6 Mayıs’ta adına YSK denen saray dalkavukları, çoktan namusunu kirletip ardından da ipe çekerek astıkları “HUKUK”un tabutuna, son çiviyi de çakıp bir çukura atıverdiler.
Bazı safdiller “Sonunda hukuk kazanır, elde pek çok emsal karar var. İptal falan olmaz.” diyerek züğürt tesellisi yapıp etrafa ümitler saçmış olsa da tuvalete bile saraydan izinsiz gidemeyen kaselisler (çanak yalayıcı köpek tıynetliler) güruhu, Reisin kaşlarını çatıp savurduğu tehditlerin arkasından korkudan altlarına kaçırıp hemen kararlarını verdiler.
Tabii bunda manşetten kurul üyelerinin resimlerini basıp aba altından değil doğrudan sopayı göstere göstere sallayan havuz medyasının tehditleri de etkili olmuştur.
Aynı zarfta dört oylama yapıldı, niye sadece birini iptal ediyorsunuz, falan diye söylenmelerin, bu YSK’nın üyelerini zaten hep eski AKP’lilerden seçtiler diye tırı vırı yapmanın, Ankara’da yargıçlar var, diye beylik laflar sallamanın artık bir faydası yok.
Ülkede işini doğru dürüst yapan avukatları, savcıları, hakimleri KHK ile işlerinden atıp, açlığa mahkum edip, ardından da çürüsünler diye zindanlara tıktıklarında “Ne de olsa bizden değil.” anlayışıyla görmezden gelen pabucumun muhalefeti, keser ve sap dönüp kendilerini yontmaya durduğunda mızırdanmaya başladılar. “Nerede Hukuk?” demenin bu saatten sonra size getireceği bir şey yok.
İşlerine gelmeyen her meselede Fetö sakızını çiğneyerek bir çıkış yolu bulan AKP’nin, salyalı ağzından tükürdüğü o sakızı yerden alıp sen de çiğnemeye başlarsan, seni de hakkı da hukuku da ayaklarının altında böyle çiğnerler. Cumhuriyet yazarlarına bakıp örnek alabilirsin.
Adamların artık işi kitabına uydurma gibi bir dertleri bile yok. Aleni, göstere göstere, kanırta kanırta menfaatleri neyi gerektiyorsa züccaciye dükkanına dalan deve kervanı gibi her şeyi kırıp, parçalayıp yerle bir etmede bir mahzur görmüyorlar.
“Bir şeyler olmadı ama oldu.” diyen zibidilere adam akıllı bir cevap bile veremeyen muhalefetimsi “şey”lerden elbette oylarınıza sahip çıkmalarını bekleyemezseniz.
Artık şunu anlamışlardır herhalde: “Oy çuvallarının üzerinde yatarak sabahlara kadar günlerce nöbet tutmak yetmiyormuş demek ki, aslolan hukuka, demokrasiye, senden olmayanın bile hakkına sahip çıkmak, insan onurunu her yerde korumak ve zalimin zulmüne teslim olmadan ses vermek”miş.
Seçim akşamı ortadan kaybolup saklanır ve ardından “Adam kazandı.” deyip atın Üsküdar’a geçmesini el sallayarak seyredersen, “Mühürsüz oylar da sayılır.” dediklerinde ortalığı yıkmaz sadece kem küm edersen, bir ahıra 80, devre mülklere 100 kişi seçmen kaydettiklerinde “Başlarım ulan sizin seçiminize!” deyip velveleyi koparmazsan ve hala tecavüzcüsüne aşık kurbanlar gibi kasabın elindeki bıçağı yalamaya kalkarsan kusura bakma arkadaş, sen kendin kaşındın.
Atı aldın ama Üsküdar’da boğuldun, üstüne bir de dalga geçer gibi “Üsküdar” bile diyemeyen bir valiyi de kayyum olarak başında buldun. Şimdi tencere tava çalıp Kadıköy ve Beşiktaş’ta yürüyerek protesto etmenin hiçbir faydası yok.
Hala yenilenecek seçime tekrar katılıp kazanabileceklerini düşünen akl-ı evveller mevcut. Adam gemileri bırak ülkeyi yakmış kazanmak için, sen hala ütopyanda hayallerinle yaşamaya devam ediyorsun.
Mahallede topu olduğu için istediğini takıma seçen, gıcık olduğunu oynatmayan, takımın hem kaptanı hem de aynı zamanda maçın hakemi de olan şımarık veletler vardır ya, eğer sadece top oynamak için onun her dediğine katlanırsan ne oynadığın oyundan zevk alırsın, ne de maçı kazanırsın. Üstüne üstlük yediğin tekmelerden dolayı verilmeyen fauller ve sayılmayan goller de yanına kar kalır.
Bu durumda yapman gereken topunu o velede verip def olup gitmesini söylemektir. Yalnız bırakıp zorbalıkla kimseyle top oynayamayacağını adamakıllı anlamasını sağlamaktır. Hatasını anlar, geri döner, kardeş kardeş oynamaya karar verirse ne ala, aksi takdirde gerektiğinde delik çorapları iç içe koyup dandik bir top yapar, onunla oynar yine de o velede minnet etmezsin.
Tabii sıcak koltuklarını, afilli makamlarını, bol sıfırlı maaşlarını bırakıp sine-yi millete dönmek muhalefetten birilerini rahatsız edeceğinden, bu yola başvurmalarını beklemiyoruz. Onlar hala demokrasicilik oynamaya devam etsinler ama bilsinler ki önüne gelen her şeyi yıkıp kıran o deve kervanı yakında onların züccaciye dükkanlarına da dalacak, hiç kuşkuları olmasın.
AKP’liler ve omurgasız muhalefet “Bir şeyler olmadı ama bir şeyler oldu, ne olduğunu bilmiyoruz.” deseler de biz neler olduğunu ve bundan sonra da ne olacağını gayet iyi biliyoruz. Anlayın artık, Üsküdar’da sabah oldu…
yilmazhepcakar@gmail.com