Ülkedeki gaspın, haramiliğin delili nedir diye sorarlarsa…
Sadece, şunu gösterin yeter:
THY Basın Müşaviri’nin kayyım atanan 40 şirkette yönetim kurulu üyesi olduğu ortaya çıktı.
Haberi belgesiyle veren Airporthaber’den Ali Kıdık, 41’incisini de bulmuş:
Bu şahıs, Yahya Üstün, aynı zamanda Basketbol Federasyonu’nun da yönetim kurulu üyesiymiş.
Üzerinden günler geçti, tek açıklama yok.
Bağlı olduğu THY’nin genel müdürünün limuzinli dünya turları, kendi ve eşinin ayaklarının altına kırmızı halı serdirmesi ise görgüsüzlüğün suyun üstünde kalan tarafı.
Tamamı belgeli, görüntülü.
Ve…
Tek açıklama yok.
**
Türkiye, dünyada en çok sahte akademik dergi çıkarılan ülkeler arasında Hindistan ve Nijerya ile birlikte anılıyor.
Önceki bayrama göre mutfak enflasyonu yüzde 40 artmış, o da “resmi” rakamlar.
Ataması yapılmayan 21 yaşındaki gencecik Kevser öğretmenin arife günü kendini astığı ülke Türkiye.
Diplomatlarına günlerdir işkence yapan, dünya sorduğu halde, “resmi” makamlarından tek açıklama yapılmayan ülke.
**
İktidardaki AKP’ye bakın, güya etkili yetkili isimlere.
Biri, “İmamoğlu kazanırsa İstanbul’a imansızların putlarını diktirecek” diyor.
Öbürü, “Bir Yunan’ın İstanbul’a başkan olmasıyla ekonomi düzelmez” diyebiliyor.
Onlar böyle konuşacak, tıynetleri bu.
Ve fakat…
Sorun nedir biliyor musunuz?
Sorun:
İstanbul’da seçimin halen bıçak sırtı olmasıdır.
İki kişiden birinin AKP’ye ve adayına oy vermeyi düşünmesidir.
Oturup buna kafa yormalıyız.
**
AKP gitti gidiyor.
Erdoğan’ın siyasi ve biyolojik ömrü de bir gün bitecek.
Binali Yıldırım’a verilen yüzde 48 oy ise orada duruyor.
Bu oylar yaşamaya devam edecek.
Mesele de burada.
**
“Biz ne ara bu hale geldik” diye söylenmeyin.
O topraklarda bu hep vardı.
Biz hep böyleydik.
Şahikası şu dönemde yaşanıyor.
Haliyle, bunu tamire, onarıma başlayacaksınız…
Geriye doğru birkaç asırlık tahribata bakarak işe girişmeniz, girişmemiz icap ediyor.
**
Vatandaş, camide tecvitli Yasin okumaktan anlıyor olabilir.
Vatandaşı, toplu taşıma biletinin ucuzlaması tavlıyor olabilir.
Popülist kampanyadır bunlar.
Geçici yarar sağlar.
Çözüm, değerleri kalıcı olarak inşa etmekten geçiyor.
Almanya’da bir polis şefi, bir şişe şampanyayı hediye olarak kabul etti diye başı belaya girdi. İşini kaybetti. Savcılık kararıyla evi ve girip çıktığı 7 farklı mekan aranarak başka hediye almış mı, buna bakıldı.
Değerlerin kalıcı inşasının sonucudur bu.
**
Nurettin Topçu’nun 1965 tarihli mektubunda dediği gibi…
Anadolu’nun bir an önce her şeyi bırakıp insanlık devrine girmesi lazım.
**
90 sene önce, Hopa’da yurda girerken yakalanan Nazım Hikmet’i savcılık “Yunanlarla ilişkili olmakla” suçlamıştı.
Biz geldik geçiyoruz ve Türkiye’nin bir 90 senesi daha yok.