Allah’ın yarattığı bütün mahlûkâta karşı, rahmet ve merhametinin tezahürü olarak, kâinattaki cârî olan fizik kanunları gereği, toprağın bağrına atılan her tohum bire on, bire yüz, bire yediyüz meyve verdiği, Kur’ân-ı Mûciz’ül Beyan’da ifâde buyrulmakta ve bizde görmekteyiz.
Cenâb-ı Hak; Allah’a gönülden inanan, saygıda kusur etmeyen, emir ve yasaklarına karşı vefâ ve sadâkatlı olan kullarına karşı da, yaptıkları her hasenenin sevâbı olarak, bire on, bire yüz ve bire binler, husûsiyle âhiret pazarı olarak inandığımız mübârek Ramazan-ı Şerifin gece ve gündüzlerinde, bilhassa “Leyle-i Kadir” de otuz bine kadar sevapla kullarını mükâfatlandırmaktadır.
Mü’min Allah emrettiği için ibâdet yapar, oruç tutar, zekat verir, Hac yapar, îman ve Kur’an hizmetinde bulunur. Yâni, emr-i bil mâruf nehy-i anil münker yapar. Hâlis bir niyetle yaptığı bu ibâdet ve hizmetlerle Allah’ın rızâsını gözetir. Böylesine bereketli, rahmet ve mağfiretiyle ehl-i îmanı firdevslere hazırlayan, kirlenmiş uzuvların temizlenmesine vesîle olan, “evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azât” olan Ramazan-ı Şerif vedâya hazırlanırken, son bir defa daha fırsat tanıyıp feyiz ve bereketinden istifâde edeceğimiz, seksen küsur yıllık bir ömre bedel mübârek Kadir Gecesi’nin olabileceği geceleri yaşıyoruz.
Hz.Allah (cc), Kur’ân-ı Mûciz-ül Beyan’da Kadir sûresi ve Duhan sûresiyle bu müjdeyi vermektedir.
“Biz Kur’anı Kadir gecesi indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi? Bin aydan daha hayırlıdır Kadir gecesi! O gece Rablerinin izniyle ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner… Artık o gece bir selâmettir gider.. Tâ tan ağarana kadar..” (97,1-5)
“Biz Kur’an’ı kutlu bir gecede indirdik.” (44, 3)
Efendimiz Hz.Muhammed (sav) de; “Kadir Gecesi’ni, fazîlet ve kudsiyetine inanarak ve sevâbını yalnız Allah’tan bekleyerek ibâdet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı hâriç- geçmiş günâhları bağışlanır.” (Buhari, Müslim) buyurmaktadır.
Hz. işe vâlidemizin (r.anha); Yâ Resûlallah! Kadir gecesini idrak edersem ne şekilde duâ edeyim? sorusuna cevap olarak; Efendimiz (sav), ‘Allahümme inneke afüvvün, kerîmün, tuhibbül afve fa’fü anni-fa’fü annâ’ – ‘Allahım sen affedicisin, affı seversin, beni (bizi) de affeyle’ duâsını öğretmiştir. (Tirmizi, İbn-i Mâce)
Her şeyde olduğu gibi Leyle-i Kadir’in anahtarı da îmandır, teslîmiyetdir. Leyle-i Kadir, bir ticâret-i uhreviyenin pazarıdır ve kullarına karşı merhameti sonsuz Allah’ın Rahmetinin coştuğu gecedir. Kadir gecesi, seksenüç yıllık bir ömre tekâbül etmektedir.
Barla Lâhikasında Hz. Üstad (Rahmetullahi aleyh): “Mübârek Şehr-i Ramazan, ömür içinde bir Leyle-i Kadir’dir ki, o geceye muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gün, saati iki ay, günü bir kaç sene hükmünde bir ömrü bâkî kazandırır.” buyurmuştur. Mü’minler de, o mübârek geceyi yakalayıp ihyâ etmenin yanında, her geceyi bir Kadir Gecesi bilerek ömr-ü bâkiye hazır olmaya çalışmalıdırlar.
Kadir gecesinin kadrini, kıymetini bilin ki, kadriniz bilinsin. Bir ömür boyu devam eden kulluğun içine Allah (cc), her yıl öyle bir gece gizlemiştir ki, o bin aydan daha hayırlı, ‘Kadir gecesi’dir. Mü’min, her gece ve gündüzü kadir bilip ihyâ etmelidir ki, bu şereften mahrum olmasın.
Kadir gecesi, meleklerin kutladığı bir gecedir. O gece, o kadar çok melek iner ki, bu iniş şafak atıncaya kadar devam eder. Mü’minler de, o gecenin hakkını vererek değerlendirmelidirler ki; melekî duyguları inkişaf edebilsin. Yürekten hüşyâr bir gönülle Allah’a el açarak, sadâkat ve ihlasla yalvarmalıdırlar ki, o sonsuz rahmetten nasîplerini ve hisselerini almış olsunlar.
