndaki eyleminin bugün ilk günüydü.
Her yıl öldürülme yıldönümünde “Kardeşimsin Alexis” sözleriyle yakıcı eylemlerin yapıldığı mahallede yine polislerce öldürülen, Berkin Elvan’la özdeşleştirilen Alexis’in can verdiği yerde “Oğlum nerede?” diye soran anne Araz herkesten yardım bekliyor.
GENÇ YAŞTA HAPİS YATTI, İŞKENCE GÖRDÜ
Mahir Mete Kul, Türkiye’de hukuksuzluk ve işkenceden kaçmak için Meriç Nehri’ni geçmeye çalışırken botu alabora olan bir genç. Aynı botta bulunan arkadaşı Sadık Şenbaba yüzerek Yunanistan kıyısına geçmeyi başarırken, Mahir akıntıda sürüklenerek kaybolmuştu. Annesi Ünzüle Araz, bu olayı bütün dünyaya duyurma mücadelesi veriyor. Oğlunun bedeni bulunana kadar arama çalışmalarının devam etmesinin tek talebi olduğunu belirten anne Araz, “Sadece benim çocuğum için değil o nehrin dibindeki kimsesiz insanlar için herkese ulaşmanızı istiyorum, benim oğlum son olsun” sözleriyle dayanışma çağrısında bulundu.
11 gündür oğlu için Yunanistan’da çalmadık kapı bırakmayan Ünzüle Araz, Türkiye’de hem kendisinin hem de çocuklarının işkence gördüğünü belirtti. Anne Ünzüle Araz hakkında 5 yıldır Türkiye’de arama kararı bulunuyordu. Araz, 3 ay önce Meriç üzerinden Yunanistan’a geçmişti.
BİLGİSAYAR MÜHENDİSİ BİR ŞAMPİYONDU
Beykent Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği okuyan ve ikinci sınıf öğrencisi olan Mahir Mete Kul ise 10 ay boyunca tutuklu kaldı. İlk mahkemesinde tahliye edilen Kul, okuluna dönemedi. O da annesi ve ağabeyi gibi Meriç’ten geçerek Yunanistan’a ulaşmayı denedi. Anne Ünzile Araz, bu süreci anlatırken şunları söylüyor:
“Bir gün önce beni aradı ve telefonda uzun bir görüşme yaptık. Hatta Whatsapp üzerinden Meriç’i geçerken kullanacağı çantaların fotoğrafını attı ve bana hangisinin uygun olduğunu sordu. ‘Ben yeşil olanı seçmiştim’ dedi. Para konusunu da konuştuktan sonra telefonu kapattı. Bir sonraki sabah ise Meriç kıyısındayken saat 05.00’de aradı. ‘Anne başkalarının tarlalarından yürüyoruz’ diyebildi. Daha fazla konuşamıyordu. Çünkü onları geçmesini organize eden kaçakçı telefon görüşmelerine izin vermiyor, kızıyordu. Oğlum ‘annem merakta kalmasın’ diye ‘öptüm’ mesajı bıraktı. Bu oğlumla son görüşmemizdi.”
ACI HABER SABAHIN İLK IŞIKLARIYLA GELDİ
O sırada Ünzüle Araz, oğlundan Meriç Nehri’ni geçtiği haberini alması için bir saat telefonun başında sabırsızlıkla bekledi. Fakat telefonun ucunda oğlu değil arkadaşı Sadık Şahbaba vardı. Yıkıcı haberi en sert kelimelerle adeta bağırırcasına verdi: “Bot bir ağaca takıldı ve alabora oldu. Ben sürüklenerek Yunan tarafına çıktım ama Mahir kayboldu!”
Hemen ardından da yaşadıklarını anlatmaya başladı:”Biraz önce kaçakçıyı karşı tarafta gördüm ve Mahir’in dibe battığını söyledi.”
