Türkiye’deki savunma makamının geldigi kötü duruma da kararında yer veren BM, İsmet Özcelik’e baro tarafından atanan avukatın kendisini itirafçı olmaya zorlaması karşısında ”savunma müvekkilinin sucunu kabul etmesine teşvik etmez onu savunur ve dava hakkında bilgi verir” diyor.
SUAT ÖZÇELİK yazdı
Birleşmiş Milletler’in (BM) 2017 Mayıs’ında Malezya’dan Türkiye’ye hukuksuzca getirilen İsmet Özçelik ve Turgay Karaman davasında verdiği kararının yankıları sürüyor. BM, Hizmet Hareketine mensup olmakla suçlanan iki kişinin salıverilmesi için Türkiye’ye 180 gün süre verdi. Gerekçeli karar Türkiye’de yaşanan hukuksuzlukların da bir özeti adeta.
Kararda 15 Temmuz’dan sonra binlerce hakim ve savcının görevden alınmasından, işkence ve sağlıksız koşullarda soruşturma ve kovuşturmaların yapılmasına kadar bir çok önemli nokta bulunuyor. BM’nin 15 sayfalık kararı Türkiye’nin ve davacıların avukatının karşılıklı iddialarıyla başlıyor. Daha sonra Komite kararını gerekçeleriyle açıklıyor.
Komite, Türkiye’nin taraf olduğu Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nin 6, 7, 9, 10 ve 14’uncu maddelerine aykırı hareket için bu kararı verdi.Bu maddelerin ilgili olduğu konulardan bazıları ise şunlar; işkence, kötü muamele, tutukluluk ve gözaltı şartları, gözaltı süreleri, kişinin suçu ispat edilene kadar masum kabul edildiği, kimsenin bir suçu itirafa veya herhangi biri hakkında tanıklığa zorlanamayacağı ile ilgi.Komite kararında Türkiye’deki uzun gözaltı ve tutukluluk surelerine dikkat çekiyor. Avrupa insan hakları sözleşmesinin 5’inci maddesi uyarınca belirtilen gözaltı süreçlerinin Türkiye tarafından yok sayıldığı dile getiriliyor. Türkiye tarafının bu suçlamaya karşı yaptığı savunmayı ise BM kabul edilebilir bulmuyor.
Türkiye’deki iç itiraz yargı yollarının niteliksiz kalışından ve bundan dolayı bir çok insanın mağdur oluşundan da bahsediyor. Şahin Alpay ve Mehmet Altan davasıyla ilgili AYM’nin kararına rağmen alt mahkemenin hukuksuz bir sekilde bunu uygulanmamasına atıfta bulunuyor. Ayrıca AYM’ye gelen bireysel başvuru dosyalarının sonuçlanmalarının çok uzun süreler alması da dile getirilerek mevcut iç itiraz yargı yollarıyla insanların hak mahrumiyetlerinin önüne geçilemeyeceği de anlatılıyor.
BM kararında İsmet Özcelik’e karşı Türkiye’nin suç olarak iddia ettigi bylock ve Bank Asya’ya para yatırmanın somut bir suç olarak kabul edilemeyeceği bu suçlamaların darbe ile ilintilendirilemeyeceğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin Turgay Karaman hakkında ise hiçbir somut delil sunmadığı da belirtiliyor. Bu arada İsmet Özcelik hakkında Türkiye’nin söylediği bu iki suçlama da Türkiye’de hali hazırda görülen davada düşmüş durumda.
Ayrıca Türkiye’nin Özcelik ve Karamanın avukatının müvekkiller hakkında dile getirdiği hak mahrumiyetlerine karşı savunmasında belirttiği OHAL gerekçesini kanuna aykırı buluyor. BM Komitesi OHAL dahi olsa bir şüphelinin hakkında somut delil olmadan tutukluluk halinin ve başka bir ülkeden iade sürecinin işletilemeyeceğini söylüyor.
Türkiye’deki savunma makamının geldigi kötü duruma da kararında yer veren BM İsmet Özcelik’e baro tarafından atanan avukatın kendisini itirafçı olmaya zorlaması karşısında ”savunma müvekkilinin sucunu kabul etmesine teşvik etmez onu savunur ve dava hakkında bilgi verir” diyor. Ayrıca daha sonra Özcelik’in avukatı olmak isteyen bir avukatında sırf Gülen Hareketinden insanların davalarını aldığı için gözaltına alındığına da değiniliyor.
Kararda İsmet Özcelik ve Turgay Karaman’ın en temel sağlık, kıyafet ve avukat haklarından mahrum kaldıkları da vurgulanıyor. Özçelik ve Karaman’ın dava dosyalarının içeriklerine ulaşamaması da belirtilirken bunun savunma yaparken büyük bir hak mahrumiyeti olduğuna dikkat çekiliyor.
BM kararında Turgay Karaman’ın kameralar önünde canlı yayında 5 kimliği belirsiz kişi tarafında kaçırılmasından, İsmet Özcelik’in yine sebepsizce oğlunun dairesinden Türkiye’nin talebi doğrultusunda kaçırılmaya çalışıldığına ve 50 gün Malezya’da hapis yatmak zorunda kaldığına da yer veriyor. Malezya’da iade icin hiçbir mahkemenin gercekleştirilmediğine de dikkat çeken Birleşmiş Milletler mahkemesi Türkiye’nin isteği doğrultusunda bu hukuksuz iadenin yapıldığını söylüyor.
Karar, Türkiye’de yaşanan hukuksuzlukların ve bitmiş adalet sisteminin bir ispatı niteliğinde. Muhakkak ki uluslararası mahkemelerde açılan diğer bir çok dava için de çok önemli bir emsal niteliği taşıyor.
Türkiye yargı reform paketi adı altında paketler açıklayadursun adalet sisteminin yaşattığı daha nice hukuksuzluklar ve hak mahrumiyetleri önümüzdeki yıllar boyunca karşısına çıkacaktır. Türkiye bu tip hukuksuz operasyonlar yaptıkça dünyadaki yıkılan hukuk devleti imajının üstüne toprak atmaya devam etmiş olacak.