Tabelaya bakıp konuşması kolaydır.Ekrem İmamoğlu, kesinleşmemiş sonuçlara göre yaklaşık 800 bin oy farkıyla İstanbul’un yeni başkanı oldu.
Kasedi geriye sarın ve şunu sorun kendinize:
Şimdi kim 31 Mart gecesine dönmek isterdi?
Yüksek sesle, “AKP ve Erdoğan” dediğinizi duyuyorum.
**
İmamoğlu ve ekibi zaferden emindi.
MoonStar TV yayınında konuşan Barbaros Şansal, daha geçen ay, “Her şey çok güzel oldu bile” demişti.
Seçime doğru yaklaşırken Erdoğan ve tayfası hezimeti gördü.
Erdoğan’ın miting orucunu bozup son birkaç gün sahaya çıkması bundandı.
“Bana ‘geride dur’ dediniz. Sizi de gördük. Çıkıyorum” dedi.
“Benim belediye başkanlığım nasıl düştüyse onunki de düşer” diyerek kendi siyasi mağduriyetini dahi hiçe saydı.
Daha ne desin:
Beni nasıl içeri tıktılarsa bu defa ben de onu tıkarım, dedi adeta.
Olmadı, çeviremedi.
**
31 Mart gecesi, Erdoğan’ın demokrasiye hukuka döneceğini düşünenler nasıl yanıldıysa…
Şimdi de yanılır.
Erdoğan’ın son düzlükteki öyküsü, Keanu Reeves ve Sandra Bullock’lu “Speed” 1994 (Hız) filmindeki gibidir.
Otobüs 50 mili geçtikten sonra bir daha altına düşemez.
Düşerse içindekilerle beraber havaya uçar.
**
CHP İstanbul örgütü rahattı.
Canan Kaftancıoğlu, sahada önlemlerini aldığı, 31 Mart’tan dersler çıkardığı için seçimi ‘karargahında’ takip etti.
Ekrem İmamoğlu, önceden hazırlandığı belli, yazılı metinden zafer konuşmasını yaptı.
“Seçimi bir kişi, bir parti, bir grup, bir kesim değil bütün İstanbullular, bütün Türkiye kazanmıştır. Kimseyi dışlamadan çalışacağım” sözleri, adeta bir balkon konuşması duygusuyla kaleme alınmıştı.
**
Seçim, Erdoğan ve AKP için bir güven oylamasına dönmüştü.
Çoktan, “belediye seçimi” olmasının ötesine geçmişti.
Erdoğan kaybetti.
Bunun siyasi sonuçları da olacak.
Erdoğan yeni yöntem bulacak değil.
Medyası aracılığıyla…
-İstanbul ve Ankara başkanlarını yıpratmaya çalışacak.
-Yargısı pusuda bekleyecek.
-Vakti gelince kayyım benzeri yöntemler devreye konacak.
**
31 Mart gecesi kaybettiğini kabul eden Erdoğan’ın…
Onun kişisel zaafından yararlanıp seçimi iptal ettiren ekiple ne yapacağı soru işareti.
O ekip, boş durmayacak.
**
“İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” diyen Erdoğan, güveni yitirdi.
Başta muhalefet olmak üzere, malum koalisyon ortakları ile işi artık çok daha zor.
Partisini tutması da.
**
Siyasi belirsizlikler, adı üzerinde belirsizlik.
Belirli olan şey ise ekonomik çöküş.
Nazım Hikmet’in, “Güzel günler göreceğiz çocuklar. Güneşli günler göreceğiz” sözü, şu ara dillerde pelesenk.
Ve fakat.
Henüz bahar gelmedi.
Dönem, “Mart kapıdan baktırır” dönemi.