Anne Araz, soğukkanlılığını korumaya çalıştı. Haberi alır almaz ilk uçakla Atina’dan Dedeağaç’a (Aleksandrapoli) ulaştı. Bir anne refleksi ile hemen bir şeyler yapmak istedi. Bu sırada Mahir’in arkadaşı Sadık Şahbaba koşa koşa 5 dakika uzaklıktaki Yunan karakoluna gitti ve durumu anlattı. Karakolda bulunan üç polisle birlikte hızlı bir şekilde geri döndüler ve arama çalışmalarına başladılar. Fakat polisler Şanbaba’yı gözaltına aldı.
‘SUÇLU BİZİ MEMLEKETİMİZDEN KOVAN FAŞİZAN İKTİDAR’
Anne Araz, yaşadıklarını anlatırken tam bu bölümde onları kaçak yollarla geçirmeye çalışan kaçakçıya sesleniyor: “Ben senden hesap sorayacağım, ne olur bana ulaş ve durumu anlat. Ben bu durumla ilgili seni suçlamıyorum. Bütün suç bizi oradan, memleketimizden kovan faşizan iktidardır. Ne olur bana oğlumu anlatın!”
Üniversite öğrencisi, satranç şampiyonu Mahir Mete Kul’dan 11 gündür haber yok. Aramalar sırasında Meriç’in derinliklerinden 20 yaşlarında başka bir erkeğin cansız bedenine ulaşıldı ve çıkarıldı. Yetkililer çok fazla paylaşma yoluna gitmeseler de Birleşmiş Milletler tarafından bu olaya ilişkin aileye bir avukat verildi. Bütün bilgilendirmeler bu avukat üzerinden yapılıyor.
‘OĞLUMU ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİM’
Anne Ünzüle Araz, olayı sürekli medyada dillendirmeye çalıştığını söyleyerek, “Çünkü eğer gündemden düşerse arama çalışmaları son bulur. Tıpkı diğer aileler gibi… O zaman da ben yine vazgeçmeyeceğim. kendi çabalarımla oğlumu aramaya devam edeceğim. her gün yeni bir haber gelir umuduyla yaşıyorum. Olumu bulana kadar da Atina’nın göbeğindeki bu masadan kalkmayacağım,” diyor.
Olayın ilk günlerinde bir çok grup ve kişi anne Araz’a ulaşıp desteklerini ilettiklerini söylüyor. Araz, “Özellikle ilk gün Selanik’teki Gülenist insanlar hemen bana ulaştılar ve ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını belirttiler. Bu ve bunun gibi bir çok farklı etnisiteden kişi ve kurumun desteğini duymam bana gerçekten güç verdi bu süreçte” dedi ve Yunanistan hükümetinden de destek gördüğünü ifade etti.
Medya aracılığı ile Yunan hükümetinden taleplerini her seferinde dile getiren anne Araz, kendisinin de aktif bir solcu olduğunu söyleyerek Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’tan solcu dayanışması göstermesini talep ediyor:
“Ben en son Berkin’i yıkadım. Öptüm, kokladım… Ben oğlumun cenazesini istiyorum; onu da koklayıp, öpüp yıkayayım. Bir mezarı olsun. Ben çok kayıp acısı yaşadım. Bizim çocuklarımız gözaltılarda kaybedildi. En azından benim oğlumun yeri belli, nehir. Bulunabilir. Bu kadar teknolojinin geliştiği bir dünyada yaşıyoruz. Kaybeden onlar, teknoloji de onların; ama bulmalarını istiyorum. Bu son olsun. Benim çocuğum diğer mültecilere ve nehrin dibindekilere öncü olsun. Bütün kaybolan insanlar çıkarılsın oradan, onların da mezarı olsun.”
Türkiyeli mülteci anne Ünzüle Araz’ın oğlu Mahir Mete Kul için açtığı pankartta Yunanca, “Meriç’te aramalar devam etsin. Meriç mültecilerin ve insanların ölüm yolu olmasın” yazıyor.