Sebep sonuç ilişkisine bakılmayan bir dönem.
AKP’nin sözümona “düşünce kuruluşu” olarak çalışan…
Asli görevi;
Pragmatist/makyavelist politikalara kılıf bulmak olan bir tabela SETA.
“Tabela” diyorum.
Arkasında, devlet merkezli ilişkiler ağı var.
Olan biten her şeye Cemaat’i karıştıran “bilmem ne vari yöntem” diye çiziktirenlerin niyeti de halis değil.
“Onların defterini dürdük. Şimdi partinin hesabını kesiyoruz. Bunlarsız önümüze bakalım” derdindeler.
Mahallenin ciğerini bilirim. Ülkedeki 22 yıllık profesyonel gazetecilik yaşamımda 7 farklı medya grubunda, 10-12 farklı kurumda çalıştım.
**
SETA raporuna konan isim, önyargı ve etiketleme ile başlıyor:
“Uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye uzantıları.”
Sonrası fişleme.
Öncelikle…
Son 3 senedeki medya dönüşümüne bakalım, yani sebeplere:
-İktidar 15 Temmuz’dan önce başladığı “medyayı tekelleştirme” stratejisini genişletti.
-Cemaat ve Kürt medyasına operasyon yapılırken, “sıra size gelmeyecek” diye mahalleye yalanlar üfürülürken, mahalle de bunu satın alırken, adeta dikensiz gül bahçesi oluşturuldu.
-Kimi, yargı yoluyla “iktidara şükran borçlu” yeni sahiplerine teslim edildi, Cumhuriyet gibi.
-Kimine de ayar verildi, sahibi yurt dışına çıkmak zorunda kalan Sözcü gibi.
-Psikolojik harp merkezi gibi çalışan internet siteleri, mahalleyi tahkim etmekte, mahalle gündemini belirlemekte hayli mesai harcadı, harcıyor. Oda TV gibi.
-Sonuçta epeyce yetenekli gazeteci işsiz kaldı.
-Kimi Twitter, Youtube gibi mecralarda mesleğini sürdürdü. Kimi de BBC, DW, Euronews gibi Batı medyalarının Türkçe yayın yapan web ortamlarında iş buldu.
-Amaç korkuyla sindirmek, susturmak, zararsız alanda gazeteciliğe zorlamak.
**
Türkiye sınırları içinde “pasaportunuz hangi ülkeye ait olursa olsun” gazetecilik yapmak çok zor. Başta otosansür olmak üzere, yığınla denge içinde yürümelisiniz.
SETA raporuyla buna da tahammül olmadığı ortaya çıktı.
İki soru var.
BİR: Gazeteciler durumdan vazife çıkarıp yola gelir mi?
İKİ: Operasyon olur mu?
**
İki sorunun cevabı bana göre olumsuz (şimdilik.)
Bu gazeteciler bir biçimde susmaz, gazetecilik akacak mecra bulur.
İkincisi, operasyon düşük olasılık.
Çünkü, gazetecilerin arkasında uluslararası medya kuruluşları var, reaksiyon büyük olur.
Tabi, bir Çin veya Kuzey Kore olma yolundaysanız, eninde sonunda Türkçe yayınlara nefes aldıran bu mecraların ömrü sınırlı olacaktır.
**
Özeleştiri?
Merak etmeyin, herkes özeleştirisini yaptı, yapıyor.
“Susma sustukça sıra sana gelecek” sloganı sadece dudaklarında olan bu gazeteciler de biliyor hatalarını ve yüzleşiyor.
İlerideki büyük toplumsal barış ve restorasyon öncesinde doğal sancılar, şu yaşadıklarımız.
Ömrümüz varsa göreceğiz, göreceksiniz.