Bazı zaman ve mekanlarda yapılan ibâdetler, cüziyetten çıkıp külliyet kesbeder, zılliyetten çıkıp asliyete inkılâp eder. Hudutta bir saat nöbet, bir sene ibâdet sevâbı kazandırdığı gibi; bir saat tefekkür de bir sene ibâdet sevâbı kazandırabilir. Kadir gecesi gibi mübârek bir geceyi ihyâ eden bir insan, bin ayı ihyâ etmiş gibi sevap kazanma şansına sâhip olabilir.
Her iyiliğin bir ağırlığı ve değeri vardır. Bu fırsat iyi değerlendirilmelidir. Küçük gibi görünen nice günah ve kötülükler vardır ki, insanın hüsrâna uğramasına sebebiyet verebilir. Aynı şekilde bizim nazarımızda basit ve küçük gibi görünen bir iyilik de, çok büyük mükâfatlara vesîle olabilir.
Kadir gecesi, Ramazân-ı Şerif ayı içerisinde bulunan en kıymetli bir gecedir. Bu gece, sâdece Ümmet-i Muhammed’e (sav) mahsustur. Efendimiz’in (sav), diğer ümmetlerin uzun ömürlü olup çok ibâdet etmelerine mukâbil, kendi ümmetinin ömrünün kısalığı karşısındaki mahzûniyetine karşı ikram olarak, bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi verilmiştir.
Mü’minler, bu geceyi ve hayâtlarının diğer gecelerini ihyâ adına; ilimle, kazâ namazlarıyla, Kur’ân-ı Kerim’i derin bir şuurla anlayarak okuyarak, duâ ve tevbe ederek, sadakalar vererek, fakir ve yetimleri sevindirerek meşgul olmalı ve fânî hayâtlarını, ebedi hayâtları adına yatırım yapma gayreti içinde olmalıdırlar.
Bin aydan faziletli, ne kadar kadri yüce!
Sayısız günahkar kul, affa uğrar bu gece.
Allah-ü teâla, kameri bütün seneyi dolaşacak şekilde yerleştirmiştir. Böylece Oruç ve Kadir gecesi de, senenin her gününe uğramaktadır. Bu gece, bütün mü’minler affolur. Yalnız şunlar müstesna; falcılık ve kahinlik yoluyla gelecekten haber verenler, büyü yapan ve yaptıranlar, ana babaya âsi olanlar, içkiye, kumara, zinâya ve zulüme devam edenler.
Hz.Resûlüllah Efendimiz’in (sav) Kadir gecesinin vaktini haber vermeye teşebbüs ettiği, ancak o sırada bir konuda anlaşmazlığa düşen iki Sahâbi’nin arasını düzeltmek için meşgul olurken buna fırsat bulamadığı, daha sonra da konunun zihninden silindiği bildirilir. (Buhari, Müslim)
Bir Ramazân-ı Şerif daha geldi geçiyor, insan için yeniden yenilenme ve dirilmeye vesîle olan bu mübârek ay ve Kadir gecesi, hauatı ve imkanları iyi değerlendirmek için büyük bir fırsattır. Allah (cc) Sultan-ı Kâinat olarak, Kadir gecesi atmosferine giren herkese mücrimlerin, dilencilerin, muhtaçların ruh bozukluğuna, perişâniyetine bakmadan, kendi yüceliğine yakışır bir tarzda atâsıyla muâmelede bulunur.
Küçük çocukların, pîri fânilerin katledildiği, anaların ve bebeklerin gözyaşı döktüğü, kardeşin kardeşi gözünü kırpmadan kıydığı, müslümanın müslümana her türlü kötülük yaptığı bu zaman diliminde, zorlu bir süreçten geçtiğimiz muhakkaktır. Akan kanların ve gözyaşlarının, irtikâb edilen zulmün ve ihânetin durması için, bu mübârek gün ve gecelerde kalbimiz dilimize gelircesine duâ etmeli, Allah’tan af dilemeliyiz. Kur’ân-ı Mûciz-ül Beyan’la irtibatımızı daha çok kuvvetlendirerek, kazanma kuşağında kaybetmemeye gayret etmeliyiz.
Çok sevdiğimiz, bir yıl yolunu gözetip dört gözle beklediğimiz aziz misâfirimiz bu kutlu ay, yavaş yavaş elvedâ demeye yüz tuttuğu şu gün ve geceleri vesîle yaparak; Kadir gecesi ve Bayramın, ülkemiz, âlem-i İslâm ve bütün insanlık hakkında, -hususiyle yüzbinlerce mağdur, mahkum, gaybûbet içinde ve hicret şerefine ermiş muhâcirlerin, yuvaları dağılmış en ağır şartlarda hayâtın imtihanını veren kardeşlerimiz hakkında- hayırlara vesîle olmasını dilerim. Gerçek bayramlara ulaşma duâ ve temennisiyle hüzünlü bayramlarını tebrik eder, en kısa zamanda umduklarına kavuşmalarını beklerim.