-Merhaba programınıza katılmak için aramıştım.
-Merhaba, hangi programdan bahsediyorsunuz?
-Hani şu katılımcılara 350 dolar ödenecek olan…
-Anladım. Ama galiba büyük bir yanlış anlaşılma olmuş biz herkese 350 dolar ödeme yapmıyoruz o program için.
-Ama bana gelen mailde öyle diyordu. İsterseniz size de yollayayım.
-Size kim gönderdi bilmiyoruz, gönderenle de çalışmıyoruz ancak işin aslı öyle değil.
-Peki nedir işin aslı?
-Bizim haberimiz olmadan bir organizasyon şirketi böyle bir şey uydurdu. Olayın aslı şöyle, 350 dolar üst sınır. Katılımcılara sadece 150 dolar veriyoruz. Soru sormadan dikkatli dinler ve not alırsanız 250 dolar oluyor. Eğer bizim verdiğimiz bir soruyu sorarsanız iste o zaman 350 dolar kazanabilirsiniz.
-Yanlış anlama derken bunu mu kastetmiştiniz. Ben de kandırıldım sanmıştım.
-Yok hayır, ben sadece bilgi vermek istedim. Çünkü sabahtan beri aramayan kalmadı. Konferansa gelip bakan beyi dinlediğiniz takdirde ödemeniz garanti. Dediğim gibi meblağ durumlara göre değişiyor.
-Siz merak etmeyin. Ben bu işlerin profesyoneliyim. Geçen hafta Mısır’lıların toplantısındaydım. Dün de Burkina Faso paneli. Peki programa katılır da sonra ödeme almazsam ne olacak? Bunu ifşa ederim bakın. Aptal gibi bir saat siyasetçi dinlemem.
-Herhangi bir şekilde para ödemesi yaptığımızı reddederiz. Zaten sizinle de gizlilik anlaşması yapacağız. Konferans için geldiğinizde bu anlaşmayı imzalayacaksınız, bu da şartlardan bir tanesi. Eğer para aldığınızı söylerseniz 3.500 tazminat ödersiniz. Biz size paranın yarısını hemen girişte vereceğiz.
-Yarısı derken?
-Yarısı işte. Bilirsiniz ya…Paranın yarısı. Banknotların yarısı bizde yarısı sizde olacak. Şartlara uyduğunuz takdirde diğer yarısını alacaksınız.
-Bu ne ya…Kovboy filmi izlemeyeli yıllar olmuştu.
-Aynen öyle. Mecburiyet diyelim. Hakkımızda kötü bir propaganda var.
-Hayret, çok şaşırdım? Peki bana uyar, lütfen kaydı yapın yalnız bir şey soracağım. Casting ajanslarından çok daha ucuza insan getirebildiniz neden bu yolu tercih ettiniz?
-Geçen yıl bir belgesel işi için uğraşmıştık epey bir başımız ağrıdı. Bizim figüranların başı federallerle derde girdi. Bu tür işlere biraz ara verdik. Adınız nedir?
-John Stuart Miller.
-İsim güzel. Ben başına Dr. ekliyorum. Hangi kurum adına geleceksiniz?
-Kümes Hayvanları Hakları Savunucuları Derneği
-Epey bir farklı alan. Nasıl yapmalı, nasıl yapmalı. Hazır bir Amerikalı bulmuşken kaçırmak da istemiyorum. Siz bakana Türkiye’de hayvan hakları ile ilgili adalet reformunda ne var onu sorarsınız. Daha önce bakanlığa yazdığınız mektuplara gelen olumlu cevap için teşekkür edersiniz. Bakan beyle geçen gelişinde tanıştığınızı da söylemeyi unutmayın. Böylece 350 dolarlık bir kayıt yapıyorum.
-Harika. Bir şey soracağım.
-Evet.
-Yanımda misafir getirebilir miyim? Eşim de katılmak isteyebilir.
-Olabilir. O ne iş yapıyor?
-Anaokulu öğretmeni ama bizim dernekte yönetim kurulunda aynı zamanda
-Tamam o da çocuk hakları ile ilgili neler var reform paketinde diye bir soru sorar. Amerika’daki şartların ne kadar kötü olduğunu anlatsın. Çocuklara kadınlara kötü davranılıyor desin. Ben soruları panelden önce yazılmış halde vereceğim. Yalnız siz kendinizi hayvan hakları aktivisti, eşiniz de akademisyen-eğitimci olarak tanıtsın. Takım elbise giyiyoruz. Eşinize charter okulları ile ilgili başka bir soru sordurabiliriz. Toplantıya beraber gelmeyin farklı yerlerde oturun.
-Elbette. Program ne zaman, nerede ve kim konuşmacı mail atabilir misiniz?
-Maalesef mail atamam ancak bizim web sitesini ziyaret ederseniz orada ayrıntılar var. Türkiye’den adalet bakanının konuşmacı olduğu programı görürsünüz. 1 saat önce orada olun. Ben dikkat çekmek için beyaz ceket giyeceğim. Beni bulursunuz. Sote bir yerde ben size soruyu ve paranın yarısını ve anlaşmayı vereceğim.
-İçiniz rahat olsun ben Türkiye’yi çok severim. Zaten işimizin bir parçası Türkiye.
-Türkiye ile bağlantılarınız varsa iş değişir.
-Türkiye dostum ya işte hindi falan kümes hayvanları dedim ya anla.
-Ha tamam malum hikaye. Biz buna karşıyız yalnız. Türkiye’nin hindiyle ilgili esprilerini pek sevmeyiz. Sakın böyle bir şey yapmayın bakan önünde. Anlaşma maddelerinde bunlar da var. Önünüzde ne yazılıysa onu soracaksınız.
-Yok yapmam. Siz zaten daha çok kaza benziyorsunuz. Ahaha. Tamam dostum unuttum bunları
-Panelde görüşürüz.